İktidarın Kanal İstanbul gündemine ilişkin, İstanbul Emek Barış ve Demokrasi Güçleri Platformu görüşünü Kadıköy sahilinde bir basın açıklaması yaparak kamuoyu ile paylaştı.
NECDET ÖZSAYGIN
İSTANBUL
Açıklamayı, DİSK yönetim kurulu üyesi Kanber Saygılı yaptı.
Açıklamada şu görüşlere yer verildi:
Tamda ülkenin en büyük toplusözleşmesi olan tüm çalışanların ücretlerinin belirlenmesinde referans olan asgari ücretin tartışıldığı tarihlerde tesadüf bu ya, Kanal İstanbul Projesi yeniden İstanbul’un ve tüm ülkenin gündemine sokuldu.
Yine ne tesadüfki asgari ücretin açıklanmasından iki gün önce Kanal İstanbul’un ÇED raporu yayınlanarak tüm ilginin bu gündeme toplanması için uğraşıldı.Hemen arkasından da asgari ücret 2020 yılı için 2.324 TL olarak açıklandı.
Sürekli büyüyen işsizlik, yoksulluk ve geleceğe olan inancın yitirilmesi ile işçilerin emekçilerin intiharları artarken fabrikalar kapanıp şirketler iflaslar açıklarken hastanelerde malzeme ve ilaç yokluğu nedeni ile ameliyatlar yapılamazken neredeyse laboratuvar spor salonu olan okul bulunmazken on milyarlarca dolar paranın çılgın denilen ve bir şehri coğrafyayı katledecek olan bir projeye gömülmesine onay vermemiz isteniyor.
İtirazlar ise, istesenizde istemeseniz de olacak diyerek kestirilip atılıyor.
Olacak Olan Ne?
Olacak olan, buraya harcanacak milyarlarca doların bizlerin bu ülkenin emeği ile geçinen milyonların sırtından çıkartılacak olmasıdır.
Üçüncü köprüde, Osmangazi köprüsünde,şehir hastanelerinde olduğu gibi geçmeyen arabanın gitmeyen müşteri/hastanın parası nasıl hazineden yani bizim vergilerimizden ödeniyorsa,geçmeyen gemilerin parasıda bizim vergilerimizle ödenecek.
Ulaştırma bakanı 2035 yılında gemi geçişlerinden 1 milyar dolar net gelir elde edileceğini açıkladı.Bu demek oluyor ki kanalı yapan ve sonra işletecek olan şirketlere her yıl 1 milyar dolar para verilecek.
Her yıl boğazlardan geçen gemi sayısı düşerken,üstelik boğazlardan geçiş ücrete tabi değilken gemiler neden bakanın değimiyle paralı yolu tercih edecekler belli değil.Ama yönetenler için bir önemi yok.Nasıl olsa bu halk ödeyecek.
Olacak olan kentin varlığını sağlıklı bir şekilde sürdürmesini sağlayacak yaşam destek sistemleri ormanlar, sulak alanlar, göller, akarsular,kıyılar,tarım alanları gibi doğal kaynakları üreten yenileyen kentsel hava sirkülasyonuna yardımcı olan biyolojik çeşitliliğe ve yaban hayatına ev sahipliği yapan alanların yok olmasıdır.Tarihi ve arkelojik değerlerin zarar görmesidir.
0lacak olan trafiği ile karmaşası ile içinden çıkılmaz bir halde olan İstanbul’a yaşamın daha da çekilmez hale gelmesidir.
Olacak olan, çok küçük bir azınlığın büyük rant vurgunları yapması demektir.Ulaştırma Bakanı’nın ifadesi ile Kanal İstanbul bir rant projesidir. Kanalın çevresinde kurulacak ‘’Butik şehirlerde’’ yeni zenginlere yeni boğaz manzaralı hayatlar kurulmasıdır.
Olacak olan, boğazlardan geçiş yapması sıkı kurallara bağlı savaş gemilerinin yeni kanalı su yolu yapacak olmasıdır. Kan ve gözyaşının hiç kesilmediği savaşlarla yıkıma uğrayan bölgemizde yeni askeri gerilim alanlarının oluşmasıdır.
-Kanal İstanbul istihdam yaratmayacak, rant yaratacak, bir avuç inşaatçıya ve arsa spekülatürünü zengin edecektir.
-Kanal İstanbul,depremden korunmak için harcanacak paranın toprağa gömülmesi demektir.
-Kanal İstanbul ,bir barış denizi olarak kalması gereken Karadeniz’i emperyalistlerin donanmalarına açmak demektir.
-Türkiye’nin, halkın sokağa atılacak parası yoktur. İşçilerin, yurttaşların cebinden çıkan vergileri heba etmeyin.Asgari ücretten bile vergi alıp bu vergileri beton çılgınlığı için kullanamazsınız.
-Üstelik Kanal İstanbul yeni vergiler demektir. Ücretlerin daha da bastırılması demektir.
-Kanal İstanbul, Türkiye’nin en yaşamsal sorununun üstünü örtemez.Türkiye’nin gerçeği işsizliktir,yoksulluktur.
-Tüm ülkede olduğu gibi İstanbul’da yaşayan milyonların da ihtiyacı kanal değil insanca bir yaşamdır.İnsan onuruna yakışır bir ücret,parasız nitelikli sağlık hizmeti,çocuklarına parasız nitelikli bir eğitimdir.Özcesi,herkese sağlık ve güvenli bir gelecektir.
-Bu ülkeyi yönetenlerin görevi, küçük bir azınlığı zengin etmek değil, bu ülkenin emeği ile geçinen milyonlarının gerçek sorunlarına çözüm olmaktır.
-Biz İstanbul Emek ve Barış Güçleri olarak yağma, rant ve savaş ekonomisi üzerinden varlığını sürdürmeye çalışan bu düzene karşı insanca yaşamak isteyen milyonların sesi olmaya devam edeceğiz.
-İstesenizde istemeseniz de diyenlerede halk istemezse olmadığını olmayacağını yeniden hatırlatıyoruz.