İHD ve Cumartesi Anneleri, "Hakikat ve adalet talebimizin gereğini yerine getirin. Kayıplarımızın akıbetini açıklayın, cezasızlık politikasına son verin, kayıp dosyalarında etkin soruşturma yürütün, failleri cezalandırın" dedi.
17-31 Mayıs Uluslararası Gözaltında Kayıplara Karşı Mücadele Haftası'na ilişkin açıklamada bulunan İHD ve Cumartesi Anneleri, "Hakikat ve adalet talebimizin gereğini yerine getirin. Kayıplarımızın akıbetini açıklayın, cezasızlık politikasına son verin, kayıp dosyalarında etkin soruşturma yürütün, failleri cezalandırın" dedi.
İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi ve Cumartesi Anneleri, 17-31 Mayıs Uluslararası Gözaltında Kayıplara Karşı Mücadele Haftası'na ilişkin dernek binasında basın toplantısı düzenledi. Çok sayıda kişinin katıldığı toplantıda ortak açıklamayı Ayşe Tepe okudu.
Her yıl olduğu gibi bu yıl da 17-31 Mayıs arasında düzenledikleri etkinliklerle gözaltında kaybetme suçuna, bu suça imkan tanıyan cezasızlık politikalarına ve inkar edilen gerçeklere dikkat çekeceklerinin altını çizen Tepe, Arjantin'den Filistin'e pek çok ülkede gözaltında kaybetme suçunun bir baskı ve sindirme yöntemi olarak ortaya çıktığını vurguladı. Gözaltında kaybetmenin insanlığa karşı suç olduğuna işaret eden Tepe, tüm devletlerin gözaltında kaybetme suçuna ilişkin soruşturma, yargılama ve cezalandırma yükümlülüğü altında olduğunu kaydetti.
Türkiye'de de bu suçun topluma korku salma ve muhalifleri susturma yöntemi olarak yaygın biçimde uygulandığını dile getiren Tepe, şöyle devam etti: "Yüzlerce insan gözaltında kaybedilmesine rağmen bu suç yok sayıldı ve iddialar derin bir suskunlukla karşılandı. Gözaltında kaybetme suçu adalet sistemi eliyle cezasız bırakıldı. Diğer ağır hak ihlallerinde olduğu gibi gözaltında kaybetmelerde de hakikatin açığa çıkartılması ve adaletin sağlanmasına yönelik politikalar hayata geçirilmedi. Aksine AİHM'in de işaret ettiği gibi Türkiye'de cezasızlık, bilinçli ve sistemli bir devlet politikası olarak uygulandı."
Gözaltında kaybetmelerin örgütlü gerçekleştiğini ve tüm devlet kurumlarının işbirliğiyle örtbas edildiğini vurgulayan Tepe, bu nedenle bu suçun yaygın olarak işlendiğini söyledi. 1915'ten bu yana hiçbir iktidarın bu suçla yüzleşme ve hesaplaşma iradesi göstermediğini ifade eden Tepe, 2016 OHAL ilanı sonrası kaçırılma ve gözaltında kaybedilme girişimlerinin de dikkat çekici biçimde arttığını aktardı.
Galatasaray Meydanının Cumartesi Anneleri'ne kapatılmasına da tepki gösteren Tepe, "Bu ağır baskı ve hukuka aykırı müdahale koşullarında, kayıp yakınları ve hak savunucuları olarak 28 yıldır; 'Görüyoruz, biliyoruz, tanıklık ediyoruz' diyerek, gözaltında kaybetmeler gerçeğini yüksek sesle duyurmaya, kamuoyunun gündemine taşımaya çalışıyoruz. Cezasızlığı ve adaletsizliği aşmak, hakikate ulaşmak için mücadele etmenin bir yurttaşlık görevi olduğuna dikkat çekiyoruz" ifadelerini kullandı.
Devlete seslenen Tepe, şu çağrıda bulundu:
????"Hakikat ve adalet talebimizin gereğini yerine getirin. Kayıplarımızın akıbetini açıklayın, cezasızlık politikasına son verin, kayıp dosyalarında etkin soruşturma yürütün, failleri cezalandırın.
????Devletlere, zorla kaybetmeyi suç olarak düzenleme, yargılama ve cezalandırma, gözaltında kaybetmelerin önlenmesi ve geçmişte yaşanan kaybetmelere dair hakikat ve adalete erişimin sağlanması sorumluluğu getiren, BM Bütün Kişilerin Zorla Kaybedilmeden Korunmasına Dair Uluslararası Sözleşme'yi derhal imzalayın ve uygulayın.
????Beş yıla yakın bir süredir hiçbir hukuki dayanağı olmadan bize ve tüm topluma kapattığınız Galatasaray'daki yasağı derhal sonlandırın, Anayasa Mahkemesi kararlarını uygulayın.
????Kayıp yakınları ve hak savunucularına yönelik polis şiddetine ve yargı tacizine son verin."