ANKARA-Sol ve Onur Yayınlarının sahibi, Şair, Yazar, Muzaffer İlhan Erdost, ölümünün 3. Yılında, Ankara Karşıyaka Mezarlığı’ndaki mezarı başında anıldı.
RAHMİ CENGİZEL
Ülkemize, kurduğu Sol Yayınları ile sola marksist klasikleri, bilimsel yayınları kazandıran, bu uğurda baskılara, işkencelere, hapislere maruz bırakılan devrimci yayıncı Muzaffer Erdost, ölüm yıldönümünde Ankara-Karşıyaka'da mezarı başında anıldı.
Ailesi, yakınları,dostlarının ve Dostluk ve Kültür Derneği (DKDER) katılımıyla yapılan anmada, Oğuz Gemalmaz’ın çağrısı ile bir dakikalık saygı duruşunun ardından dostları Muzaffer Erdost’u anlattı.
İNSAN HAKLARI SAVAŞÇISI
İnsan hakları savunucu, İHD eski başkanlarından Nevzat Helvacı, 1960’ların sonlarında tanıştığı Erdost’un yaşam öyküsünü anlattı. Helvacı sol dünya görüşünün insanlar tarafından öğrenilip tanınmasında, yayılmasında çok önemli görevler yapan Muzaffer İlhan Erdost’un, bunun bedelini yargılamalarla, hapis cezalarıyla ödediğini söyledi. Bu bedellere rağmen dünya görüşünden vazgeçmeyen Muzaffer İlhan Erdost’a en ağır bedelin de kardeşi İlhan Erdost’un dövülerek öldürülmesi olduğunu belirten Helvacı, Erdost’un insan hakları savaşı içindeki yerini de anlattı.
EYLEM İNSANI
Erdost’un 1986 yılında kurulan İnsan Hakları Derneği’nin kuruluş çalışmalarında yer aldığını anlatan Helvacı, Ankara Şubesi’nin 2. Başkanı olarak görev yaptığını, Türkiye İnsan Hakları Vakfı ve Türkiye İnsan Hakları Kurumu Vakfı’nın kuruluşlarında da yer aldığını, TİHAK’In uzun süre başkanlık yaptığını anlattı. ‘Bana göre düşünce alanında bir bilgeydi o” diyen Helvacı iyi bir bilgi birikimine sahip olduğunu vurguladı ve aynı zamanda eylem insanı olduğunu söyledi.
HESAP SORMAK BOYNUMUZUN BORCU
Daha sonra söz alan (TİHAK) Başkanı, Hukukçu Nurten Çağlar Yakış da yaptığı konuşmada şunları söyledi: “Onun deyimi ile ‘Türkiye fotoğrafı biraz karanlık’. Kapkaranlık. Geleceğimizin de bundan daha parlak olacağına dair emare göremiyoruz. Çünkü insanlarımız, kentlerimiz, mekanlarımız ve geçmişimiz yerle bir oldu. Bu depremin altında kalan onbinlerce insanın evi onlara mezar oldu. Tabutlara sığmadılar. Muzaffer Abi’nin Sivas katliamının ardından ‘tabutlara sığmadılar’ diye bir makalesi vardı. Burada binlerce insan öldü ve insanların ne tabutları ne kefenleri oldu. Sınırsız talanın sınırı olmadığını da gördük. Sermayenin ve onu koruyan yönetimin ülkeyi getirdiği durum bu. İçimiz acıyor, bu rant ve siyaset eşliğinde insanlığın yıkımını bir kez daha gördük. Bu sorumlulardan hesap sormak boynumuzun borcu.”
Yazar Hasan Çerçioğlu da 12 Eylül faşist cuntası sürecinde Erdost kardeşlerin gözaltına alınıp, dövülmesini ve İlhan Erdost’un katledilmesini anlattı.