İzmir'de Dikmece halkının zeytinlikleri için verdiği mücadeleye destek eylemleri yapıldı. Ayrıca, ülkenin dört bir yanından yurttaşlar Dikmece’deki istimlakların durdurulmasını istedi.
TÜRKER DEMİRCİ
İzmir'de Toplumsal Özgürlük Partisi (TÖP)'ün çağrısıyla Karşıyaka İZBAN önünde bir araya gelen siyasi parti ve kurumlar da, Hatay Dikmece'de zeytinliklere konut inşaatı yapılmak istenmesine tepki gösterdi. "Sermaye Dikmece'den elini çek" pankartı açılan açıklamada, "Akbelen, Dikmece, Cudi'de kıyıma son", "Dikmece diren seninleyiz" ve "Ormanlar, nehirler satılık değildir" dövizleri taşındı. Eyleme, TÖP, YESIL SOL , TİP, DKDER, IMECE Dostluk Derneği vd Mor Dayanışma katıldı.
Kurumlar adına basın metnini okuyan TÖP üyesi Melekcan Bakşi, iklim krizinin canlı yaşamını tehdit ettiği bir dönemde siyasi iktidarın eliyle yıllara yayılan yağmacı politikaların devam ettiğini kaydettİ.
Dikmece’nin hemen yakınında kamu arazilerinin bulunduğunu vurgulayan Bakşi, "İşte tüm bu sebeplerden dolayı günlerdir direniyor Dikmece halkı. Jandarma saldırısı, provokatif söylemler, hedef göstermelere rağmen sürekli direnen ve yaşam alanlarına, ağacına, zeytinine sahip çıkan Dikmece halkının yanında olduğumuzu göstermek için bir araya geldik. Halk ise tıpkı Akbelen’de ve Cudi’de, Dikmece’de olduğu gibi bu saldırılara direniyor. Bu mücadele sermaye ile halk, yaşam ile yok oluş arasındadır. Dikmece halkının haklı mücadelesinin yanındayız" diye konuştu.
Basın açıklamasında şu ifadelere yer verildi:
Son 120 bin yılın en sıcak ayını yaşıyoruz. İklim krizi canlı yaşamının tamamını tehdit ediyor, milyonlarca yılda oluşagelmiş ekolojik dengeler birkaç on yıl içerisinde geri döndürülemez bir biçimde bozuluyor. Canlı türleri azalıyor, aşırı iklim olaylarına bağlı olarak ekosistemler bozuluyor. Yazları aşırı sıcaklar, kışları aşırı soğuklar, beklenmedik durumlarda aşırı yağışlar süreklileşip kalıcılaşıyor. Kapitalist sistemin aşırı üretim mantığının sonucu hepimizi yok oluşa sürüklüyor.
Tüm bunlar olup biterken ülkemiz siyasi iktidarın eliyle yıllara yayılan yağmacı politikalar sonucunda açık hava maden sahası ve açık hava şantiyeye dönüştürüldü. Ülkenin dört bir köşesindeki doğal alanlar maden sahalarının açılması, inşaatların yükselmesi ya da savaş için sürekli yok ediliyor. Akbelen, Cudi, Çanakkale… Ülkenin dört bir yanı yağmalanıyor, yok ediliyor.
Tüm bu yıkım ve yağma sahasına şimdi de Dikmece’nin zeytinlikleri, tarım alanları, yaşam alanları eklenmek isteniyor. Dikmece’nin yaşam alanları 6 Şubat depremlerinin yarattığı yıkım gerekçe gösterilerek yok edilmek isteniyor. Depremlerde en büyük yıkımı yaşayan illerin başında gelen Hatay’da deprem konutlarının ihalesinin depremsen kısa bir süre sonra yapıldığı sonradan ortaya çıkmıştı. Bu ihalelerle deprem rantı yağmacı inşaat şirketleri arasında paylaştırılmıştı. Rantın önünü açmak için elbette bir devlet desteğine ihtiyaç vardı ve böylece acele kamulaştırma devreye sokuldu. Hatay’ın Antakya ilçesine bağlı Dikmece, Gülderen, Anayazı gibi mahallelerdeki tarlaların, zeytinliklerin, yaşam alanlarının acele kamulaştırma yoluyla istimlak edileceği ilan edildi.
Hatay halkı henüz enkaz altındaki canlarını çıkarmakla, kendisine yaşayacak bir çadır aramakla, yiyecek ekmek ve içecek su bulmakla meşgulken depremi Allah’ın bir lütfu olarak gören devlet ve sermaye temsilcileri bir araya gelmiş ve ihalelerini gerçekleştirmişlerdi. Deprem konutu yapma amaçları halkın ve doğanın yararını gözetmek değil sermaye çıkarlarını birinci plana koymaktı. Yalnızca bu da değil elbette. Depremin ilk gününden beri Hatay halkının temel ihtiyaçlarını karşılamamayı tercih eden devlet bu yolla halkı zorunlu bir göçe zorluyor. İlk günlerde temel barınma ihtiyacı, sonrasında diğer temel ihtiyaçlar, içme suyu… Sonrasında süreklileşmiş ve hiçbir önlem alınmayan yıkımlar, yaşam alanlarının etrafına yığılan molozlar, asbest ve kirleticilerin serbestçe toprağa, suya, havaya karıştırılması… Tüm bunlar Hatay halkını yıldırma planının birer parçasıydı. Bu planın devamı acele kamulaştırma yoluyla getirilmek isteniyor.
İstimlak edilmek istenen binlerce dönüm alan Hatay halkının önceki kuşaklardan devraldığı endemik ve çok özel zeytin ağaçlarıyla dolu. Bu ağaçların yüz binlercesi evet yüz binlercesi kesilmek isteniyor. Dikmece’nin tarım alanları ve ormanlık alanları yok edilmek isteniyor. Oysa Dikmece’nin hemen yakınında kamu arazileri var. İstensen deprem konutları oralara yapılabilir. Tam da bu nedenle bile planın gerçek nedeni ortaya çıkıyor: Dikmece halkı bölgeden sürülmek isteniyor.
İşte tüm bu sebeplerden dolayı günlerdir direniyor Dikmece halkı. Jandarma saldırısı, provokatif söylemler, hedef göstermelere rağmen sürekli direnen ve yaşam alanlarına, ağacına, zeytinine sahip çıkan Dikmece halkının yanında olduğumuzu göstermek için bir araya geldik. İklim krizinin dehşet verici günlerini yaşadığımız bugünlere, sermaye saldırılarının en azgın saldırıları eşlik ediyor. Halk ise tıpkı Akbelen’de ve Cudi’de, Dikmece’de olduğu gibi bu saldırılara direniyor. Bu mücadele sermaye ile halk, yaşam ile yok oluş arasındadır. Dikmece halkının haklı mücadelesinin yanındayız.
Basın açıklamasının ardından eylemciler sloganlar ve anonslar eşliğinde yürüyüş gerçekleştirdiler. Cadde boyunca açıklama yaparak ilerleyen kitle, daha sonra İskele karşısında yine açıklamalarda bulundu.