KESK'in çağrısıyla bir araya gelen kamu emekçileri, pek çok kentte hayat pahalılığı karşısında ücretlerinin eridiğini vurgulayarak bordro yakma eylemi yaptı.
KESK üyeleri ekonomik krize karşı kamu emekçilerinin ücretlerinin erdiğini söyleyerek bordro yakma eylemleri gerçekleştirdi.
AYDIN
KESK Aydın Şubeler Platformu'nun çağrısıyla Kent meydanında bir araya gelen kamu emekçileri “İnsanca yaşamaya yetecek bir ücret istiyoruz” dedi. Basın açıklamasını SES Aydın Şube Eş Başkanı Öznur Özağaç okudu. Ülke tarihinin en karanlık dönemlerinden geçildiğini söyleyen Özağaç, “Enflasyon yüzde 150’lere ulaştı. Nereye baksak ateş pahası fiyatlarla karşılaşıyoruz. Artık geçinemiyoruz, bu durum böyle gitmez” diyerek birlikte mücadele çağrısı yaptı.
Açıklama sonrasında kamu emekçileri bordrolarını yaktı.
DENİZLİ
Denizli’de KESK’e bağlı sendikalar Candoğan Parkında basın açıklaması yaparak insanca yaşayacak ücret istedi. Yetkili sendikaya tepki gösterilen açıklamada KESK’e bağlı sendikalarda örgütlenme çağrısı yapıldı. Basın açıklamasını KESK Denizli Şubeler Platformu Sözcüsü Serkan Deniz Özkan okudu.
Özkan, TÜİK vasıtası ile açıklanan resmi enflasyonun bile yüzde 73,5 ile son 24 yılın rekorunu kırdığını ifade ederek şunları söyledi; “Enflasyon Avrupa Birliği ülkelerinde ortalama yüzde 10 ile bizdekinin yedide biri, sekizde biri seviyesinde seyrediyor. Dört aydır Rusya’nın işgali altında bulunan Ukrayna’da bile enflasyon yüzde 17. İşin en kötüsü biz “geçinemiyoruz” diye feryat ettikçe onlar zengini daha zengin fakiri daha fakir hale getirmeye dönük politikalara sarılıyorlar. Ekonominin dibe vurduğu bu dönemi bile parası olanlar için fırsata çeviriyorlar. Kur Korumalı Mevduat Sistemi ile halkın ödediği vergilerden, hazineden alınıp zenginlerin cebine aktarılıyor. Bu sistem ile bizim cebimizden alınan tutar şimdiden 50 milyar TL’yi buldu."
“EN DÜŞÜK MAAŞ YOKSULLUK SINIRI ÜZERİNE ÇIKARILMALI”
Yetkili sendikaya tepki gösteren Özkan, “Kendine ‘sendika’ diyen kimi yapılar ise içine sürüklendiğimiz derin yoksulluğa çözüm olarak Eşel Mobil Sistemini talep etmenin ötesine geçemiyorlar. Mevcut durumda maaşlarımıza altı ay geriden yansıtılan ‘enflasyon farkının’ öne çekilmesini, maaşlarımızın her ay gerçekleşen resmi enflasyona göre artırılmasını “çok önemli bir talep” gibi yutturmaya çalışıyorlar. Memur-Sen ve bağlı sendikaları yıllardır masa başında oluşturulduğunu bildikleri bu sahte rakamların altına imza atmışlar, üstelik kamu emekçilerinin temel hiçbir sorununu çözmeyen mutabakatları “tarihi başarı” diyerek övmekten de geri durmamışlardır” ifadelerini kullandı. En düşük maaşın yoksulluk sınırı üzerine çıkarılmasının talep edildiği açıklamada KESK’e bağlı sendikalarda örgütlenerek birlikte mücadele çağrısı yapıldı.
ESKİŞEHİR
KESK Eskişehir Şubeler Platformu, bir araya gelerek, krizin faturasını ödemeyeceklerini söyledi. Ekonomik veriler yönünden Cumhuriyet tarihinin en kötü yılını yaşandığına dikkat çeken KESK üyeleri, “Geçinemiyoruz” dedi. KESK üyeleri, açıklama sonrasında maaş bordrolarını yaktı. Basın açıklamasına CHP Eskişehir Milletvekili Jale Nur Süllü de katıldı.
Hamamyolu Yediler Parkında bir araya gelen KESK Eskişehir Şubeler Platformu, basın açıklaması yaptı. “Geçinemiyoruz” diyen KESK üyeleri adına basın metnini KESK Dönem Sözcüsü BES Eskişehir Şube Başkanı Ayhan Gürler yaptı. Fiilen devam eden tek adam rejiminin, 24 Haziran 2018 tarihinde yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimi ile birlikte resmilik kazanması ile birlikte, kamuda israf, yolsuzluk, kadrolaşma liyakatsiz atamalar, yasama, yürütme ve yargının tek bir kişiye bağlanmasıyla bu günlere gelindiğini vurgulayan Gürler, Türkiye’yi A.Ş gibi yönetme iddiasındaki sistemde ülkenin hisselere bölünerek satılmaya başladığını kaydetti. “Konut alan yabancılara vatandaşlığın promosyon olarak verildiği, para eden ne varsa haraç mezat satıldığı, geçiş garantili köprü ve yollar, hasta garantili hastaneler, kur korumalı mevduatlarla, emekçilerin ödediği vergiler ve gelir kayıplarının servet sahiplerine aktarıldığı bir sisteme geçildi” diyen Gürler, kriz teğet geçti, kriz miriz yok söylemlerinin yerini enflasyon yok, hayat pahalılığı var söylemlerinin aldığını belirtti. Emekli maaşlarının asgari ücretin, asgari ücretin de açlık sınırının altında kaldığına dikkat çeken Gürler, yoksulluk sınırının üzerinde maaş ve ücretlerin ayrıcalıklı hale geldiği Maliye Bakanı Nebati’nin dediği gibi dar gelirliler hariç herkesin kar ettiği bir dönemden geçildiğinin altını çizdi.
MAAŞ ZAMLARININ SATIN ALMA GÜCÜ AÇISINDAN KORUNMASI İKTİDARIN GÖREVİ
Ekonomik veriler yönünden Cumhuriyet tarihinin en kötü yılını yaşandığının altını çizen Gürler, “2022 yılı için imzalanan %5+%7 maaş zammına imza atan Memur Sen’in halen yetkili sendika olmasının utancı ile yaşıyoruz. AKP, Memur Sen ortaklığı ile kamu emekçileri yoksullaşmaya devam ederken bu işleyişin aparatı olan TÜİK’e yönetici dayanmıyor. 2022 yılına girerken asgari ücrete ve kamu emekçilerine yapılan maaş zamlarının satın alma gücü açısından korunması siyasi iktidarın görevidir. Altı ay ya da bir yıl sonra gerçeği yansıtmayan enflasyon rakamları üzerinden verilen farkları zam diye sunmak değil, enflasyon tahminlerini tutturamayan, siyasi iktidarın TÜİK eliyle enflasyon rakamlarını manipüle etmesi ya da enflasyon yok hayat pahalılığı var diyerek aklımızla alay etmesi değil, enflasyondan kaynaklı kayıplarımızı bir sonraki ay karşılaması gerekir” dedi. Adil bir ek gösterge talebinin emekli maaş bağlanma oranlarının yıllar itibariyle düşmesi sonucu ortaya çıkmış bir talep olduğunu dile getiren Gürler, emekli ikramiyesi ile ev alınabildiği dönemlerden, ikinci el bir otomobil bile alınamadığı,ev fiyatlarının milyonlarla ifade edildiği döneme geçildiğini vurguladı. Emekli ikramiyelerinde 50 bin lira, emekli maaşlarında 1000 lira artışın kamu emekçilerine müjde olarak sunulmasının tarihsel bir ironiden öte bir şey olmadığını ifade eden Gürler, “Kamu emekçilerinin çalışırken elde ettiği gelirlerin emeklilikte garanti altına alınması, kıdem hesaplarında üst sınırın kaldırılması ile ek gösterge talebimizin karşılanmasının mümkün olacağını bir kez daha ifade ediyoruz. Emekçilerin çalıştığı yani işe gitmek için katlandığı maliyetlerin başında gelen ulaşım ve öğlen yemeği giderlerinin payı oransal olarak giderek arttığından, metropollerde ve turistik il ve ilçelerde konut kiraları neredeyse maaş tutarına yaklaştığından, çalışan anne ve babaların çocukları için kreşlerin yanından bile geçemediğinden, Servis ve ücretsiz yemek, kira ve kreş yardımı talebimiz en yakıcı ve acil talepler haline geldi” diye konuştu.
İKTİDARI TOPLU SÖZLEŞME MASASINA ÇAĞIRDI
Bu sorunların nihai çözümünün gerçek bir toplu sözleşme düzeni ve grev hakkı ile ilgili bir yasal düzenleme ile mümkün olacağını belirten Gürler, siyasi iktidarı yaşanan bu olağandışı süreçte toplu sözleşme masasına çağırdı. Kayıplarının karşılanmasını isteyen Gürler, açıklamasına şu sözlerle devam etti: “Biz emekçiler, size göre dar gelirliler toplumun %95’iyiz. Sabahın alaca karanlığında sokağa dökülen işçiler, kamu emekçileri, çiftçiler yani üretenler biziz. Bizler sabahın sahipleriyiz, hesap sormayı da biliriz yaralarımızı sarmayı da, biz üretmezsek hayat durur. Bizi yok sayan siyasi iktidarı bir kez daha uyarıyoruz! Biz eşitlik, adalet, demokrasi ve barış istiyoruz!