Güncel

Kül rengi sabahlar'da Erdal Eren'in hikayesi anlatılıyor!

Kül rengi sabahlar'da , 12 Eylül cuntasının idamlarından biri olan, Türkiye devrimci hareketi simgelerinden Erdal Eren'in hikayesini anlatıyor.

3 Ocak 2020 Saat: 17:36
Kül rengi sabahlar'da Erdal Eren'in hikayesi anlatılıyor!
Kül rengi sabahlar'da Erdal Eren'in hikayesi anlatılıyor!

İSTANBUL

Haluk Işık tarafından yazılan Kül rengi sabahlar, 12 Eylül cuntasının idamlarından biri olan, Türkiye devrimci hareketi simgelerinden Erdal Eren'in hikayesini anlatıyor. Halil Kırkayak'ın yönetmenliğinde, Avcılar Kültür Sanat Derneği oyuncuları tarafından sahnelenecek oyun, 20 Ocak Pazartesi günü Mecidiyeköy/Profilo AVM 2 No'lu salonda oynanacak.


Gülten Akın'ın şiirini Grup Yorum bestelemişti

https://www.youtube.com/watch?v=ZNkpNeOy46E&feature=emb_logo


erdal eren ile ilgili görsel sonucu

ERDAL EREN KİMDİR?

30 Ocak 1980

Yurtsever Devrimci Gençlik Derneği üyesi ve Orta Doğu Teknik Üniversitesi öğrencisi Sinan Suner, MHP'li Bakan Cengiz Gökçek'in koruması olan Süleyman Ezendemir tarafından vurularak öldürüldü.

2 Şubat 1980

Sinan Suner'in öldürülmesini protesto etmek amacıyla, bir gösteri düzenledi. Erdal Eren de bu gösterideydi. Gösteri esnasında çıkan çatışmada er Zekeriya Önge hayatını kaybetti. 24 kişi gözaltına alındı İçinde hukuk barındırmayan bir yargılama sonucunda er Zekeriya Önge'yi öldürdüğü gerekçesiyle Erdal Eren idama mahkum edildi.

Ancak Erdal Eren'in idamı için iddialara göre yaşı tutmuyordu. Zira ailesi Erdal Eren'i nüfusa yaşı büyük olarak yazdırdığını belirtmişti.

Dava sürecinde olay yerinde keşif yapılmadı.

Erdal’ın yaşının belirlenmesi için kemik incelemesi istendi ama yapılmadı.

Olay yerinde birlikte tutuklanan 24 kişiden hiçbiri tanık olarak dinlenmedi.

Ölen askerin üzerinden çıkan elbiseler Adli Tıp’a gönderilmedi.

Kurşunun mesafesine ilişkin bir inceleme yapılmadı.

Yakın mesafe atışlarında meydana gelen etteki yanığa açıklama getirilmedi.  

Olay yerinde kullanıldığı iddia edilen silahlar ile askerlerin silahlarının balistik incelemesi yapılmadı.

Tanık olarak dinlenen askerlerin ifadeleri arasında çelişkiler vardı ancak dikkate alınmadı.

Olay sırasında Erdal Eren 3,5 metrelik yükseklikteydi, Önge’yi öldüren kurşunun giriş açısı ve yönü çelişiyordu.

Ancak otopsiyi O.  Ç.  isimli bir stajyere yaptırdılar.

Doktor O. Ç’nin varlığı hiçbir zaman tespit edilemedi.

Erdal Eren, “Asmayıp da besleyecek miyiz” diyen ressam! Orgeneralin sözleri ve emirlerini yerine getiren, korkusu nedeniyle gerçekleri söyleyemeyen doktor O. Ç’nin hazırladığı otopsi raporuna istinaden verilen idam cezası ve Yargıtay’ın nüfus belgesini, bilerek ve isteyerek onaylaması sonucunda katledildi.

Aynı süreçte, aynı gerekçe ve emirlerle katledilen diğer insanlar gibi!

Öncesinde, Kızıldere’de, Nurhak’ta veya idamlarla katledilen, yürekli güzel insanlar gibi!

Sonrasında yargıya bile gerek duyulmadan, “faili meçhul” katliamlarla öldürülen on binlerce insan gibi!

13 Aralık 1980

Erdal Eren'in katli, Ankara Merkez Kapalı Ceza ve Tutukevi'nde infaz edilmesiyle yerine getirildi.

Erdal Eren'in mezarı Ankara'daki Karşıyaka Mezarlığı'nda bulunmaktadır.(Kaynak:Bianet)


ERDAL EREN'DEN SON MEKTUP

Sevgili annem, babam ve kardeşlerim; Sizlere bugüne kadar pek sağlıklı mektup yazamadım. Ayrıca konuşma olanağımız ve görüşmemizde olmadı. Zaten dışarıdayken de birbirimizi anlayacak şekilde konuşamadık. (Bu konuda sizlere karşı büyük oranda hatalı davrandım. Ancak bunu size karşı saygı duymadığım, bu nedenle böyle davrandığım şeklinde yorumlamamanızı dilerim) Bu nedenle sizlere anlatacağım, konuşacağım çok şey var.

Ancak olanak yok. Düşüncelerimi bu mektupla anlatmaya çalışacağım. Şu anda ne durumda olacağınızı tahmin ediyorum. Ama çok açıklıkla söylüyorum ki benim moralim çok iyi ve ölümden de korkum yok. Çok büyük bir ihtimalle bu işin ölümle sonuçlanacağını çok iyi biliyorum. Buna rağmen korkuya, yılgınlığa, karamsarlığa kapılmıyorum ve devrimci olduğum, mücadeleye katıldığım için onur duyuyorum. Böyle düşünmem, böyle davranmam, halka ve devrime olan inancımdan gelmektedir. Ölümden korkmadığımı söylemem, yaşamak istemediğim, yaşamaktan bıktığım şeklinde anlaşılmamalı. Elbette ki hayatta olmayı ve mücadele etmeyi arzularım. Ancak karşıma ölüm çıkmışsa, bundan korkmamam, cesaretle karşılamam gerekir. Biliyorsunuz ki bu ceza işlediğim iddia edilen suçtan verilmedi. Asıl amaçlanan böyle bir olayla gözdağı vermek ve mücadeleyi engellemek hedefine dayalıdır. Bu nedenle sizinde bildiğiniz gibi, kendi hukuk kurallarını çiğneyerek bu cezayı verdiler.

Cezaevinde yapılan (Neler olduğunu ayrıntılı bir biçimde öğrenirsiniz sanırım) insanlık dışı zulüm altında inletildik. O kadar aşağılık, o kadar canice şeyler gördüm ki, bugünlerde yaşamak bir işkence haline geldi. İşte bu durumda Ölüm korkulacak bir şey değil, şiddetle arzulanan bir olay, bir kurtuluş haline geldi. Böyle bir durumda insanın intihar ederek yaşamına son vermesi içten bile değildir. Ancak ben bu durumda irademi kullanarak, ne pahasına olursa olsun yaşamımı sürdürdüm. Hem de ileride bir gün öldürüleceğimi bile bile. Sizlere bunları anlatmamın nedeni yaşamaktan bıktığım ya da meselenin önemini, ciddiyetini kavramadığım gibi yanlış bir düşünceye kapılmamanız içindir. Bütün bu yapılanlar,başımdan geçenler, kinimi binlerce kez daha arttırdı ve mücadele azmimi körükledi. Halka ve devrime olan inancımı yok edemedi. Mücadeleyi sonuna kadar, en iyi bir şekilde yürütmek ve yükseltmekten başka amacım yoktur.

Mesele benim açımdan kısaca böyle. Ancak sizin açınızdan daha farklı, daha zor olduğunu biliyorum.

Anne, baba ve evlat arasındaki sevgi çok güçlüdür, kolay kolay kaybolmaz. Ve evlat acısının da sizin için ne derece etkili olacağını biliyorum. Ama ne kadar zor da olsa bu tür duygusal yönleri bir kenara bırakmanızı istiyorum. Şunu bilmenizi ve kabul etmenizi isterim ki, sizin binlerce evladınız var. Bunlardan daha niceleri katledilecek, yaşamlarını yitirecek, ama yok olmayacaklar. Mücadele devam edecek ve onlar mücadele alanlarında yaşayacaklar.

Sizlerden istediğim bunu böyle bilmeniz, daha iyi kavramaya çaba göstermenizdir. Zavallı ve çaresiz biriymiş gibi ardımdan ağlamanız beni yaralar. Bu konuda ne kadar güçlü, ne kadar cesur olursanız, beni o kadar mutlu edersiniz.

Hepinize özgür ve mutlu yaşam dilerim.

Devrimci selamlar

Oğlunuz Erdal

 

YORUMLAR

Bu Habere Yorum Yapılmadı. İlk Yorumu Siz Yapmak İster misiniz? 
Lütfen Resimdeki kodu yazınız
 

Net Haber Ajansı Tavsiye Formu

Bu Haberi Arkadaşınıza Önerin
İsminiz
Email Adresiniz
Arkadaşınızın İsmi
Arkadaşınızın E-Mail Adresi
Varsa Mesajınız
Güvenlik KoduLütfen Resimdeki kodu yazınız