CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, endisine kurşun atan kişinin savcılıktan serbest bırakılmasına tepki göstererek, “Savcının büyük sorumsuzluğu var. Tutuklaman için öldürülmem mi gerekiyordu” dedi.

Kılıçdaroğlu, yaşananları Hürriyet’ten Deniz Zeyrek'e değerlendirdi:

“Bunları yapanlar AKP’li. Şehit yakınlarıyla ilgisi yok. Şehidimizin iki kardeşiyle, babasıyla konuştum. Kocatepe’de yaşananların (yumurta atılması olayının) görüntüsünü izledik. Polisin saldırganı serbest bıraktığı açıkça görülüyor. Fatih’teki olaya bakıyorsun. Saldırgan ikinci sırada. Hatta Başbakan ile konuşuyor. Bir diğeri, sabıkalı olduğu halde Başbakan’la kucaklaşabiliyor. Polis bunları tanımasa Başbakan’a bu kadar yaklaştırır mı? Ankara’daki afişleri asan vakıf da AKP bağlantılı bir vakıf. Başbakan’ın hemen arkasında duran saldırgan bana değil de Başbakan Binali Yıldırım’a bağırsa, ‘Binali Yıldırım dışarı’ dese ne olurdu bir düşünün? Bize olunca polis niye müdahale etmiyor? Kurşun atmanın ölüm tehdidi olduğunu herkes bilir. Üzüntü verici nokta, savcının bunları serbest bırakması. Niye serbest bırakıyor? Tutuklanmaları için öldürülmem mi gerekiyor? Savcının burada büyük sorumsuzluğu var. Bari mahkemeye sevk etseydin, hâkim karar verseydi.

"Gerilimi hafifletmeliyiz"

"Ortada ölüm tehdidi var ve savcılık hiçbir şey yapmıyor. Polis izliyor. Biz de bu yüzden diyoruz ki ‘eğer AKP hükümeti bizi korumuyorsa, biz kendimizi koruruz.’ Hükümet terörle mücadeledeki beceriksizliğini birine yıkmak istiyor. Terörü önleyemeyen, hatta arkasında sürüklenen bir iktidar görünümü veriyorlar. İnsanlar da artık ‘terörü niye engelleyemiyorlar’ diye sormaya başladı. Bunlar da kendi yerlerine bir suçlu aramaya başladı ve CHP’ye yıkmaya çalışıyorlar. Gerilimin hafifletilmesi gerekirken gerilimi artıran bir yapı ve anlayış sergiliyorlar. Bu sağlıklı bir yapı ve anlayış değil. AKP her şeyi yaparak tabanının düşünmesini engellemeye çalışıyor. Bunu da başarı sanıyorlar. Bunu yaparak insanların ‘Kılıçdaroğlu’na neden saldırıyoruz’ ya da ‘CHP iktidar değil ki kusuru olsun’ diye düşünmesini önlemeye çalışıyorlar.”