Onlarca ekoloji örgütü, sanatçı ve yazar, yayımladıkları açık mektupla Kazdağları ve diğer bölgelerdeki altın madeni projelerinin iptalini ve siyanürlü altın madenciliğinin yasaklanması talep etti.
Ülkedeki onlarca ekoloji örgütünün yanı sıra aralarında ünlü sanatçı ve edebiyatçıların da aralarında bulunduğu 209 imza ile yayımlanan açık mektupta Kazdağları ve diğer bölgelerdeki altın madeni projelerinin iptali, Alamos Gold’un Kaz Dağı’nı rehabilite ederek tahliyesi ve siyanürlü altın madenciliğinin yasaklanması istendi.
Kaz Dağı’nda yapılmak istenen altın madenciliğine karşı Kirazlı Balaban mevkiinde devam eden nöbet bugün 300. gününü doldurdu. Alamos Gold’un (Doğu Biga Madencilik) Kirazlı Altın Madeni Projesi’ne karşı nöbet tutan yaşam savunucularına geçtiğimiz günlerde Çanakkale Valiliği tarafından para cezaları kesilmiş ve nöbet alanını boşaltmaları tebliğ edilmişti.
BÖLGENİN NEREDEYSE HER YANI RUHSATLANDIRILDI
Nöbet sürerken yayımlanan “Alamos Gold Kazdağları’ndan Tahliye Edilsin” başlıklı açık mektupta ülkemizin birçok bölgesinde olduğu gibi, Kazdağlarının da özellikle altın madenciliği projelerinin tehdidi altında olduğuna vurgu yapıldı.
Bölgenin neredeyse her yanının ruhsatlandırıldığının, yerli ve yabancı şirketlere satıldığının belirtildiği mektupta “Halihazırda TÜMAD Holding Lapseki’de üretime başlamıştır. Bu projeler dışında daha onlarca proje bulunmaktadır. Cengiz Holdinge satılan Halilağa Projesi ile ilgili olarak da civar köylerde çeşitli gelişmelerin olduğu gözlemlenmektedir” denildi.
2019’un ikinci yarısında Kirazlı Altın Madeni Projesi için 347 bin 815 ağacın kesilme görüntülerinin kamuoyuna yansıması sonucu gelişen tepkilerin ülke çapına yayıldığına dikkat çekilen mektupta şu ifadelere yer verildi:
“Kazdağları’nın savunusu için başlatılan çadırlı nöbet ise 300 gündür Çanakkale’de Kirazlı Balaban mevkiinde sürdürülmektedir. Şirketin çalışmalarının gözlenmesi ve olası orman katliamının engellenmesi için sürdürülen çadırlı nöbet eylemine karşı itibarsızlaştırma girişimleri olmuş ve ormanda ‘yasal olmayan konaklama’ iddiasıyla defalarca para cezaları kesilmiştir. Son aşamada da Kovid-19 bahanesiyle İl Hıfzıssıhha Kurulu kararına dayanarak alanın tahliyesi istenmiştir. Bu karara Çanakkale’deki STK’lar ve alanda bulunanlar itirazlarını yapmış ve tahliye kararının mesnetsiz olduğunu belirtilerek alanda kalınmaya devam edileceği ifade edilmiş, buna rağmen nöbettekilere toplam 57 bin 240 liralık idari para cezası kesilmiştir. Alanı tahliye etmesi gerekenler yaşam savunucuları değil, ruhsatı 13 Ekim 2019 tarihinde dolduğu ve yenilenmediği halde Kirazlı’yı işgal etmeye devam eden Alamos Gold’dur.”
KOVİD-19 NELER SÖYLÜYOR?
Mektupta içinde bulunulan Kovid-19 sürecinin herkese doğanın korunmasının ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gösterdiğine dikkat çekilerek, “Altın madenciliği, termik santraller ve son zamanlarda her tarafa yayıldığı görülen RES’ler Kazdağları’nın sonunu getirecektir” denildi.
“Bilinmelidir ki Kazdağları’nı korumaya ve savunmaya devam edeceğiz” denilen mektupta şu taleplere yer verildi:
Kazdağları’ndaki tüm altın madenciliği projelerinden acilen vazgeçilmeli, tüm ruhsatlar ve tahsisler iptal edilmelidir.
Maden Yasası ve Yönetmeliği çevre ve ekoloji örgütleri, ilgili odaların ve baroların katılımıyla açık, demokratik katılımcı bir şekilde yeniden düzenlenmelidir. Altın madenlerinde kullanılan siyanürlü liç yöntemi, halk sağlığına bir tehdit oluşturduğu için yasaklanmalıdır.
Alamos Gold (Doğu Biga Madencilik), Çanakkale Kirazlı’dan acilen tahliye edilmeli, şirketin tüm projeleri iptal edilmelidir.
Benzer projelerle başka şirketlerinin Kirazlı’ya göz dikmemesi ve ekosistemin tahribatının giderilebilmesi için Kirazlı Altın Madeni Projesi nedeniyle traşlanmış olan alan ekolojik yöntemlerle rehabilite edilmelidir.
Kirazlı ve çevresinde ve Kazdağları’nın diğer bölgelerinde ihtiyaç duyulan su, yol, gölet gibi alt yapı düzenlemeleri maden şirketleri eliyle değil, kamu eliyle yerine getirilmelidir. Kumarlar Köyü’nün su kaynakları ve meraları köylüye bırakılmalıdır.
Yöre halkının iş ve istihdam talebi, maden şirketleri üzerinden değil, yöreye uygun, ekolojik tarımı ve turizmi önceleyen projeler üzerinden kamu tarafından karşılanmalı, bölgede tarımsal üretim kooperatifleri özendirilmeli ve desteklenmelidir.
Yaşam savunucularına kesilen tüm cezalar iptal edilmelidir.