Ankara Yüksel Caddesi'nde 1000 gündür işlerine geri dönmek için direnen KHK'lılar amaçlarını, ne istediklerini ayrıntılı olarak anlattılar. Bir kez daha işlerine geri dönene kadar direneceklerini söylediler.
NECDET ÖZSAYGIN
Bir gecede Kanun Hükmünde Kararname ile işinden,ekmeğinden edilen kamu emekçileri,Ankara Yüksel Caddesi'nde sürdürdükleri direnişlerinin 1000.gününde Yüksel Caddesi'nde direniş dostlarıyla birlikte direndiler.1000 günlük direnmenin eylem sürecini ve kazanımlarını anlatan birde kitapçık yayınladılar.
İşte o eylem süreci ile ilgil hem bana anlatılanlar hem yayınladıkları kitapçıkta yer alan bazı bilgiler.
- Eğer tarih bize seçme şansı verseydi,onurumuz ve ekmeğimiz için yine düşünmeyi tercih ederdik.Ustanın dediği ne güzeldir bir destanın tekrarlanıp duran motifi ‘’O iyi insanlar o güzel atlara binip gittiler’’Destanın içinde ve içerdiği tüm anlamlarla güzel ve hayatın içinde bir o kadar yanıltıcıdır bu söz.Çünkü,o güzel atlara binip güzelce dövüşenler o iyi insanlar,o her kötü yanlarına rağmen iyiliği çoğaltanlar, onlar gitmediler.Arkalarından bakmaya hacet yok.Geçmişin mirası omuzlarında,burada ve şu anda dövüşüyorlar.
- Dünyanın dört bir yanında Filistin’den Fransa’ya birbirini tanımadan,sesini duymadan,varlığını bilmeden dövüşen iyiliğin havarilerine ve dünya halklarına Yüksel’den bin selam.Buradayız ve dövüşüyoruz.Nuriye Gülmen’in bir dal gibi uzanan bedeniyle faşizme meydan okuduğu o sessizlik çağından beri suskunluğu,duyarsızlığı,teslimiyeti,karanlığı yırta yırta,düşe kalka öğrenerek, öğreterek küçük mütevazi adımlarla direnişle geçen 1000.günümüz.
- Yüksel direnişi ülkemiz de insanların korku ve dehşetle sindirilmeye çalışıldığı bir sürecin halklar lehine yol açıcısı oldu.Korku duvarlarını yıktı.O günlerin dehşet saçan,kulaktan kulağa anlatılan ve bazısı yüksek sesle söylenen hikayelerini hatırlayın.Hapishanelerden gelen işkence sesleri,gazetecilerin, akademisyenlerin ve milletvekillerinin hapsedilmesi,yasalderneklerin,medya kuruluşlarının kapatılması,binlerce insanın gözaltına alınması ve binlercesinin bir gecede işsiz bırakılması..Tüm bunlar olurken,Kürt illerinde bodrumlarda yakılan ölü bedenleri 7 gün toprak üstünde bekletilen insanlarımızın dehşeti ve öfkesi taptaze bilincimizdeydi.
- Korkunun kol gezdiği ve mutlaka karanlığa ikna edilmeye çalışıldığımız o günlerde faşizm karşısında ruhları kararmış,mutsuz ve çaresiz insanlar görmek istiyordu.DKÖ’lerin,sendikaların üç maymunu oynadığı süreçte ‘’Bir mum,sadece bir mum kopkoyu karanlıkta ne yapılabilir ki’’ demedik.En azından karanlığı görmez dedik ve direnişi seçtik.
- OHAL’lerin Tanrı vergisi gibi kabul etmemizi istiyorlardı.Onlara kendi OHAL’lerimizidayattık.Acun öğretmen ‘’Siz OHAL’iniz varsa bizimde OHAL’imiz var’’ diye bağırıyordu.Eylemi bitirmesi gerektiğini söyleyen Ankara polisine,mevsim kıştı.Polise meydan okumanın bedelinin her zamankinden daha az kestirilebildiği zamanlardı.
- Direnişimiz böyle başladı. Nuriye ve Semih’in açlık greviyle büyüdü,KHK ile işten atmaların hukuksuzluğunu dünyaya duyurdu.Binlerce insan Nuriye ve Semih’in sesi oldu.Dayanışmanın en güzel örneklerini yarattı Yüksel direnişi.Nuriye ve Semih tutuklanınca Nazife Onay direnişini Yüksel’e taşıdı.Düzce’de direnen Alev Şahin haftanın yarısını Yüksel’e ayırdı.İçeride açlık grevi sürerken dışarıdaki direnişi bitirmeye çalışan iktidar yargı yoluyla direnişçilere ev hapsi verdi. Direnişçiler kendi,kendimizin gardiyanı olmayacağız dediler. Tutuklayacak mısınız bizi,biz yine Yüksel’de olacağız.Açlığın ve hukuksuz işten atılanların sesi olmayı cüretle sürdürdüler.
- İktidarın OHAL ilan ederek kurduğu hayaller kabusa dönüşüyordu.Ankara valisi eylem yasağı kararı üzerine yeniden yasak kararları alıyordu.Ateş yakmayı,açlık grevi yapmayı,tişört giymeyi,Nuriye Semih demeyi söz söylemeyi yasaklıyordu. Türkiye halkları Nuriye ve Semih’in açlığıyla korkularını,kaygılarını tartıya vurdu.Düşenlerkalktı,yürüyenlerkoştu,susanlarkonuştu,kimisi sadece tarafı gösterdiği teveccühle geceyi ışıtan koskoca bir meşaleye dönüştü.Halklara umut oldu.
- Yüksel Caddesi'nde süren eylemimize Nuriye ve Semih’in tutuklandığı 23 Mayıs 2017 tarihinden bu yana her gün saldırı oluyor.Elimizde ‘’İşimizi geri istiyoruz’’pankartı günde iki kez başta KHK’yla işinden atılanlar olmak üzere halkın uğradığı her türlü adaletsizliği gündem etmeye çalışıyor,saniyeler içinde gözaltına alınıyoruz.Her gün işkenceli gözaltılar bastırılmaya çalışılan sesimiz,gasp edilen ifade hakkımız para cezaları...
- Bunların hiç biri orayı bir halk kürsüsüne çevirmemizin,işimizi geri istememizin önünde engel olmadı.Biz aylarca yoldaşlarımızın açlığının nefesi ensemizde direndik.Sonra bizi Nazan’ın gözüyle sınadılar.Nazan’ın o fotoğrafına baktınız mıhiç?Yanında acıya ve öfkeye kesmiş ifadesiyle duran Alev’i gördünüz mü?’’Bana direnmeyi celladın bıçağı öğretti’’ diyor ya şair,bizedirenmeyi,bize yoldaşlığı cellatlar öğretti en çok.Yoksa nereden bilecektik cellatlardan böyle nefret etmeyi,Nazan’ı bu kadar sevmeyi,böyleyodaşolmayı.SonraGülnaz’ın saçlarını yoldular.Perihan annemizin tanınmaz hale getirdiler suratı.Mehmet’in çatlayan ayağı,Merve’mizin her gün çuval gibi atılan ve mosmor edilen bedeni.İlker’e Acunöğretmene, Alev’e yapılanlar.
- Vazgeçmedik.Defalarca evlerimizi bastılar.Tutsaklarverdik.Avukatlarımızve iki destekçimiz Sibel Balaç ve Ertuğrul Çağan hala tutsak.Para cezalarımız milyon lirayı aştı.Desteğegelenlere,kenardaduranlara,yoldan geçenlere de bizi yalnızlaştırmak için para cezası ketiler.Milyonlarımızyok.Haklılığımız ve halkımıza olan sevgimizle direnmeye devam ediyoruz.Faşizmin başkentinde her gün düğüne gider gibi alı al moru mor.Her gün yeni bir savaşa girer gibi öfkesini kuşanmış,her gün yeni umutlar büyüten bir direniş sürüyor.İlk günkünden daha güçlü daha örgütlü,daha sınanmış bir direniş bu.Haftalıkgazetemiz,hafta da bir yaptığımız Yüksel Okulu dersimiz direnişi birlikte ördüğümüz Yüksel meclisimiz İnternetten yayın yaptığımız Yüksel TV’miz tüm direnişleri birleştirmeyi hedeflediğimiz direnişler meclisimiz var.
- Yüksel direnişi konuşmaya devam ediyor.Çünkü,biliyoruz direneme hakkı bütün hakların temelidir ve direnme hakkı ellerinden alınmış olanlar artık başka hiçbir hak için mücadele edemezler.Önce kendimiz ve tüm Türkiye halkları adına bu güne kadar direnme hakkına gözü gibi bakanlardan devraldığımız mirasla bu hakka sahip çıkıyoruz.Direniyoruz.
- Sözümüz ve eylemimiz bitmedi.Çünkü,öğrencilerimize ,halkımıza sözümüz var.Biz bitti demeden bitmez,bitmeyecekdedik.Boyun eğdiğimiz vazgeçtiğimizi görmeyeceksiniz dedik.Vazgeçmiyoruz.Konuşmaya devam ediyoruz.Çünkü,bize işimizi vermediler..Anamızın ak sütü gibi helal ekmeğimizi,işimizi.Yıllarca biriktirdiğimiz emeğimizi saraylarda saltanat sürenlere yedirmeyeceğiz dedik. Sözümüzü tutuyoruz.
- Daha anlatacak çok şeyimiz var. Çünkü,faşizmin zulmü adaletsizliklere her gün yenilerini ekliyor. KHK’lar can almaya devam ediyor.DKÖ’lerin ve sendikaların teslim alındığı bu süreçte işten atılan kamu emekçilerinden çaresizlik duygusuyla intihar edenler oldu.OHAL’den bu güne 60’a yakın kişi intihar etti.Kanserden ve kalp krizinden ölenlerin sayısı belirsiz.Ölüm KHK zulmünün yarattığı adaletsizliklerinden sadece biri.Devlet tarafından kaçırılan ve kendilerinden haber alınamayan en az 6 kişi olduğu biliniyor.Binlerce insan hala hapishanelerde.Yüzlerce bebek hapishanelerde,dünyaya merhaba demek zorunda bırakıldı.
- Pek çok KHK’lı teröristlikle damgalandıkları için toplumdan tecrit edildi.Pasaportları ellerinden alındı.Yurt dışına çıkmaya çalışırken Meriç nehrinde boğuldular.Ölü bedenleri kıyıya vurdu.Ailelerdağıldı.Pek çok KHK’lı psikolojik sorunlarla boğuşuyor.KHK’lıların tümü yoksullaştı,Kendi meslekleriyle ilgisi olmayan işlerde güvencesiz koşullarda çalışmak zorunda bırakıldılar.İşsizolanların,geçici işlerde çalışanların sayısı çoğunlukla özgüven ve özsaygı yitimi kendini değersiz görme,toplumdan soyutlanma ve duyarsızlaşma KHK’lılarınpayına düşenlerden bazıları.
Ne istiyoruz?
- KHK’ların iptal edilmesini;Hukuksuz kararlarıyla KHK’lılar için süreci uzatmaktan ve adaletsizliği derinleştirmekten başka bir işe yaramayan OHAL komisyonunun kapatılmasını istiyoruz.
- 1000 Günümüzde hep birlikte haykırmalıyız. OHAL Komisyonu kapatılsın!
- Bu sesi yükseltmeliyiz.Ve karanlığın zebanilerine göstermeliyiz.O iyi insanlar o güzel atlara binip bir yere gitmediler.Burada ve şu anda hep birlikte hakları ekmekleri ve onurları için dövüşüyorlar.
- -KHK’lar ile bir gecede işinden,ekmeğinden edilen 135 bin kamu emekçisine umut olan Yüksel direnişi 324 gün süren açlık greviyle birlikte KHK’ların hukuksuz ve hükümsüz olduğunu bütün ülke ve dünyaya duyurdu.
- -OHAL ile birlikte bütün halkları teslim alma politikalarını boşa çıkartmıştır.Yaratılmak istenen OHAL var.OHAL’de sokağa çıkılmaz,direnilmez algısını yıktı.
- -KHK ile işten atılan kamu emekçilerine direnmenin yolunu açtı.Düzce’de, Malatya’da,İstanbul’da,Bodrum’da,Ankara’dakamu emekçileri işlerini geri almak için direnişler başlattılar.
- -Koşullar ne olursa olsun faşizmin saldırılarına karşı direnilebileceğini göstermiştir.İşten atılan ve hakları gaspedilen işçi ve emekçiler işyerleri önünde direnişe geçmişlerdir.
- -KHK’ların hukuksuzluğunu teşhir ederek yeni KHK’larla kamu emekçilerinin keyfi bir şekilde işten atılmalarını engelledi.Açlık grevi süresince hiç KHK çıkarılamadı.
- -İstanbul ve Ankara’da kurulan Nuriye-Semih Dayanışması ile dayanışmanın,sahiplenmenin birlikte olmanın gücünü göstermiştir.
- -Direniş etrafında toplanan insanlarla büyük bir Yüksel ailesi oluşturdu.Direnişi haklı bulan,destek veren direniş dostları her türlü baskı ve direnişten uzaklaştırma saldırılarına rağmen direnişi sahiplenmiş ve direnişin halklaşmasını sağlayarak büyümesine katkı sunmuşlardır.
- -Yüksel direnişi yoldaşlığı,sahiplenmeyi,dostlarını kendinden önde tutmayı,paylaşmayı ben değil biz olmayı öğretmiştir.
İşlerine geri dönmek için direnen KHK'lılar, kendilerine yapılanları içeren fotoğrafları kamuoyu ile paylaşarak, onuurumuz, ekmeğimiz, işimiz için direniyoruz dediler.