Su ve Vicdan Nöbeti Koordinasyon Üyesi aynı zamanda İda Dayanışma Derneği Başkanı Ekrem Akgül, “Şu anda 200 çadır var. Sayı fer gün artıyor" ifadelerini kullandı.
Gerçek Gündem sitesinden Aslı Atasoy Kazdağları ile ilgili haberinde, Su ve Vicdan Nöbeti Koordinasyon Üyesi aynı zamanda İda Dayanışma Derneği Başkanı Ekrem Akgül'ün açıklamalarına yervererek, doğa savunucularının taleplerini yazdı.
İşte o haber...
Kaz Dağları’nda yapılan altın arama çalışmalarında gerçekleşen ekolojik tahribata tepki için yapılan ‘Su ve Vicdan Buluşması’ 5 Ağustos günü binlerce kişinin katılımı ile Kirazlı Mevkii’nde gerçekleşti.
Çanakkale Belediyesi, pek çok yerel yönetim ile sivil inisiyatifin çağrıcı olduğu eyleme katılım yüksek oldu. Şu anda Kaz Dağları’nı korumak için kurulan çadır sayısı 200’ü aşmış durumda.
Kirazlı Mevkii’nde yapılan buluşma sonrasında maden alanına yapılan yürüyüşte siyaset dünyasının yanında Ataol Behramoğlu, Sadık Gürbüz, Yasemin Göksu, Ezel Akay ve Ali Asker gibi sanatçılar yer aldı. Eskiden orman olan şimdi ise kesilen ağaçlar nedeniyle bozkıra dönen maden alanını görenler gözyaşlarına engel olamadı.
Teneke ile kovanlar şimdi suskun
Su ve Vicdan Nöbeti Koordinasyon Üyesi aynı zamanda İda Dayanışma Derneği Başkanı Ekrem Akgül, Gerçek Gündem’e yaptığı açıklamada,yapılan yürüyüşe yaklaşık 15 bin kişin katıldığını söyledi: “Şu anda 200 çadır var. Sayı fer gün artıyor. Çadır alanının elektrik, su ve tuvalet gibi lojistik destekleri Çanakkale Belediyesi tarafından sağlanıyor. Yemek gibi ihtiyaçlar ise halk tarafından kolektif biçimde karşılanıyor.” dedi.
Ekrem Akgül, yaklaşık 10 yıldır Alamos ile mücadele ettiklerini bu süreçte ise şirket yetkililerin sessiz kaldığını ifade ederek: “Pazartesi ilk kez topluca bir buluşma oldu. Havadan çekimler yapılana dek talanın bu kadar büyük olduğunun farkında değildik. 5 çadırla başladığımız nöbette şu anda 200 çadır var. Taleplerimiz karşılanana dek oradan ayrılmayacağız.” dedi.
Akgül, daha önceki yıllarda teneke ile şirket yetkililerini kovalayan köylülerin artık tepkisiz olduğunu söylüyor. Şirketin çevre köylerdeki muhtar ve köy sakinlerine iş vererek yatıştırdığını düşünen Akgül, “Kirazlı’daki madenin ömrü 6 yıl. Rezervde 514 bin ons altın, 3 milyon gümüş var. Bunu 6 yılda çıkaracaklar. Sonrasında arkadaki Çan sınırında Ağı Dağı’nda çalışma yapacaklar. Engel olunamazsa 6 yıl sonra burada hiçbir şey kalmayacak.” diyerek konunun önemini vurguluyor.
Ekrem Akgül
Henüz siyanür toprağa düşmedi!
Su ve Vicdan Nöbeti Koordinasyonu kesimin durmasını istiyor. Tehlikenin henüz geri döndürülebilir noktada olduğu söyleyen Ekrem Akgül: “Henüz bir damla siyanür toprağa ve suya düşmedi. Şu anda işletme sahasına düzenliyorlar. Yaklaşık 6 aylık bir süre var önümüzde. Çok uzun sürmez. Engel olamazsak geç olacak. Bu alan 6 ayda kurt gibi kemire kemire açıldı. Havadan çekimler olmasa fark etmeyecektik.”
Alamos’un endemik bitkileri koruduğuna dair söylemini komik bulduğunu söyleyen Akgül, “Endemik bitki yerini terk edemez. Her yerde yetişirse endemik olmaz. Demik bitkiler var bunlar biraz daha geniş alanlarda yetişebilir. Ancak yine de bu söylem gerçekçi değil.” diyerek konuya dikkat çekiyor.
Çok karlı bir iş
Kanadalı maden şirketi Alamos Gold 10 yılın üzerinde bir süredir Türkiye’de çalışmalar yapıyor. Alamos Gold CEO’su John McClusky, Bloomberg’e verdiği röportajda Türkiye’ye 100 milyon doların üzerinde yatırım yaptıklarını ve karşılığında şu ana dek 3 milyon ons altın bulduklarını söylüyor. Hemen belirtelim 1 ons 28, 34 grama eşit. CEO, yatırımlarının çok karlı olduğunu da ifade ediyor.
Alamos’un işletme ruhsatı ve ÇED raporu sürecine rağmen kestiği ağaçlar büyük tepkilere neden oluyor. AK Parti Milletvekili Jülide İskenderoğlu’nun beyanına göre ‘Kaz Dağları’na kesim yapan Alamos şirketi değil, Orman İşletme Müdürlüğü’ ve her şey kontrol altında gerçekleşiyor.
Türkler taş taşıma konusunda çok iyiler
Alamos Gold CEO’su McClusky’nin göre Türkler hafriyat ve taş taşıma konusunda çok iyiler, hatta dünyanın en iyileri arasında yer alıyorlar. McClusky, şirketinin Kaz Dağları’na yaptığı mütevazı yatırıma rağmen kazançları konusunda çok başarılı olduğunu ifade ediyor.
Alamos Gold’un BBC Türkçe’ye yaptığı açıklamaya göre yapılan çalışmalar sonucu Atikhisar baraj suyu kirlenmeyecek. CEO, Londra’da yapılan Madencilik Sempozyumu’nda yaptığı konuşmada yola çıkarken Türkiye’den hiçbir izni alamayacaklarını düşündüklerini ancak şu anda her türlü izne sahip olduklarını söylemekte bir sakınca görmüyor.
Binlerce vicdan buluştu
Katılanların ‘Ormanlar madencilerin değil sincaplarındır’, ‘ALTINcı filo Kaz Dağları’ndan Defol!’ gibi pek çok pankartla tepkisini dile getiriyor.
Kaz Dağları’nda şu anda Alamos Gold dışında altın, gümüş gibi maden arama çalışması yapmak için sırada bekleyen yaklaşık 40 firma var. Firmalar Kaz Dağları’nın her noktasında altın çıkarmak için sırada bekliyor.
Ekolojiden mitolojiye
Kaz Dağları’nın ekolojik sisteminin önemi dışında tarihi, mitolojik değeri var. Çanakkale’nin tek içme suyu olan Atikhisar Barajı’nı besliyor. Hem içme suyu kaynağı hem tarımsal alanlar bu barajdan sağlanıyor. Tarım ovalarının zenginliğini sağlayan havzadaki su çok değer taşıyor.
Kaz Dağları’nda yapılan madencilik açık madencilik olarak tanımlanan siyanürle altın ayrıştırılması şeklinde planlanıyor. Kirlenme hem yüzey hem de yeraltı sularında gerçekleşecek. Yapılan protokolle bölgedeki suyun koruması Çanakkale Belediyesi’ne verilmiş durumda. TEMA Vakfı’na göre şu ana dek 195 bin ağaç kesilmiş durumda. Ancak, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı göre sayı 13 bin 400. Alamos Gold ve Doğu Biga Madencilik ortaklığı, Kaz Dağları’nda yapılan kesim hakkında bilgileri olmadığını, kesimin Orman Müdürlüğü tarafında yapıldığını belirtiyor. Şirket, ağaç kesim faaliyetlerinin temin edilen ÇED Olumlu Belgesi ile Orman İdaresi tarafından yapıldığını, kendilerinin bilgisi olmadığının yanı sıra kaç ağaç kesildiğinden de haberleri olmadığını söylüyor.
Pınar Bilir
Vatan savunmasına döndü iş!
Çanakkale Kent Konseyi ile Su ve Vicdan Nöbeti Komisyonu’ndan Pınar Bilir ise: “Başta yasaların değişmesi gerekiyor. Her yerin satışa açık ve rant elde edilebilir gözüyle bakılması kabul edilemez. Bu projede kamu yararı da yoktur. Yaşamak için ihtiyacımız olan temiz hava ve suya sahipken bu tarz projelerle bunu yok ediyoruz. Sonuçta ihtiyacımız olan su için yine farklı ülkelerdeki farkı firmalara bağımlı olacağız. O yüzden vatan savunmasına döndü iş.” diyor.