Nar Kadın Dayanışması, gazeteci Rahmi Turan Hakkında suç duyurusunda bulunup, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına suç durusunda bulundu.
Nar Kadın Dayanışması adına Neslihan Karataş ve Damla Atalay tarafından gazeteci Rahmi Turan Hakkında suç duyurusunda bulunup, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına suç durusunda bulundu.
A Spor (ATV) muhabiri Rahmi Turan’ın Almaya’nın Güney Kore’ye yenilmesini, “Her genç kızın başına gelebilecekler, Alman takımının da başına geldi’’ açıklamasına tepki gösteren Nar Dayanışması hem suç duyurusunda bulundu hem de adliye önünde basın açıklamsı yaptı. Nar Dayanışması, cinsiyetçi ve kadın düşmanı olarak nitelendirdikleri Turan'ın görevden alınmasını da istediler.
Nar Dayanışması tarafından yapılan basın açıklamasında şöyle denildi:
Tecavüz, kadın cinayetleri, çocuk istismarı vakalarındaki artış gözler önündeyken A Spor (ATV) muhabiri Rahmi Turan’ın Almaya’nın Güney Kore’ye yenilmesini, “Her genç kızın başına gelebilecekler, Alman takımının da başına geldi’’ diyerek bağlı olduğu iktidarın ve medyanın cinsiyetçi ve kadın düşmanı yönünü bir kez daha gözler önüne sermiştir. Ortaya çıkan tablo ne mevcut siyasal iklimden ne yargının ne de medyanın tutumundan bağımsız değildir. Tecavüzü meşrulaştıranların, tecavüzü her genç kadının kaderi olarak görenlerin; taciz, tecavüz, istismar ve şiddeti yeniden üretmiş olduğunu çok iyi biliyoruz.
AKP’nin hükümette olduğu yıllar boyunca toplumsal cinsiyet algısının giderek geleneksel, kadın düşmanı, cinsiyet eşitliğini reddeden bir anlayıştan ibaret olduğunu, toplumsal cinsiyet rollerinin bu zihniyete göre dizayn edildiğini açıkça söyleyebiliriz. Doğrudan AKP’ye bağlı bir medya kanalının kadınları hedef gösteren bu söyleminin de ülkeyi dinci-gerici, muhafazakar bir toplum temelinde inşa etmeye çalışanların bir aracı olduğunu çok iyi biliyoruz. Bugün A Spor kanalında dile getirilen kadın düşmanı söylem hükümetin cinsiyetçi, kadın düşmanı politikalarından güç almaktadır. Spor muhabiri Rahmi Turan ise bu güçten beslenmekte ve korkusuzca bunu dile getirmekte beis görmemektedir. Stüdyodaki sunucular ise bu ifadeyi “hayat dersi” olarak görüp gülebilmişlerdir.
Toplumdaki şiddetin başlıca kaynağı olan ve özellikle hükümete yakınlığı ile bilinen yayın organları yaşanan olayları meşrulaştırarak kadın düşmanlığını adeta körüklemekte, özellikle çocuklar ve kadınlar için büyük bir tehlike oluşturmaktadır. Şiddeti, baskıyı, tacizi, istismarı normalleştiren bu söylemler özellikle kadın ve çocuklarının yaşamlarını tehlikeye atmaktadır. Tıpkı 2 gün önce komşusu tarafından kaçırılıp elektrik direğinin altına gömülen 8 yaşındaki Eylül kardeşimiz gibi…
İktidarıyla, medyasıyla, yargısıyla bu örgütlü düşmanlık ve nefret halinin ilk olmadığını çok iyi biliyoruz. 24 Haziran sonrası ortaya çıkan karanlık tablonun medyaya yansımasını önümüzdeki dönemde daha çok şahit olacağız. Kadının gölgesine bile tahammül edemeyip sansürleyen TRT, tecavüzü meşrulaştıran A Spor kanalı ve daha nicesi iktidardan aldıkları güçle pervasızca cinsiyetçi ve kadın düşmanı söylemlerini artıracaktır.
Ama şu iyi bilinsin ki, bizler ne mevcut siyasal iklimin ortaya çıkardığı karanlık düzeni ne de medyanın cinsiyetçi ve kadın düşmanı söylemleri kabul ediyoruz! Bu tecavüz çığırtkanlığı ve dayatılan karanlık karşısında bizler her rengimizle sonuna kadar mücadele edeceğiz.
Çocuklara ve kadınlara dokunmanıza asla izin vermeyeceğiz. Oldu bittiye getirip geçirmeye çalıştığınız yasalarınızı, şiddeti körükleyen medya kanallarınızı ve bizi sokmak istediğiniz kalıplarınızı da yırtıp atacağız.
Eşit, özgür ve laik bir yaşam için mücadele etmeye devam edeceğiz.
AKP’nin medyası susacak, kadınlar ve çocuklar yaşayacak!