Kemal Kılıçdaroğlu, Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun görevi bırakma kararıyla ilgili, “Sayın Davutoğlu’nun hakkını kadere bakın bize düşüyor. Davutoğlu’nu savunuyorsak halkın iradesine duyduğumuz saygıdan savunuyoruz” dedi.
CHP lideri son aylarda IŞİD’in roketlerle vurduğu Kilis için de “Kilis yerle bir olsa kılı kıpırdamayacak. Kilis’te 4 aydır okullar kapalı. Bu anneler çocuklarını nereye gönderecekler? 4 aydır hükümet yok. Kilisliler diyor ki, ‘Biz de mülteci konumundayız’ diyorlar. Kilisli kardeşlerime sesleniyorum, sorunlarınızı biliyoruz, nasıl çözüleceğini de biliyoruz. Bunlar Kilis’i feda ettiler, görmezlikten geliyorlar” şeklinde konuştu.
Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından satır başları şöyle:
- Bütün vatandaşlarımın, siyasi görüşü ne olursa olsun, demokrasi standartlarının yükselmesi açısından ortak çaba harcaması gerekiyor. Demokrasi sadece benim sorunum değil, ortak sorundur. Demokrasi mücadelemizi veriyoruz ve bu mücadelemizi güçlendirerek sürdüreceğiz.
- Seçimlerde taşeron işçilere kadro verilecek diye açık ve net programımıza koyduk. Hiçbir siyasi parti bu taşeron işçiler ne yapıyor diye düşünmezken, bu çağdaş kölelik sistemini biz kaldıracağız diye açık ve net bir söylemde bulunduk.
- Taşeron işçilere kadro verirken hiçbir ayrım yapmayacağız. Hiç kimsenin işiyle, aşıyla oynamayız.
- Geçen gün ASKİ'de 1722 işçinin işine son verildi. Tam tersini yaptılar, 1722 işçinin işine son verdiler. Türkiye'deki 1 milyonu aşkın taşeron işçisi kardeşime sesleniyorum. Senin sorununu bilen CHP'dir.
- Yine dediler ki, ölen işçilerin bütün tazminatlarını ödeyeceğiz. Sonra Sayın Cumhurbaşkanı gitti, Manisa'da konuştu. 2016'nın ilk dört ayında hayatını kaybeden işçi sayısı 586…
- Doğru haber yaptı diye mahkum olan gazetecilerimiz var. Haber doğru mu, doğru. Doğru haber dolayısıyla bir gazeteci nasıl hapse atılır? Ben bu kürsüde silah götüren bir şoförün mahkemedeki ifadesini okudum. Vay sen bunu neden yayınlıyorsun diye, casus, vatan haini, her türlü suçlamayı yaptılar.
- Can Dündar ve Erdem Gül “Kral çıplak” dediler ve bütün Türkiye'nin önüne tabloyu koydular. Ama “Sizden bunun intikamını alacağım” diyor. Hesap soracaksan kabinende bakanlık yapan adam var. Tuğrul Türkeş… “Burada bizi izleyenlerin huzurunda yemin ediyorum. Vallahi ve billahi o silahlar Türkmenlere gitmiyordu. Bilerek söylüyorum. İddia ederek söylüyorum. Bizim o bölgeyle bağlantımız var.” Dokunulmazlığını kaldırın.
- Türkiye’de yaşanan bir başka dram. Adı Kilis. Hükümet yok. Hükümet olsa böyle bir dert olmaz zaten. Kilis süratle Suriyelileşiyor. Kilislilerin yüzde 20-25’i göç etmek zorunda kaldı. Yerlerine Suriyeliler yerleşiyor. Kilis’te 4 aydır okullar kapalı.
- Geçen hafta da dokunulmazlıklardan söz etmiştim. Sayın Kamalak aradı. Niye anayasa değişikliği? TBMM’de tiyatro oynatıyorsun, adına dokunulmazlık diyorsun; kimin dokunulmazlığını kaldırmak istiyorsan getir kaldıralım, kaçıyorsun.
- George Washinton Üniversitesi’nden iki araştırmacı 208 ülkeyi araştırıyor. İslami ilkelere ne kadar uyuluyor diye. Dört ana başlık altında yapıyorlar.
- Birincisi ekonomik islami endeks; ikinci gösterge yargı bağımsızlığı, adalet sistemi; üçücüsü kadın-erkek eşitliği, özgürlük endeksi; dördüncü gösterge uluslararası ilişkiler ve çevre, askeri harcamalar. Buradan yola çıkıyorlar ve bilimsel olarak yayınlıyorlar. İslami ilkelere göre bir numaralı ülke Yeni Zelanda, Lüksemburg ve İzlanda. Türkiye 103’üncü sırada.
- TBMM’yi hepimiz biliyoruz. Arka duvarda ‘Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir’ yazar. Anayasa’nın 6’ncı maddesinde açıkça yazar. Egemenlik denge ve denetleme sistemi otursun diye dağıtılmıştır. Egemenliği böyle tanımlıyoruz. İnsanlar egemenliği kolay elde etmediler. Şehitler, acılar, gözyaşları, umutlar var, bayrağımız, İstiklal Marşımız var ardında. Saltanatı bıraktık. Davutoğlu’nu savunuyorsak halkın iradesine duyduğumuz saygıdan savunuyoruz. Türkiye 2010’dan bu yana farklı bir sürece götürülmek isteniyor.