Dört gün süren gözaltı sonrasında serbest bırakılan Direnişler Meclisi üyeleri bugün bir basın açıklaması ile yaşadıklarını kamuoyu ile paylaştılar.
NECDET ÖZSAYGIN
23 Kasım günü Direnişler Meclisi’nin Şişli Cemil Candaş Kültür Merkezi salonunda yapmak istediği ‘’OHAL ve KHK’lar Yasaklansın’’ konseri Kaymakamlık tarafından yasaklanmış ve konser salonuna gelen bir guruba polis müdahalesi ile gözaltı yapılmıştı. Dört gün süren gözaltı sonrasın da serbest bırakılan Direnişler Meclisi üyeleri bugün bir basın açıklaması ile yaşadıklarını kamuoyu ile paylaştılar.
Neden buradayız?
Kendilerinin KHK ile ihraç edilen kamu emekçileri, işlerinden atılan işçiler ve iktidarın politikaları sonucu adaletsizliğe uğramış yurttaşlar olarak kurdukları Direnişler Meclisi’nin mensupları olduklarını, 23 Kasım 2019 günü Şişli Cemil Candaş salonunda yapmayı planladığımız dayanışma konseri sırasında gözaltına alınıp dört gün alıkoyulduklarını ifade eden Acun Karadağ, “4 günü yaşadıklarımızı kamuoyu ile gerçek kişilerin ağzından doğru ifade etmek amacıyla toplandık ”dedi.
Direniş Meclisi’ni neden kurduk?
Acun Karadağ tarafından okunan basın açıklamasında şöyle denildi: “9 Kasım 2016’da OHAL sürecinde Nuriye Gülmen’in Ankara Yüksel Caddesi’nde başlattığı direnişin ardından büyüyen ve yurdun farklı yerlerinde aktif hale gelen KHK direnişçileri olarak yaklaşık 1 yıl önce Direnişler Meclisi’ni kurduk. Ülkemizde yaşanan hak ihlalleri 140 bin kamu emekçisinin sorgusuz sualsiz ‘’ben istedim oldu’’ mantığı ile bir gecede KHK’lara yazılan listelerle işten atılması ardından yaşanan insanlık dramı 100’e yakın KHK’lı yada yoksul insanın intihar etmesi, meslekleri dışında işlerde çalışırken hayatlarını kaybetmeleri, kanser kalp krizi gibi baskı ve kaygıdan kaynaklı ölümleri, dört bir yandan gelen haksızlığa uğramış insanımızın çığlığını içeren haberler, adalet kurumlarının talimatlar ve siyasi baskılarla yada siyasi aidiyetleriyle verdikleri hukuk dışı kararları bizlere bir araya gelmenin zorunluluk olduğunu gösterdi.”
Baskı ve sömürüye dayalı düzeninde, sadece kendi çıkarları için bir araya gelmiş olanların servetlerini artırmak ve halktan aldıklarını muhafaza etmekten başka bir amacı olmadığını, işçi ve emekçinin yoksulluğunun umurlarında olmadığını, kişisel olarak ne söylerseniz söyleyin, ne kadar bağırırsanız bağırın duymadıklarını, sadece sesinizi boğduklarını söyleyen Kardağ, “İktidarlar hem halkın emeğinden semirir hemde bu halkın birlikte hareket etmesinden korkar. Bizler onlar kadar bir arada durmazsak, bizler onlar kadar örgütlü davranmazsak tek başımıza kimseler duymadan ezecek ve başkalarıyla bir araya gelip güçlenmemizi engelleyecektir.”
“Kazanımlarımızı birarada büyütelim”
Direnişler Meclisi’nin ana amacı acılarımızı paylaşarak azaltmak, kazanımlarımızı bir arada büyütmek olduğuna dikkat çeken Karadağ, “Yalnız değiliz, biliyoruz. Yurdumuzda haksızlığa uğrayan milyonlarca insanımızla aynı yerde atıyor yüreğimiz. Bizler Rabia Naz’ın babası, Arda Sel’in annesi, Kürdün, Alevinin kardeşi, Şule Çet’in kadın cinayetlerine kurban edilenlerin kızkardeşi, uyuşturucu batağına sürüklenen gençlerin ablası-abisi, işçilerin yoldaşı, cumartesi annelerinin kayıp çocukları, direnen Anadolu halklarının torunlarıyız. Bir arada güçlüyüz. Bir arada yenilmeziz.”dedi.
“Adalet talep eden, etmekten yana herkesi davet ediyoruz”
Karadağ konuşmasını şöyle tamamladı: “Ezilmeyi, adaletsizliği reddeden, yalnızken yok olmak yerine birliğimiz içinde var olmak, çoğalmak isteyen her işçi-emekçiyi, her insanımızı Direnişler Meclisinin doğal üyesi görüyoruz.Bu mecliste kimliğimiz ezilmeyi reddedişimizdir. Adalet talep eden, etmekten yana herkesi bu çatı altında birleşmeye çağırıyoruz.”