Emekliler Dayanışma Sendikası Merkez Yönetim Kurulu, emeklilerle yönelik oyalama, aldatma ve yok saymanın başka bir örneği olarak gündeme getirilen ve promosyon müjdesi diye komediye ilişkin bir açıklama yaptı.
MAHİNUR ŞAHBAZ
Bir AKP klasiği ile daha karşı karşıyayız. Emekliler için sürekli hale getirilen bu tür uygulamaların bir örneği de son günlerde verilen promosyon müjdesi ile yaşıyoruz.
meklilere yönelik resmi politikaların temelini oluşturan “yanıltma aldatma korkutma” yöntemi ile emeklilerin iradesi sakatlanmaya devam ediliyor. Bu asla kabul edilemez bir yöntem ve aynı zamanda hukuken suçtur. Emeklileri açlık sınırının altında yaşamaya zorlayan, nefes aldığına şükret diyen politikaları uygulayanlar ve bu politikalara bağlı muhalefet yapanlar. Partiler sendikalar konfederasyonlar sivil toplum örgütleri, yoksullukla mücadele ettiğini söyleyen ama hakikatlerden söz etmeyenler. Emeklilerin içine sokulduğu zor günleri kullanarak sağlı sollu siyasi malzeme yaparak rant sağlamaya çalışanlar bu suça ortaktır.
“Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan emeklilere maaş promosyonu müjdesi verdi. Kamu bankaları aracılığıyla emekli maaşı alanlara 8 ile 12 bin lira arasında maaşına göre promosyon ödemesi yapılacak. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, da kamu bankalarının promosyonları güncellemeleri başvurularını pazartesiden itibaren almaya başlayacağını açıkladı.” (21.03.2024 Hürriyet)
Bu haber üzerine emeklilerimiz bankalarını arayarak promosyon müjdesinin ne anlama geldiğini sordu çoğu “promosyon süreleri dolmadığı için ödeme yapılamayacağı” yanıtını aldı. Promosyon alınmışsa promosyonun kalan kısmı iade edilip yeni promosyonun talep edilmesi gerekiyormuş. Vakıfbank, Halkbank ve Ziraat Bankası gibi kamu bankalarında promosyon miktarı 8 bin TL ile 12 bin TL arasında değişecekmiş. Dolmayan süre için kesinti yapılırsa promosyon miktarında sözü edilen artış olmaz ki! Emekli aylığı 10 bin TL nin altında olan on milyon emekli için iki yıllık promosyon ödemesi aylık yarım kğ et parası bile değil!
Bu mu müjde diye soruyor emekliler! Ve emekli yaşlı insanlar ekonomik çözüm, müjde, güzel haber sözcüklerinin içinin boşaltıldığı anlamının saptırıldığı bir habercilik baskısı altına alınıyor, umutlandırılıyor, uğraştırılıyor.
Haberlerde “Emeklilere yönelik iyileştirme ve maaş zamları devam ediyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kayseri'de emeklilere yönelik müjdeyi verdi.” sözlerinin emeklilerin gerçekleri ile ilgisi yok! Gazeteciliğin esası objektif haberciliktir. Kendi meslek etiğini çiğneyen gazetecileri kınıyoruz! Gazeteci değil emeklileri “yanıltma aldatma korkutma” yöntemi ile uygulanan resmi politikaların bir parçası olduklarını düşünüyoruz.
Ülkeyi yöneten siyasilerinde emekli denince akıllarına eşitsizlik ayrımcılık hukuksuzluk geliyor. Ve böyle davranmayı görev kabul etmişler gibi! Promosyon konusunda da aynı yaklaşım içinde oldular ve Anayasanın eşitlik ilkesini askıya alarak uygulama yaptılar.İlk kez 2017 yılında yapılan uygulamayla birlikte emekliler banka promosyonlarıyla tanıştı.
20 Temmuz 2007 tarih ve 26588 sayılı Resmi Gazete yayınlanarak yürürlüğe giren 2007/21 sayılı Başbakanlık Genelgesiyle promosyon kamu çalışanlarına ve özel sektör çalışanlarına verilmeye başlanmıştı. Temeli aylık ve ücret olan promosyon uygulaması ancak on yıl sonra 2017’de emeklilere de ödenebilir dendi.
Bunun ayrımcılıktan başka bir açıklaması var mı?
Bankalar, getirdiği kazanç nedeniyle, aylıkların kendi bankaları aracılığıyla ödenmesi için reklam ve rekabet kurallarını alabildiğine işleterek birbiriyle yarışırken. SGK ise sürekli reel olarak azaltılan alım gücü düşürülen emekli aylıklarıyla yaşamakta zorlanan emekliler lehine, bankalarla promosyon hususunda protokol yapmadı. Kaldı ki, emekliler için de ödenecek promosyon, çalışanlarda olduğu gibi bankalar tarafından ödeneceğinden, bu konuda devletin cebinden çıkacak bir para söz konusu olmayacaktı. SGK bürokratları ve yetkili bakanlığın bu tutumu emeklileri yok saymak ve bankaların lehine emekli düşmanlığı yapmaktan başka nasıl tanımlanabilir. Yetkililer varlıklarını bankalara borçlu gibi bankaların lehine davranmışlardır. Bugün bile emekliler için yapılan promosyon düzenlemesi emeklilerin koşullarını düşünerek onların lehine hazırlanmamıştır. Uygulamalar adil değildir. Emekliler her zaman ki gibi güvencesiz kuralsız rekabetçi vahşi piyasa koşullarına bankaların insafına terk edildi. Kırsal kesimde bir iki kamu bankasının olduğu yerde yaşayan emekliler için bu koşulları değerlendirmenin olanağı yoktur.
Türkiye genelinde eşitlik ilkesi göz ardı edilmeden emeklilerin lehine olacak biçimde müjde sözcüğünün de hakkını verecek, en azından emeklilerin faturalarını ödemelerini kolaylaştıracak bir miktarın promosyon olarak tespit edilmesi gerekir. Bankaların yüzde beş yüzleri aşan karlarını ve ayın hemen hemen her gününde emekli aylıklarının yatırıldığı ve bu paraların kullanıldığı ve karları düşünülürse böyle bir düzenlemenin yapılması emeklilere promosyon hakkının biraz olsun teslim edilmesi demek olur. Bunun için sorumluluğunu bilir olmak, hak hukuk tanımak adil olmak yeterlidir.
Promosyon sözleşmelerinin yenilenmesinin çıkarılacak bir kararnameyle tek bir günde çözüme kavuşacağı bilinmektedir. Bu nedenle tüm emekliler lehine promosyon sözleşmeleri için yeniden bir düzenleme yapılmalıdır.
Bu düzenleme ile :
“CB Hükümeti tarafından emekli aylıklarına yapılan altı aylık zamların enflasyon farkının promosyon sözleşmelerinde de uygulanması,
Enflasyonun belli bir oranı aşması ya da olağanüstü bir enflasyon artışı durumunda promosyon
sözleşmelerinin süresi dolmadan güncellenmesi,
Enflasyonist dönemlerde promosyon sözleşmelerinin cezai şart olmaksızın güncellenmesi,
Promosyon sözleşmelerinin süresinin 2 yılı aşmaması,
Promosyon anlaşmalarında SGK dan aylık alan bütün emeklilerin ve emekli hakkı sahibi olarak aylık alanların tamamının sürece dahil edilmesi.” gerekmektedir.
Açlık sınırının 17 bin TL yi, yoksulluk sınırının 52 bin TL yi aştığı günümüzde en düşük emekli aylığını 11 bin TL yaptık söyleminin boş ve anlamsız olduğu kabul edilmelidir.
Adını koyalım: Bugün bütün siyasiler biliyor ki! IMF ve DB verilen sözle yapılan sosyal güvenlik reformunun şartları yerine getirilerek emekliler yoksullaştırıldı. Açlık sınırının altıda aylıklara mahkum edildi. Çözüm diye yapılanlar emeklilerin haklarına el koymanın bir parçasıydı. Onun için sorunlar çözülmedi çeşitlenerek katlanarak artırıldı, çözümsüzlük sürdürüldü. Emeklilere bütçede para yok lafının anlamsız ve boş olduğunu, Devlet güvencesindeki emekli primlerinin fona devredilip borsaya yatırılarak birilerinin zenginleştirildiğini, bütçede her zaman paranın olduğunu nerelere hangi kurallar işletilerek aktarıldığı biliniyor. SGK nu emeklilerin çalışanların finanse ettiği, kara geçen bir şirket haline dönüştürüldüğü resmi ağızlardan defalarca açıklandı. Emekliler Dayanışma Sendikası olarak hakikatleri söylemenin ve gereğini yapmanın insanlık görevi olduğunu düşünüyoruz.
Emeklilerin haklarının teslim edilerek yeniden ekonomik güvenceye kavuşmalarını sağlamak merkezde yerelde ülkeyi yöneten ve yönetmeye aday olan bütün siyasilerin öncelikli görevidir. Devlet toplumsal sorumluluğundan vazgeçemez. Yaşlılığın güvencesi olan emeklilik statüsünün kuralları, içeriği, güvenilirliği bugünkü emeklilerin sorunu olduğu kadar emekli olmaya aday çalışanların da sorunudur. Bu nedenle emeklilik ve emeklilerin sorunu toplumsaldır.
Biz emekliler, çalışırken ödediğimiz primlerin verdiğimiz hizmetin ve eğitimizin karşılığı olarak kazandığımız ekonomik güvencemizden ücretli erişilebilir güvenli sağlık hizmeti hakkımızdan ve sosyal haklarımızdan vazgeçmiyoruz.
Uygulanan politikaların ve taleplerimizin takipçisiyiz.
Emekliler Dayanışma Sendikası
Merkez Yönetim Kurulu