İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi Hapishane Komisyonu tarafından Marmara Bölgesi Hapishaneleri Hak İhlalleri Raporu hazırlanarak kamuoyu ile paylaşıldı.
İşte O rapor
RAPORU DİNLEMEK İÇİN TIKLAYINIZ!
MARMARA BÖLGESİ HAPİSHANELERİ
( OCAK, ŞUBAT, MART 2020)
HAK İHLALLERİ RAPORU
A-GİRİŞ:
Raporumuz; Marmara bölgesinde bulunan hapishanelerden İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi’ne, 2020 yılının Ocak, Şubat, Mart aylarında, tutuklu veya hükümlü bulunan mahpuslarca mektup ve faks yoluyla; veya mahpus aileleri ve avukatları tarafından telefon, mail veya derneğe gelmek suretiyle yapılan hak ihlali başvuruları ile gönüllü dernek avukatlarımızın hapishanelere yaptıkları ziyaretlerden edindikleri bilgilerin derlenmesiyle oluşturulmuştur. Marmara bölgesi dışından derneğimize gelen ve takibi yapılan başvurular da söz konusu olup bu başvurular da raporda ayrıca gösterilmiştir.
Ocak, Şubat ve Mart aylarında;
Marmara Bölgesi’nde bulunan; Silivri Ceza İnfaz Kurumları (CİK) , Tekirdağ 1 ve 2 Nolu F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı CİK, Edirne F Tipi Yüksek Güvenlikli CİK, Maltepe 1 Nolu L Tipi Kapalı CİK, Maltepe Açık CİK, Metris CİK, Kocaeli 1 Nolu F tipi Kapalı CİK, Düzce T Tipi Kapalı CİK, Bolu F tipi Kapalı CİK, Bakırköy Kadın Kapalı CİK, Gebze Kadın Kapalı CİK’ten derneğimize başvurular olmuştur.
Marmara Bölgesi dışında kalan cezaevlerinden ise; Elazığ 2 Nolu Yüksek Güvenlikli CİK, Giresun Espiye L Tipi Kapalı CİK, Gümüşhane E Tipi Kapalı CİK, Kahramanmaraş Türkoğlu 1 Nolu L Tipi Kapalı CİK, Yozgat Açık CİK, Kütahya Tavşanlı T tipi Kapalı CİK, Bitlis Tatvan Açık CİK, Alanya L Tipi Kapalı CİK, Osmaniye 2 Nolu T Tipi Kapalı CİK, Ordu F Tipi Kapalı CİK, Trabzon Beşikdüzü T tipi, Afyon 1 Nolu T Tipi, Muğla Seydikemer Eşen T Tipi Kapalı CİK ve yurt dışından İran Umriye Hapishanesi’nden derneğimize başvurular olmuştur.
❖ Komisyonumuza toplam 25 farklı hapishaneden başvuru yapılmıştır.
❖ Ocak ayında 15, Şubat ayında 39,Mart ayında 21 olmak üzere toplam 75 başvuru yapılmıştır.
Derneğimize yapılan 75başvurunun;
❖ 60’ı politik, 15’ i adli mahpuslar tarafından
❖ 3’ü kadın, 72’si erkek mahpuslar tarafından yapılmıştır.
❖ Her bir başvuru birden çok ihlal iddiası içermekte olup, 75 başvuruda toplam 246 ihlal bildirilmiştir. Ocak ayında 35, Şubat ayında 36, Mart ayında 175 farklı ihlal gerçekleşmiştir.
❖ Başvurularda bildirilen 246 ihlalin konularına göre dağılımı
Sağlık Hakkı İhlali | 21 | Kötü muamele, darp, işkence | 48 |
Çıplak arama | 4 | İnfaz yakma | 1 |
Muayene sırasında kelepçelerin çıkarılmaması | 2 | Sürgün sevk | 28 |
Tehdit, küfür, ırkçı söylem, onur kırıcı davranışlar | 22 | Süreli- süresiz yayın kitap yasakları ve Mektup yasakları | 33 |
Sohbet, spor, ortak kullanım alanlarının kullandırılmaması | 20 | Uzun tutukluluk ve adil yargılanmama şikayetleri | 13 |
Mahpusların ailelerine yakın bir hapishaneye sevk edilme taleplerinin karşılanmaması | 7 | Hücreli ring aracıyla mahkeme ve hastaneye götürülme
| 1 |
Hücre cezası | 8 | Yer değişikliği talebinin karşılanmaması | 9 |
Psikolojik işkenceyle intihar ve isyana zorlanma | 2 | Telefon görüşü yasağı | 1 |
Kürt oldukları için ayrımcılığa ve kötü muameleye maruz bırakılma | 2 | Diğer mahpuslar tarafından şiddete uğrama ortamının yaratılması | 19 |
Ayakta sayım | 2 | Cinsel taciz | 1 |
Hapishane üzerinden insansız hava aracının uçurulması | 2 | TOPLAM | 246 |
B-RAPORDA YER ALAN BAŞLICA HAK İHLALLERİNE İLİŞKİN AÇIKLAMA VE ÖRNEKLER:
İŞKENCE-DARP-KÖTÜ MUAMELE:
Bu üç ay boyunca mahpuslara yönelik fiziki saldırılar, tehdit, darp ve işkence devam etmiştir. Haksız ve gerekçesiz bir şekilde verilen sürgün cezaları, hücre cezaları, sosyal hakların engellenmesi, basım ve yayın araçlarına ulaşımın engellenmesi ve süreklilik gösteren disiplin cezaları gibi uygulamalar hapishanelerdeki tecridi derinleştirmekte mahpusların yaşamlarını çekilmez hale getirmektedir.
⮚ Başvurucu T.A. derneğimize gönderdiği mailinde kardeşine yapılan muameleleri şöyle aktarmıştır:
“Edirne F Tipi Kapalı cezaevinde yatmakta olan kardeşim K.A.; cezaevi müdürü tarafından sürekli fiziksel, psikolojik baskı ve işkence gördüğünü söylüyor. (Bunları bize söylerken hatlar sürekli kesiliyor) Gece 02.30-03.00 saatlerinde üzerlerinde drone uçurularak taciz edildiklerini, kitaplarına ve kıyafetlerine el konulduğunu ayrıca kesintisiz baskı ve işkencelerle açlık grevine girmeye zorlandıklarını…” Belirtmiştir.
⮚ 20.01.2020 tarihindeki mail yoluyla yaptığı başvurusunda T.S. :
“Tekirdağ 2 nolu F Tipi CİK de bulunan oğlum A.S. ile haftalık olağan telefon görüşmelerimiz oluyor. Dün (16.01.2020) tarihinde gerçekleştirdiğimiz 10 dakikalık telefon görüşmesinde, telefon görüşmelerinde tekmil dayatmasına maruz kaldıklarını, odalarda yapılan aramalarda eşyalarının dağıtıldığını, Yeni Yaşam gazetesinin kendilerine verilmediğini söyledi. Ayrıca gardiyanlar tarafından tahrik edici hareketlere maruz kaldıklarını…” belirtmiştir.
⮚ 11.02.2020 tarihindeki yazılı başvurusunda İ.S. :“…Trabzon E Tipi Kapalı cezaevine götürüldüğüm ilk gün çıplak arama dayatmasına maruz kaldım. Kabul etmeyince yaklaşık 10 kişilik bir gardiyan grubu tarafından darp edildim. Hapishanede bulunduğum süreçte birçok kısıtlamaya maruz kaldım… Odalarımız sık sık basılıp eşyalarımız dağıtılıyor ve bu da moral olarak olumsuz etkilenmelere neden oluyordu. Gardiyanlar sık sık provokatif yaklaşımlar sergiliyorlardı… 25 Ocak 2019’daki karar duruşması için yargılamamın yapıldığı Muş’a götürülmek üzere, 18 Ocak’ta yola çıkarıldık. Aynı gün, götürüldüğüm Patnos L Tipi KCİK’de çıplak arama ve darba maruz kaldım. Bir gece Patnos L Tipi Cezaevinde tutulduktan sonra 19 Ocak’ta Muş E Tipi Kapalı cezaevine götürüldüm. Burada da tekrar çıplak arama dayatmasıyla karşılaştım. Kabul etmeyince de darp edildim. 19 Ocak- 6 Mart tarihleri arasında bu cezaevinde kaldım. Bu süre zarfında koğuşa verilmem gerekirken disiplin cezalılarının tutulduğu hücreye konuldum ve bir buçuk aydan fazla süre tek başıma hücrede tutuldum. Bu süre zarfında psikolojik olarak kötü etkilendim.” demiştir.
İLETİŞİM YASAKLARI:
Mahpusların bu dönemde en çok ihlal yaşadıkları konulardan biri de iletişim yasaklarıdır. Kitap, gazete, dergi gibi süreli ve süresiz yayınların verilmemesi, dışarıdan gönderilen gazete ve dergilerin alınmaması, mahpusların yazdığı mektupların hiçbir gerekçe gösterilmeden gönderilmemesi, mahpuslara gönderilen mektupların mahpuslara ulaşmasının engellenmesi, mektupların içeriğinin karalanması, okunmaz hale getirilmesi, telefon görüşmesi esnasında tekmil dayatmasına maruz kalınması, tekmil vermeyenlere telefon görüşmesi yaptırılmaması son üç ay içerisinde de gerçekleşmiş başlıca iletişim hakkı ihlallerdir.
Ayrıca; corona salgını sürecinde mahpusların yakınlarıyla görüşmelerine getirilen kısıtlama ve yasaklamalar ciddi sorunlara neden olmuştur. Kapalı ve açık aile görüşlerinin yasaklanması ve sadece telefonla görüşmelerine imkan verilmesinin neden olduğu sorunlar devam ederken, çok sayıda mahpus ve yakını haftada iki kez 10 ar dakika olması gereken bu görüşmelerin de keyfi olarak kısıtlandığına, bu kısıtlamalarla ilgili zaman zaman mahpus ailelerine idare tarafından yanıltıcı beyanlarda bulunulduğuna dair sorun bildirmiştir.
⮚ 11.02.2020 tarihinde Yazılı başvuruda bulunan O.S .:
“10.02.2020 tarihinde oğlumla yaptığım olağan telefon görüşmesi kasıtlı olarak kesilmiştir. Görüşme sırasında yanımda bulunan meslektaşıma oğlumun farklı bir ses duyması için telefonu verdiğimde telefon kesildi. Sonra tekrar bağlandı. Teyzesinin kızıyla konuştuğunda tekrar kesildi. Teyzesinin kızı aynı zamanda oğlumuzun görüşçüsüdür. Keyfi ve kasti bir uygulama olduğunu düşünüyorum. Olağan sohbet hakkı hemen yanında bulunan F 1 Cezaevinde uygulanırken, oğlum bu hakkını cezaevi idaresinin keyfi tutumu yüzünden kullanamamaktadır. Gelen ve giden mektuplar içeriğine müdahale edilerek karalanmakta, okunmaz hale getirilmektedir. Kitap ve dergiler yayınevleri ile ilişkilendirilerek alınmamaktadır.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
⮚ 25.03.2020 tarihinde Telefon aracılığıyla başvuruda bulunan C.G. :
“Ağabeyi Ö.G.’nin Muğla’da mahpus olduğunu, Corona virüs salgını dolayısıyla bakanlıkça telefon görüş hakkının haftada 2 defaya çıkarıldığını, ancak ağabeyinin iki haftadır telefon etmediğini söyledi. Hapishaneyi aradıklarında mahpusun kendisinin gönüllü olarak telefon etmediğini söylediklerini belirtti. Aynı koğuşta kalan başka bir mahpusun ailesini aradıklarında onların yakınının da iki haftadır telefon etmediğini ve hapishaneye sorduklarında aynı cevabı aldıkların, bunun üzerine ailenin idareyi arayıp ısrar etmesiyle mahpusun kendilerini aradığını öğrendiklerini söyledi. O mahpusun anlatımına göre o hapishane tüm mahpuslara bu şekilde uygulama yapılıyormuş; telefon etmeleri engelleniyor, aile sorduğundaysa kendileri aramıyor diyorlarmış.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
SAĞLIK VE TEDAVİ HAKKI İHLALLERİ:
Komisyonumuza yapılan tüm başvurularda, mahpusların yeterli revir hizmeti dahi alamadıkları, kampus içinde tam teşekküllü hastanelerin bulunmadığı, tam teşekküllü hastanelere aylar sonra sevk yapılabildiği, sağlık ve tedaviye erişimde yaşanan sorunların devam ettiği belirtilmiştir. Anlatılanlara göre ; Revire sevk edilmeme ya da geç sevk edilme, acil durumlar da dahi aylar sonra hastaneye sevk, hastaneye sevk edilse dahi kontrol, tetkik ve muayenelerin randevularına zamanında götürülmeme, hastaneye gidişlerinde hasta mahpuslara ters kelepçe uygulamasının dayatılması, hastanelere kafes denilen hücreli ring araçlarıyla götürülmek istenmeleri, çıplak arama zorlamasını kabul etmeyen hasta mahpusların hastanelere götürülmemeleri, doktor muayenesi sırasında askerin odadan çıkmak istememesi, muayene sırasında mahpusun kelepçelerinin çıkarılmaması, kelepçeli ve jandarma eşliğinde muayene ve tedaviye zorlanma şeklinde mahpusların sağlık ve tedavi hakları ihlal edilmektedir.
Ayrıca, hapishane koşullarının hızla yayılan ölümcül korona virüsü için çok elverişli olduğu bilinmesine rağmen, salgını önlemek için yeterli önlemler alınmamıştır. Mahpuslara ücretsiz temizlik ve hijyen malzemeleri verilmesi gerekirken mahpuslar para vererek dahi yeterli temizlik malzemelerine erişememektedir. Bu durum tüm mahpusların hastalığa yakalanma riskini artırırken, 65 yaş üstü, kronik ve ağır hastalıkları olan mahpusları ağır risk altına sokmuştur.
Corona salgınının getirdiği bu risk yanında, önlem adı altında ağır ve kronik hastalığı olanların rutin tedavilerine ara verilerek hasta mahpuslar bir anlamda ölüme terk edilmişlerdir.
⮚ 14.01.2020 tarihindeki yazılı başvurusunda B.G.:
“Kızım H. 2017’de Leyla Güven’in başlattığı açlık grevine girdi ve 88 gün kaldı. Aynı koğuşta ölüm orucuna giren bir arkadaşının durumunu daha çok anlattı. Tüm açlık grevine giren mahpusların gözlerinde görme bozuklukları ve dişlerinde şiddetli ağrılar olduğunu söyledi… Diş ve göz rahatsızlıkları için sevk edildiklerinde ring aracıyla hastaneye kelepçeli götürülürken aynı zamanda doktor muayenesi sırasında kelepçeli muayene dayattıkları için muayeneyi reddettiklerini, bundan dolayı muayene olmadan geri hapishaneye döndüklerini..” söylemiştir.
⮚ 15.02.2020 tarihindeki yazılı başvurusunda S.G.:
“Oğlum A. 3 yıldır Bolu F Tipi Hapishanesinde tek kişilik hücrede tutuluyor. Bu koşullarda 19 Aralık 2000 yılından beri tek kişilik hücrede kalmaktadır. Bu koşullarda sağlık sorunları yaşadı, hala yaşamaktadır. İdrar yolları rahatsızlığı, hemoroit, böbrek taşı ağrısı çekmesine rağmen doktora götürülmüyor. Aile olarak hapishane müdürüyle görüşmek istedik ama görüşmek istemiyorlar. Gardiyanlar ne yapsın? Hep toplantıda diyerek görüşme talebimizi yerine getirmiyorlar. Acil olarak böbrek ağrısı için doktorun muayene ederek böbrek taşı düşürülmesi, ağrılarından kurtulması gerekiyor. Revire dahi çıkarmıyorlar. Salı günü 10 Şubat’ta müdüre faks çektim; “oğlumu doktora götürün dedim. Hala haber alamadım.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
⮚ 20.03.2020 tarihinde telefonla başvuruda bulunan S. D.:
Eşi A.D.’nin 1965 doğumlu olduğunu ve hem hipertansiyon hem de kronik kalp hastalığı bulunduğunu, son görüşmeleri sırasında; yaklaşık 15-20 gün önce kalp spazmı geçirerek hastaneye kaldırıldığını, hastanede gerekli müdahalenin yapıldığını, anca, hapishanedeki koşulların hijyenik olmadığını, 3 kişilik koğuşta 12 kişi kaldıklarını ve hijyen için sadece sıvı sabun bulunduğunu, hapishaneye dışarıdan giren çıkan insanları düşününce özellikle virüs salgını konusunda çok endişeli olduklarını, çünkü hiçbir önlem alınmadığını söylediğini “ aktarmıştır.
SÜRGÜN-SEVK:
Sürgün-sevk, yine dönem boyunca mahpusların en çok başvuru konusu yaptıkları ihlaller arasında yer almaktadır. Mahpuslar sudan sebeplerle ailelerinden ve yargılandıkları mahkemelerden uzak başka cezaevlerine sürgün edilmektedirler. Bu durum, savunma hakkının kısıtlanması yanında Anayasanın 20. maddesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 8. maddesinde düzenlenmiş olan özel hayata ve aile hayatına saygı hakkına aykırı bir şekilde mahpuslar ailelerinden çok uzak cezaevlerinde tutulması anlamına gelmektedir. Bu şekilde ailelerin cezaevi ziyareti zorlaştırılmakta, hatta imkânsız hale getirilmektedir. Başvurucuların önemli bir kısmı ailelerine yakın bir yerdeki cezaevlerine sevklerinin yapılması için derneğimizden destek talebinde bulunmuştur. Mahpusların sevk talepleri, yakın bir yerdeki cezaevlerinde yer bulunmaması, sevk masraflarının ödenmemiş olması, iyi halli olma zorunluluğu ve benzeri gerekçelerle yerine getirilmemektedir.
⮚ 10.01.2020 tarihinde Silivri 5 Nolu L Tipi hapishanesinden mektup yoluyla başvuruda bulunan A.P. :
“ Yaklaşık 2 yıldır hükümlü olarak mevcut cezaevinde kalmaktayım. Tam 2 yıldır Şanlıurfa ili Hilvan ilçesinde ikamet eden, yaşlı ve hasta olan annem ile görüşememekteyim. Maddi imkân ve olanaklar bunun bir nedeniyken, diğer neden ise annemin yalnız yaşayıp kronik hastalıklarından kaynaklı seyahat edememesidir. Düşünebiliyor musunuz tam iki yıla yakındır birbirimizi görmemişiz. Bunun kadar acı verici bir şey olabilir mi? Bu durum beni de annemi de çok ciddi olarak hem mağdur etmekte hem de psikolojik olarak etkilemektedir. Kendimi geçtim, yaşlı ve hasta olan bir kadının yaşadığı bu durum içler acısıdır. Varın gerisini siz düşünün.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
⮚ 11.01.2020 tarihinde derneğimize gelerek yazılı başvuruda bulunan A.B.:
“ Ağabeyim İ.B. Van’da yakalandıktan sonra 2017’de açlık grevine girince Tekirdağ 2 Nolu T Tipi hapishanesine sürgün edildi. Burada bir buçuk yıl kaldı. 2018’de Leyla Güven’in açlık grevi sürecinde bir akşam 16 kişi ile birlikte Trabzon Beşikdüzü T Tipi Hapishanesi’ne sürgün edildi. Kardeşim aileden uzak olarak bu hapishanede tutulurken ancak 6 ayda bir ben kardeşimle görüşebildim. Annem ve babam hasta oldukları için hiç ziyarete gidemediler. Dolayısıyla görüş ve ihtiyaçların karşılanması zorluklar içerdiği için her ay Adalet Bakanlığına yazarak ailesine yakın bir hapishaneye sevkini istedim ancak dilekçelerime hep ret cevabı geldi.” ifadelerini kullanmıştır.
⮚ 30.01.2020 tarihinde derneğimize gelerek yazılı başvuruda bulunan M.G.:
“Kardeşim 7 Ocak 2019’da tutuklandı. 7-8 ay Kartal Hapishanesinde kaldıktan sonra Maltepe Açık Cezaevine gönderildi. Kardeşim fırıncı olduğu için Maltepe’de lokantada çalışıyordu. Yaklaşık 15-17 gün önce Yozgat Açık Cezaevine gönderildi. Onunla birlikte yaklaşık 100 kişi Yozgat’a gönderilmiş. Kardeşimin 3 çocuğu var. Eşi ve çocukları İstanbul’da yaşıyorlar. Yozgat bize çok uzak olduğundan çocukları ve eşi görüşüne gidemiyorlar. Ben de %76 engelliyim ve ailesine ben bakıyorum. Babalarını göremedikleri için çocukların psikolojisi bozuldu. Kardeşimin daha 20 ayı var. Vasisi benim. Kardeşimin iki çocuğu geçen hafta iki gün boyunca kayboldular. Babalarına gitmeye çalışmışlar. Karakola başvurduk, sonra bulundular. Çocukları ve eşi çok zor durumdalar.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
DİSİPLİN CEZALARI VE İNFAZIN YAKILMASI:
Mahpuslara keyfi olarak disiplin cezaları verilmekte ve bu disiplin cezaları birbirine eklenmek sureti ile hak mahrumiyetinde süreklilik sağlanmaktadır. Slogan atılması, görevliyi çağırmak için hücre kapısına vurulması bile disiplin cezasına gerekçe yapılmaktadır. Verilen disiplin cezaları, mahpuslara yönelik tecridi derinleştiren iletişim ve görüş yasaklarıyla birlikte hücre cezalarını da içermektedir. Ayrıca, üç disiplin cezası, mahpusun infazının yakılması için yeter gerekçe kabul edilmektedir. Düzmece raporlarla verilen disiplin cezaları infaz yakmanın silahına dönüştürülmüştür. Şu an hapishanelerde hücre cezası almamış, infazı yanmamış politik mahpus neredeyse kalmamıştır.
⮚ 11.02.2020 tarihinde derneğimize gelerek yazılı başvuruda bulunan İ. S.:
“…Bir gece Patnos L Tipi Cezaevinde kaldıktan sonra 19 Ocak’ta Muş E Tipi Kapalı cezaevine götürüldüm. Burada da tekrar çıplak arama dayatmasıyla karşılaştım. Kabul etmeyince de darp edildim. 19 Ocak- 6 Mart tarihleri arasında bu cezaevinde kaldım. Bu süre zarfında koğuşa verilmem gerekirken disiplin cezalılarının tutulduğu hücrede tutuldum. Bir buçuk aydan fazla süre tek başıma hücrede tutuldum.” İfadelerini kullanmıştır.
⮚ 28.02.2020 tarihinde Espiye L Tipi hapishanesinden mektup yoluyla derneğimize başvuruda bulunan S.E.:
“Güvenlik adı altında ve sadece bize karşı uygulanan ince arama, ayakkabı çıkarma, kimlik gösterme, elleri kaldırma, duvar diplerinde tek sıra askeri nizam şekilde yürüme dayatması gibi onur kırıcı ve farklı muamelelerle karşı karşıya kalmış bulunmaktayız. Ayrıca Mardin E Tipi Kapalı Cezaevinden buraya sürgün gelen M. R. arkadaşımızın hüküm giymemesine, henüz yargılaması devam etmesine rağmen güvenlik tedbirleri adı altında bir aydan fazladır hücrede tutulmaktadır. Yine bizlere ait olan ve halen cezaevi müdürlüğünde inceleme için bekletilen defter ve ajandalarımız beş (5) aydır keyfi bir şekilde verilmemektedir.” Şeklinde beyanda bulunmuştur.
C-BAŞVURULARIN TAKİBİ
Derneğimize yapılan başvurular Komisyonumuz tarafından değerlendirilmekte ve bildirilen sorunların çözümü için; Adalet Bakanlığı, Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdürlüğü (CTEGM), TBMM İnsan Hakları Komisyonu, Cezaevleri idareleri ve cezaevinin bulunduğu ilin İl İnsan Hakları kurulları ile vs ilgili yerlere yazılar yazılmaktadır. Ocak, Şubat, Mart aylarında toplam 69 yazışma yapılmış olup 26 geri dönüş olmuştur.
D- SONUÇ OLARAK
Biliyoruz ki; hapishanelerde yaşanan hak ihlallerinin çözümü için dışarıdan yükselteceğimiz ses, dışarının duyarlılığı elzemdir.
Hazırladığımız rapor; hapishanelerde yaşanan hak ihlallerini göstererek, yetkililere mahpusların yaşadıkları sorunların duyurulması ve çözümü yolunda adım atılması talebinin iletilmesi amacının yanında, yaşanan devasa sorunlara ilişkin duyarlılık ve mahpuslarla dayanışma çağrımızdır.
Hapishane Komisyonu olarak; içeridekilerin sesi olabilmeyi, yaşanan sorunları görünür kılabilmeyi, sorunlara duyarlılık ve çözüm yaratabilmeyi amaçlıyoruz.