Güncel

Kadınların ücreti yalnızca erkeklerden değil asgari ücretten de düşük!

Doç. Dr. Çağla Ünlütürk Ulutaş, asgari ücret tartışmalarını değerlendirirken, Bursa'da çalışan kadın işçiler 2021 yılı asgari ücreti beklentilerini anlattı.

6 Aralık 2020 Saat: 08:44
Kadınların ücreti yalnızca erkeklerden değil asgari ücretten de düşük!
Kadınların ücreti yalnızca erkeklerden değil asgari ücretten de düşük!

Milyonlarca işçiyi ve işçi ailesini ilgilendiren 2021 yılı asgari ücret görüşmelerinin ilk toplantısı cuma günü gerçekleştirildi. 15 kişiden oluşan Asgari Ücret Tespit Komisyonunun belirlediği 2020 yılı asgari ücreti 2 bin 324 lira iken, Türk-İş’in rakamlarına göre açlık sınırının 2 bin 550 lira yoksulluk sınırının da 8 bin 850 lira olduğu Türkiye’de asgari ücret tartışmaları kadınları da yakından ilgilendiriyor.

Doç. Dr. Çağla Ünlütürk Ulutaş, Asgari Ücret Tespit Komisyonun bileşiminin tüm işçi kesimlerini ve kadınları temsil açısından yetersiz olduğunu söylerken, kadınların aldığı ücretin erkeklerden az olmasının yanı sıra, asgari ücretten dahi az olduğunu vurguluyor.

Çağla Ünlütürk Ulutaş

Kaynak: Çağla Ünlütürk Ulutaş

Ülke çapında kayıtlı çalışan işçiler için taban ücret, esnek ve güvencesiz çalışanlar açısındansa ücret düzeylerinin belirlenmesinde temel alındığı için asgari ücret en büyük toplu iş sözleşmesi. Kadın çalışanlar bakımından asgari ücret tartışmalarının özgün yanları var mı?
Öncelikle ifade etmek gerekir ki Türkiye’de TÜİK’in rakamlarına göre 6 milyona yakın ücretli ve yevmiyeli çalışan kadına karşılık 2 milyona yakın kadın ücretsiz aile işçisi. Ücretli ve yevmiyeli çalışan 1 milyon civarında kadın, toplamda ise 3 buçuk milyona yakın kadın kayıt dışı çalışıyor. Kadın işsizliği yüzde 15.9 ve iş gücüne katılamayan kadın sayısı geçen yıldan bu yana 1 milyon 293 bin kişi arttı. Hal böyleyken toplumsal hayatın yükünü omuzlarında taşıyan tüm emekçiler için temel bir hak olması gereken asgari ücret, kadın çalışanların pek çoğunun henüz erişemediği bir şey. Bu verilerin bize gösterdiği asgari ücretli, sigortalı düzenli ve sürekli bir işte çalışmanın kadınlar açısından istisnai bir hal almış olduğu. Diğer yandan cinsiyete dayalı ortanca ücret farkı yüzde 16.1. Eşit değerde işler yapsalar da kadınlar erkeklerden az ücret elde edebiliyor. Yapılan az sayıda akademik çalışma, kadınların ücret düzeyinin pek çok durumda yalnızca erkek işçilerden daha az olmadığını, asgari ücretten de az olduğunu ortaya koyuyor. Dahası annelerin ortanca ücret düzeyi babalar ile kıyaslandığında ise ücret farkı yüzde 19’a çıkıyor. Kadın erkek tüm ücretli emek için temel talepler elbette asgari ücretin insan onuruna yakışır bir ücret düzeyine yükseltilip, asgari ücretlinin taşıdığı vergi yükünün kaldırılması.

Bir başka konu ise komisyonun bileşimi. Komisyonun bileşiminin tüm işçi kesimlerini ve kadınları temsil açısından yetersiz olduğu ve sayısal bileşiminin emeği koruyucu kararlar alınmasına elverişsiz olduğu açık. Ücret konusuna mutlaka cinsiyet eşitliği merceğiyle yaklaşılmalı.

Kayıt dışı istihdam içinde kadınların oranı oldukça yüksek. Asgari ücret ile kadınların kayıt dışı çalışmaya itilmesi arasında bir bağlantı var mı?
Öncelikle Türkiye’de asgari ücretin yükselişi genel olarak kayıt dışına kaçışla telafi ediliyor. Sermaye, asgari ücret ve sosyal sigorta sorumluluğundan kaçmak üzere kayıt dışı kadın ve göçmen iş gücü istihdam etme yoluna gidiyor. Göçmen iş gücü bu ülkede başka türlü hayatta kalma olanağı olmadığı için kayıt dışı çalışmaya boyun eğiyor. Kadınlar açısındansa bunun farklı nedenleri var: İlk olarak giderek daralan iş gücü piyasasında kayıtlı ve düzenli işlerde kadınlar kendilerine kolayca yer bulamıyorlar. Özellikle vasıf düzeyi görece düşük kadın işçilerin pek çoğu için istihdama dâhil olmanın tek yolu kayıt dışı işlerde istihdam. Öte yandan Türkiye’de egemen olan Bismarkyen sosyal sigorta sistemi, ataerkil normlara dayalı bir sistem. Bu sistemde kadınlar çoğunlukla hanedeki bir sigortalı erkek çalışana bağımlı kişiler olarak konumlandırılıyor. Zaten elde ettikleri gelir de çoğunlukla tamamlayıcı gelir veya katkı olarak görülüyor. Son olarak ücret düzeyleri çok düşük olduğu için pek çok kadın emeklilik gibi sosyal koruma haklarından vazgeçerek asgari ücretin bir miktar üzerinde bir ücrete kayıt dışı çalışmaya razı oluyor.

"KADINLAR YARIM ÜCRETLİ YARI ZAMANLI ÇALIŞMAYA MAHKUM"

Türkiye’de tam zamanlı çalışan kadınların sayısı her geçen gün azalıyor. Başta yarı zamanlı çalışma olmak üzere geçici çalışma biçimlerinde asgari ücret bir taban ücret değil aksine bir tavan ücrete dönüşüyor. Bu açıdan baktığımızda asgari ücretin yükseltilmesi talebiyle tam gün, güvenceli iş talebi arasında da bir bağ kurmak gerekiyor gibi görünüyor. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Avrupa örneklerinde giderek yaygınlaşan 1.5 kazananlı aile modeli artık Türkiye’de de dayatılıyor. Avrupa Kadın Lobisi uzun bir süredir tam zamanlı çalışmak isteyen çok sayıda kadının tam zamanlı iş bulamadığını ve yarı zamanlı işlere sıkıştırıldığını dile getiriyor. Türkiye’de de kadın işsizliğinin, özellikle de tarım dışı genç kadın işsizliğinin eriştiği yakıcı boyut, kadınları bulabildikleri takdirde yarım ücretle, yarı zamanlı çalışmaya mahkum ediyor. Elbette kamusal çocuk, yaşlı, engelli bakım olanaklarından yoksun olduğu için bakım sorumluluğu ile gelir elde etme sorumluluğunu bir arada yürütmek amacıyla yarı zamanlı işlere yönelmek zorunda olan kadınlar olduğunu da vurgulayalım.

EVDE BAKIM HİZMETİ VEREN KADINLAR İSTİHDAMDA MI, DEĞİL Mİ?

Asgari ücretin altında bir başka ücretlendirmeyi ise bizzat devlet yapıyor. Devlet tarafından evde hasta veya engelli aile ferdine bakanlara bağlanan “bakım maaşı” neredeyse asgari ücretin yarısı kadar. Devletin bakım hizmetini aile içerisinde bu yöntemle çözmeye çalışması kadınlar bakımından nasıl sonuçlar doğuruyor? Bu hizmetlerde çalışan kadınların ücret ve iş güvencesini nasıl etkiliyor?
Türkiye’de pandemiyle giderek derinleşen bakım sorunun, muhafazakâr refah rejimi çerçevesinde tamamen aile merkezli bir yaklaşımla çözülmeye çalışılıyor. “Bakım maaşı” diye adlandırılan ödeme aslen bakım veren kadının emeğinin karşılığı olarak değil bakım alan engelli için veriliyor. Verilen ücretin yetersizliği bir yana bakım veren kadınlar sigortalanmıyorlar da. Yıllardır feminist sosyal politikacılar bu kadınların bir nevi devlet tarafından sigortasız biçimde istihdam edilmelerine karşı çıkıyorlar. Aldığımız cevap bunun bir istihdam karşılığı ücret ödemesi değil sosyal yardım olduğu. Öte yandan TÜİK Hane Halkı İşgücü Anketleri içinde bu kadınlar ücretli istihdamda görünüyorlar. Yeniden soralım: istihdamdalarsa niye asgari ücretli ve sigortalı değiller, istihdamda değillerse neden istihdam edilen kadın istatistiklerinin içindeler? (EKMEK VE GÜL)

YORUMLAR

Bu Habere Yorum Yapılmadı. İlk Yorumu Siz Yapmak İster misiniz? 
Lütfen Resimdeki kodu yazınız
 

Net Haber Ajansı Tavsiye Formu

Bu Haberi Arkadaşınıza Önerin
İsminiz
Email Adresiniz
Arkadaşınızın İsmi
Arkadaşınızın E-Mail Adresi
Varsa Mesajınız
Güvenlik KoduLütfen Resimdeki kodu yazınız