LEVENT KAÇAR
Bugün ülkemin bütün kentlerinin sokaklarında Didar Abla şahsında yiğit tutsak anneleri için güvercinler uçurun. Asi, taklacı, avcı güvercinler. Rengarenk barış ve özgürlük güvercinleri. Dağlar, ovalar ve denizler gökyüzünde uçuşan ve Didar Abla’ya selam eden asi güvercinlerle dolsun. On’ların gösterdiği direncin yüzü suyu hürmetine kimimiz ölümden döndü, kimimiz özgürlüğüne kavuştu ve kimimiz de direnç duygusuna olan vefayla; asla ve asla vazgeçmedi. Birçok asi kadının kararlılığına Didar Abla ve kavga yoldaşlarının mücadele azmi sindi. Şimdi Didar Abla ve yoldaşlarının bıraktığı inat; Cumartesi Anneleri’nden tutun da, kadın direnişlerinin en ön saflarında inatla haykıran genç kızlarımızın, analarımızın öfkeli ve kederli yüzlerinde yaşıyor. Ah be güzel ablam; güzelliğinle, mütevazılığınla, aniden parlayan Arnavut damarınla, mizahi esprilerinle ne eşsiz bir abla bıraktın anılarımızda. Erken olmadı mı be ablam? Direnişi bu kadar çabuk, öksüz bırakıp, şakacı haylazlar gibi gitmek var mıydı öyle? Şimdi direnişleri ve kadın yoldaşlarını nereden izliyorsun, kimbilir? Benim Anam da oradaydı yanıbaşınızda. Karda/kışta, kimi zaman parasızlıktan yürüyerek tepti, Metris kapılarını. Asker dipçiği ve hakaretlere boyun eğmedi, aynı sen/siz gibi. Göz altına da alındı bir kez. İte/kaka tıkmışlar cemsenin içine. Şerife teyzem de yanındaymış. Öfkelidir Şerife teyzem; köpürünce anamı bırakıp, onu gözaltında tutmuşlar birkaç gün. Aslanlar gibi direniyor teyzem, geri vites yapmadan. İki okuma yazma bilmeyen köy kadını ve iki ana; Didar ablanın yoldaşları.
Güvercinler uçurun; çocuklar, gençler ve ihtiyar çocuklar. Hem de kadınlı erkekli; Didar Abla’ya ve giden arkadaşarına selam niyetine.
Saygıyla, eyvallah...