Günlük hayatımın orta yerinde, işime dalıp Balat'ın çöplüklerinden sanat çıkartırken telefonumun sesi ile irkildim. Öyle yoğun çalışırken işe ara verip, eldivenle telefona bakmak hep zor gelmiştir. Israrla çalan telefonumu o an açmadım. On dakika sonra telefonum tekrar çaldı. Sinirlenerek kimin aradığına bakmaksızın "ne var!" diye açtım. Ne kadar sakin de olsam böyle durumlarda az da olsa sesim yükselebiliyor. Arayan Ezel' di. Ezel Akay.
"Ben Ezel, müsait misin?"
"Hangi Ezel?" deyiverdim bir anda.
"Ezel Akay. Kayıtlı değil miyim?"
"Şey hocam, telefonum, format.. kem küm..."
"Neyse, bir sinema filmi çevireceğiz. Senide aramızda Sanat Yönetmeni olarak görmek istiyoruz. Ne dersin?"
"Şey hocam ben yapamam. Hiç böyle bir deneyimim olmadı."
"Başarırsın başarırsın. Ben seni tanıyorum. Sinema tecrübesi olan beş altı asistan bul. Gerisi kolay" dedi.
"Hocam kesin kararı vermeden seneryoyu yollayabilir misin? Okuyup sana döneyim"
"Tamam, yolluyorum" deyip telefonu kapadım. Hayda buda nereden çıkmıştı şimdi? Hiçbir şey olmamış gibi işime devam edemezdim. Heyecanlanmıştım. Bilmediğim ama merak ettiğim film dünyasının kapılarını aralayacaktım. Bakalım beni neler bekliyordu.
Bir çırpıda senaryoyu okudum. Derli toplu bir konusu vardı. Tek mekanda, bir konakta geçiyordu. Kullanma kılavuzu yazan ve aynı zamanda agorafobisi olan başrol oyuncunun adı Osman'dı. Osman, evinden dışarı çıkmaz, kimse ile götüşemez. Ev içindeki kırılan, bozulan eşyaları kendisi tamir eder, geri dönüştürürdü. Bunu yaparken kendi çapında steampunk tarza düşer. Çünkü aynı zamanda Osman 'ın elbecerilerini sanata dönüştürmek gibi bir yeteneği de vardı. Aslında steampunk demek doğru değildi. Zira, adı "Osman" olan birine steampunk yakışmaz gibi. İşte tamda burda filmin genel yönetmeni İlban Ertem girer. Ve bir anda Osman Zihni Sinir olur. '70 li yılları yaşayanlar bilir. En baba, en muhalif Gırgır dergisi vardı. İşte orda güçlü bir karekter vardı adı: Zihni Sinir' di.
Zihni Sinir, karikatürist İrfan Sayar tarafından 1977 yılında Gırgır dergisinde dünyaya gelen pratik zekâlı, meraklı ve mizahi bir bilim insanı karikatür karakterdir.
Komik, akıllı tasarımlar yapar, okurlar katıla katıla gülerdi. İşte kahramanımız Osman, aynı zamanda benzer bir karekter. Kısaca Osman 'ın içine Zihni Sinir kaçmış ve Osman, kendi steampunkını geliştirir. Kırılan, masasını, sandalyesini, bozulan duşunu, televizyonunu yenilikler ekleyerek tasarlar. İşte tam da bu noktada Ezel beni devreye sokar. Ben, Osman ın içine kaçan Zihni Sinir projelerini dışarı çıkartacak, tasarlayarak ve böyle bir adamın yaşadığı evi dekore edecektim. Birbirinden yetenekli asistan ekibi oluşturdum. Ve hızla işe koyulduk.