Mimarlar Odası Ankara Şubesi, Dünya Mimarlık Günü basın bildirisini kamuoyuyla yıkım tehdidi altındaki Saraçoğlu Mahallesi’nde paylaştı. Başkent’teki çevre politikaları ve kamusal alan yaklaşımı nedeniyle bütün doğal ve kültürel değerlerimizin rant ve siyasal hesaplaşmalarla talan edildiğine dikkat çeken Mimarlar Odası Ankara Şubesi,  tüm vatandaşlara "Ankara için harekete geç" çağrısında bulundu.

Mimarlar Odası Ankara Şubesi, Dünya Mimarlık Günü basın bildirisini bu yıl kamuoyuna yıkım tehdidi ile karşı karşıya olan Cumhuriyet’in ilk toplu konut projesi olan Saraçoğlu Mahallesi’nde düzenlediği basın açıklamasıyla okudu.

Saraçoğlu Mahallesi’nde düzenlenen basın açıklamasına Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan, Mimarlar Odası Ankara Şube Sekreteri Namık Kemal Kaya, Mimarlar Odası Yönetim Kurulu Üyeleri Muteber Osmanpaşaoğlu ve Ünal Kara katıldı.

Ekim ayı boyunca etkinlikler gerçekleştirilecek

Basın bildirisini okuyan Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan , “Dünya Mimarlık günü basın bildirisini bugün, kent merkezinin nefesini ve iklimini etkileyen ve yok olması halinde kuraklaşacak bir kent yaşamına neden olacak, ağaçlarıyla, yapılarıyla tescilli olan 73 yaşında bir mahalleden, ağaçlarında sincapların dolaştığı, duvarlarında anıların biriktiği, sokaklarında çocukların koşturduğu, Alman mimar Paul Bonatz tarafından tasarlanan Saraçoğlu Mahallesi’nden vererek, yaşam çevrelerimizin zenginliğine ve ortak kültürel değerlerimize bir kez daha dikkat çekiyoruz” dedi.

 Candan sözlerine şöyle devam etti:

“TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şubesi olarak sağlıklı ve güvenli bir çevrede yaşama hakkının  korunması, Cumhuriyet’in başkenti Ankara’da , küresel iklim değişikliği ile birlikte, siyasal iklim değişikliğine karşıda mücadelede kararlı olduğumuzu bir kez daha ifade ederken, Dünyamızın, bölgemizin, ülkemizin, kentlerimizin ve yaşama hakkımızın tehdit altında olduğu bu zorlu dönemde mimarlığı toplumla buluşturmaya çalışan meslektaşlarımızın, sağlıklı çevrelerde  yaşama hakkının kutsallığı ile toplumumuzun Dünya Mimarlık Günü’nü kutluyor, Ekim ayı boyunca gerçekleştirilecek ‘Cumhuriyet iklimi ile Ankara’yı Yeniden Okumak ve Geliştirmek’ temalı  etkinliklerde  ‘Ankara için harekete geç’ çağrısı ile dayanışmaya davet ediyoruz."

 Ankara rant ve siyasal hesaplaşmalarla talan ediliyor

 Küresel iklim değişikliğine, siyasal iklim değişikliğine yol açan politikalara karşı mücadelenin kararlılıkla devam ettiğine dikkat çeken Candan, şunları kaydetti:

“Dünya Mimarlık Günü bu yıl, 2 Ekim 2017 tarihinde “İklim Değişikliği için Harekete Geç” teması ile Uluslararası Mimarlar Birliği (UIA) üyesi yüzden fazla ülkede bir milyondan fazla mimar tarafından kutlanacak. Bu kapsamda Mimarlar Odası ve bağlı birimleri Dünya Mimarlık Günü ile başlayan hafta ve Ekim ayı boyunca ‘Dünya Mimarlık Günü Etkinlikleri’ gerçekleştirecektir. Ortak varlığımız ve yaşam alanımız Dünya, kapitalizmin azgın baskısı altında savaşlarla, yoksulluk, eşitsizlik, ayrımcılık, bitip tükenmeyen kar hırsı, iklim değişikliği, doğayla uyumlu olmak yerine doğayı tahrip etme isteği ile tehdit altındadır. Varlıklarımız giderek tükenmekte, ülkemizde sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkımız olan anayasal güvence ihlal edilmekte, ülkeyi yönetenlerin rant odaklı uygulamaları ile kıyılarımız, ormanlarımız, yeşil alanlarımız, tarım alanlarımız, askeri alanlar yapılaşmaya açılmakta, yaşam alanlarımız, havamız, suyumuz, toprağımız , nefesimiz bir yok oluşa sürüklenmektedir.  Türkiye Cumhuriyeti’nin Başkent Ankara’da kamusal alan yaklaşımı ve çevre politikalarıyla kente nefes aldıran yeşil alanlarımız, insan eliyle çölden vahaya dönüşmüş kültürel peyzaj alanlarımız, plansız kentleşme, daha fazla rant ve siyasal hesaplaşmalarla talan edilmektedir. Atatürk Orman Çiftliği’nin yapılaşmaya açılması, ODTÜ ormanlarının kentsel ranta kurban edilmesi, Ankara’nın rüzgar koridorları olan vadilerin betonlarla duvara dönüştürülmesi,  İmrahor Vadisi’ne öngörülen Boğaz Ankara projesi, kent merkezinin iklim klimatizasyonunda büyük rolü olan Saraçoğlu Mahallesi’nin tehdit altında olması, betonlaşan ve toprağa hasret kaldığımız yaşam alanlarımızda, doğal afetlerle birlikte yapay afetlerle tarumar olan kentlerimiz, su baskınları, yağmurlu havalarda dalgıçların girdiği alt geçitler, kır kent ayrımının kalktığı bu süreç, çevresel felaketlere ve iklim değişikliklerine yol açmakta.”

Candan, “Dünyamızın giderek yok oluşa sürüklendiği bu değişime karşı ülkemize ve yaşam alanlarımıza sahip çıkmak, doğayla uyumlu bir yaşamı çoğaltmak, nefesimizin, dünyamızın toprağımızın, yaşamımızın sürekliliğini sağlamak hepimizin sorumluluğunda…” diye konuştu.