Güncel

Mert Yıldırım: Dünyanın muktedirlerine ne oldu?

"Tarih, coronavirüs öncesi ve sonrası" diye yazılacak. "Artık hiç bir şey eskisi gibi olmayacak" deniliyor.

2 Nisan 2020 Saat: 10:02
Mert Yıldırım: Dünyanın muktedirlerine ne oldu?
Mert Yıldırım: Dünyanın muktedirlerine ne oldu?

MERT YILDIRIM


Değişim artık kaçınılmaz ve bu değişim sosyal temelli, insan ve doğa merkezli olacak. Marksist Zizek buna "küresel komünizm" diyor. Bütün bunlar iyi niyetli beklentilerdir. Ama bunun için işaretler çok güçlü değil. Çünkü insan ve doğa merkezli bir sistem için dinamiklerin olgun olması gerekiyor. Dinamiklerin olgunlugu için nesnel durum yetmez, öznel durumun da olması gerekiyor. Öznel şartlardan yoksun değişim hareketleri en çok sistemin revizyonunu sağlar. Buda küresel komünizm değil, en Iyi ihtimalle iyileşmiş kapitalizm olur.

Tartışmalardan biri de muktedir olan ABD'nin gücüne güç katacağı tezidir. Bu tezin bir yanı güç tapıcılığı iken, bir yanı da komplo teorisiyenciliğidir.

Tamam, ABD'nin birinci paylaşım savaşından başlayan dünya liderliği sözkonusu. Ekonomisi ve askeri gücü beraberinde siyasal nüfusu getirmiştir. Ama bu herşeydir ve her vakit daimidir anlamına gelmiyor. Zaten böyle de olmuyor.

Birinci paylaşım savaşının enkazlarından bir sistem olarak ortaya çıkan Rus Sosyalist devrimi, kapitalist güçlerin işbirliğini ve entegrasyonunu zorunlu kılmıştı. İkinci paylaşım savaşından sonra bu süreç daha da hızlandı. Bir yandan kapitalist güçlerin entegrasyonu, bir yandan ABD'nin liderliği arttı. Ama 1990 sonrası durum değişti, SSCB'nin dağılması ile birlikte sosyalist blok ortadan kalktı. Kapitalist entegrasyon çözülmeye başladı. Dünya iki kutupludan çok kutupluya evrildi. Bu süreç halen devam ediyor.

Herşeye ve her döneme muktedir olduğu söylenen ABD, son otuz yılda müdahale ettiği bölgelerden çıkamıyor. İstediği sonucu alamıyor. Balkanlarda NATO eliyle askerî sonuç alsada, ekonomik ve siyasal olarak özelde Almanya'nın genelde AB'nin nüfusu artmıştır. Kafkasya'da turuncu renginden kahve rengine kadar her renkten projeye ve müdahaleye rağmen sonuç ortada, patinaj devam ediyor. Afganistan'da kaos bitmedi, aksine derinleşti. Irak'a harcanan onca askerî bütçenin sonucu hüsran, baş düşmanlardan biri olan İran aktifleşti. Suriye'de ise Rusya'nin pozisyonu güçlendi. Akdeniz'deki askerî nüfusu tarihinde hiç olmadığı kadar arttı. Ortadoğu da vakti ile ileri karakol gücü olarak tarif edilenTürkiye nerede ise Avrasya ligine katılacaktı. Bugün cihatistlerle mesafeyi koyabilse ve Kürtlerle "iç barışı" başarabilse, ABD'ye dirsek gösterebilecek cesareti bulacak. Çünkü dünyanın yeni şartları, yani çok kutuplu dünya buna imkan veriyor.

En son yaşanan süreçten hareketle deniliyor ki, ABD rakipsiz kalacak. Çin'i ve Rusya'yı dize getirmekle kalmayacak, AB'yi de dağıtacak ve kendisine bağlayacak.

Peki fotoğraf gerçekten böylemidir? Belki köşeli yanıtlar vermek henüz erken, ama şimdi görülen fotoğraf hiçte güce tapanların umduğu gibi görünmüyor.

Kuşkusuz bütün dünya bu süreçten etkilenecek. Ama bu etkilenme de ne Çin batacak, ne AB dağılacak, nede Rusya teslim olacaktır. Zizek'in dediği gibi "küresel komünizm" gerçekleşmeyecek.

Çin, Corona virüsün anavatanı olmasına karşın, krizi iyi yönetiyor. Vaka ve can kaybı sayısını düşürmüş durumda. Düşürmekle kalmadı, üretime başladı. Şimdi bütün dünya şaşkınlık içinde Çin'e bakıyor. Krizi nasıl yönetti, vaka ve ölümleri nasıl azalttı diye merak ediyor.

Türkiye yetkilileri sürekli Çin ile temas halinde. Test kitleri ve tedavi ilaçlarının siparişini veriyor.

İtalya'nın yardım çağrılarına Küba ve Rusya'dan sonra yanıt veren ülkelerden biri de Çin oldu.

Herşeye muktedir olan ABD ise bırakalım yardıma koşmayı, kendi dertleriyle başa çıkamıyor. Zira vaka ve ölüm oranı artışında dünyanın ilk sıralarında yer alıyor. Çünkü ABD askeri ve istihbarat alanında olduğu gibi, toplumsal disipline sahip olmadığı ortaya çıktı. Herşeye doların köşesinden baktığı için, Halk sağlığında kitlesel hizmetlere sahip değil.

AB ülkeleri kendi aralarında dayanışmayı sağlayamadı. Bencil siyasetleri kendilerine prestij kaybettirdi. Almanya belli ölçüde hazır olmakla birlikte, AB genel olarak sağlık hizmetlerinin yeterli olmadığı ortaya çıktı.

Rusya'nin süreci kontrollü yönetmesi ve İtalya gibi salgının yüksek olduğu ülkerelere yardım edebilmesi ve Çin'nin için de bulunduğu durumu terse çevirmesinde gösterdiği başarıda reel sosyalizmin sağladığı alt yapının belirleyici rolü bulunuyor. Küba zaten bunu somut olarak gösteriyor. Zayıf ekonomisine rağmen tıp alanında gösterdiği başarı, en son İtalya örneğinde olduğu gibi, dünyanın bir çok ülkesine gönderdiği tıbbı ilaçlar ve sağlık uzmanlarıyla tüm dünyanın saygısını kazanıyor.

Sonuç olarak, son iki aydır yaşananlar gösterilmiştir ki bilim tek çıkış yoldur.

YORUMLAR

Bu Habere Yorum Yapılmadı. İlk Yorumu Siz Yapmak İster misiniz? 
Lütfen Resimdeki kodu yazınız
 

Net Haber Ajansı Tavsiye Formu

Bu Haberi Arkadaşınıza Önerin
İsminiz
Email Adresiniz
Arkadaşınızın İsmi
Arkadaşınızın E-Mail Adresi
Varsa Mesajınız
Güvenlik KoduLütfen Resimdeki kodu yazınız