12 Eylül 1980 askeri faşist cuntasının ilk idam kararını uyguladığı Kurtuluş militanı Necdet Adalı ve Bahçelievler Katliamı’nda katledilen 7 TİP üyesi genç Ankara Karşıyaka Mezarlığı’nda çok sayıda kurum tarafından anıldı.
ANKARA
8 Ekim 1980 yılında askeri faşist cuntanın idam ederek katlettiği Necdet Adalı ve Ankara’nın Bahçelievler semtinde 8 Ekim 1978 tarihinde faşistler katledilen Türkiye İşçi Partisi (TİP) üyesi Faruk Ersan, Latif Can, Serdar Alten, Efraim Ezgin, Hürcan Gürses, Osman Nuri Uzunlar ve Salih Gevenci, Karşıyaka Mezarlığında anıldı.
Anma devrimci güçlerin ortak anması ve ortak metin okunması şeklinde gerçekleştirildi. Yürüyüş ve devrim sosyalizm mücadelesinde ölümsüzleşenler anısına yapılan saygı duruşunun ardından kurumlar adına konuşmayı Emel Uzman gerçekleştirdi. Anmada gençlik adına Gençliğin Devrimci Güçleri (DEV-GÜÇ)’de yaptığı konuşmada; gençliğe Necdet Adalı yolunda faşizme karşı kavga çağrısı yaptı.
Anmaya DEM Parti Milletvekilleri Özgül Saki, Burcugül Çubuk, Devrimci Parti Genel Başkanı Elif Torun Öneren ve çok sayıda kurum temsilcisi de katıldı.
“Yaşasın Türk ve Kürt halklarının kardeşliği, kahrolsun faşizm” yazılı pankartın açıldığı anmada konuşan Devrimci 78’liler Federasyonu Ankara Şube Başkanı Emel Uzman, "Katiller AKP hükümetinin ‘faşist affı’ ile aramızda ellerini kollarını sallayarak dolaşmaya devam ediyor. Cezasızlık ve devletin suçluları koruma refleksi gündeme girerek katilleri, tecavüzcüleri toplumun içine salıverdiler” dedi.
Uzman, konuşmasında özellikle şunlara vurgu yaptı:"Bu zulümler, bu dayatma ve haksızlıklar karşısında devrimci olmanın, Necdet olmanın tam zamanı. Devrimcilerin mücadele ve dayanışma ruhunu kuşanarak karşı koymanın mücadele etmenin tam zamanı. 12 Eylül hesabı sorulmadan, işkenceciler cezalandırılmadan, idam edilen ve katledilen yoldaşlarımızın hesabı sorulmadan, darbe kurumları dağıtılmadan, kirli savaş sona ermeden, savaş suçluları yargılanmadan, Kürt sorunu eşitlikçi bir temelde, Kürt halkının talepleri karşılanarak, siyasi bir çözüme kavuşturulmadan, eşit özgür bir Türkiye hayaldir.”
Kurumlar adına yapılan konuşmanın tamamı ve imzacı kuurumlar ise şöyle ifade edildi: Yoldaşlar; tam 44 yıl önce bugün bir Kurtuluş savaşçısı Necdet Adalı emperyalizme, faşizme, şovenizme, darbecilere karşı bir direniş destanı yazdı. Denizlerden aldığı direniş meşalesini daha da alevlendirerek kendisinden sonra idam edilecek 16 devrimciye onurla devretti. Kavgası, mücadelesi, anısı önünde saygıyla eğiliyoruz…
Bahçelievler katliamının üzerinden 46 yıl geçti. Katiller AKP hükümetinin yargı düzenlemesi “faşist affı” ile aramızda ellerini kollarını sallayarak dolaşmaya devam ediyor. Cezasızlık ve devletin suçluları koruma refleksi gündeme girerek katilleri, tecavüzcüleri toplumun içine salıverdiler.
Şimdiye kadar iş başına gelen tüm iktidarlar darbecilerle hesaplaşmak yerine darbecilerle uzlaşıp darbenin nimetlerinden faydalanmayı seçtiler. Yetmediği yerde darbe şartlarını ve yasalarını yeniden tahkim ettiler. Dahası iyi darbe kötü darbe ayrımı yapıp, senin darben benim darbem yarışına girdiler. Bunların hiç birinin darbecilerle hesaplaşma kaygısı olmadı olmayacak da…
Devrimciler ise darbecilerle hesaplaşma iklimini yaratamadı. Bu hesaplaşma açık duran bir hesap ve henüz kapatamadık. En son AKP eliyle kotarılan darbe bir diktatörlük tesis etti. Devrimciler “Ne darbe Ne Diktatörlük” diyerek demokrasi taleplerini öne çıkardı. Yeni yaratılan darbe şartları savaştan, işgalden, hakların ve özgürlüklerin kısıtlanmasından besleniyor.
Halklarımızın iradesini temsil eden milletvekilleri, belediye eş başkanları cezaevlerinde rehin tutuluyor. Gazeteciler, bilim insanları, öğrenciler, muhalif kesim gözaltına alınıyor. Mahkemeler ceza yağdırıyor. Yandaşların, siyasilerin ve Kayyumların yaptığı haksızlıklar, yolsuzluklar, hırsızlıklar arşa dayandı. Yandaşlar halkın cebine, sofrasına ve geleceğine dadandılar. Yoksulluk diz boyu… Doğayı, hayvanları ve insanları katleden anlayış sellerle, yangınlarla, deprem felaketleri ile halkımızı bir başına bıraktı. Deniz aşırı ve sınır ötesi savaş, operasyonlar, işgaller sonucunda göç ve mülteci sorunu ülke sorunlarında ilk sıralara yükseldi.
Bu zulümler, bu dayatma ve haksızlıklar karşısında devrimci olmanın, NECDET olmanın tam zamanı. Devrimcilerin mücadele ve dayanışma ruhunu kuşanarak karşı koymanın mücadele etmenin tam zamanı. Devrimciler olarak mücadeleyi, dayanışmayı, karşı durmayı, pes etmemeyi yaşamlarımıza geri çağırıyoruz.
Onlar sandılar ki, devrimcileri öldürdükçe yok olup tükenecekler… Yanıldılar! Göğü fethe çıkan komünarların özgürlük çığlığını Paris surlarının altında boğmaya çalışanlar yanıldı.
CHE GUEVARA’nın ezilen uluslara bayrak olan mücadelesini Bolivya dağlarına gömmek isteyenler yanıldı. Kızıldere’de ON’ları katledenler yanıldı.
ADALI’yı idam ederek susturmak isteyenler yanıldı. Necdet’in “KAHROLSUN SÖMÜRGECİLİK” diyen sesi Botan’da yankılandı, Amed’de isyan oldu! Diyarbakır zindanında kıvılcım oldu.
Dün devrimin sesinden korkanlar, bugün özgürlüğün sesinden korkuyorlar.
12 Eylül Hesabı sorulmadan, işkenceciler cezalandırılmadan, idam edilen ve katledilen yoldaşlarımızın hesabı sorulmadan, darbe kurumları dağıtılmadan, kirli savaş sona ermeden, savaş suçluları yargılanmadan, Kürt sorunu eşitlikçi bir temelde, Kürt halkının talepleri karşılanarak, siyasi bir çözüme kavuşturulmadan, eşit özgür bir Türkiye hayaldir.
12 Eylül 1980 darbesinin 44.yılında, 12 Eylül darbecilerinin ilk olarak idam sehpasına gönderdiği Necdet ADALI’nın bizlere miras bıraktığı bayrak, sömürü, ezme ve ezilme ilişkileri yeryüzünden silininceye kadar ateşin ve güneşin çocukları tarafından onurluca taşınmaya devam edecektir.
İnanıyoruz ki; liseli gençlik, üniversiteli gençlik, işçi gençlik hepsi kendi alanlarında mücadele ederek, devrim bayrağını daha yukarı taşıyacaklardır. Hepsi birer Necdet olacaklar…
Ekim ayı da pek çok ay gibi katliamlar ayıdır, bizleri Temmuz sıcağında dondurdular, Ekim rüzgarın da yaktılar. Tüm Katliamlar da ve 10 Ekim Gar Katliamların da yitirdiğimiz arkadaşlarımızı saygı ve özlemle anıyoruz, bıraktıkları iz yaşamlarımıza ışık olacaktır. Feministler, kadın kurtuluş hareketleri, lgbti’lar, Emekçiler ve bütün halklar; faşizme, emperyalizme, siyonizme, şovenizme, soykırıma, işgale, karşı tek yumruk olup “faşizme karşı omuz omuza” sloganını hayata geçirecekler. Saldırılara karşı bir direniş barikatı örecekler. Kürt halkı onurlu bir barışı sağlayıp eşit özgür bir gelecek kuracaktır.
Görülecek bir hesabımız, sorulacak bir sorumuz, kapanacak bir defter var ortada. Bitirmediğimiz bir mücadele sürüyor yaşamımızda. Bugün mücadeleyi kazanmak için Necdet Adalı olacağız. Direnişini ve direniş geleneğini sürdüreceğiz. 8 Ekim saat 13.30’da işte bugün onların özlemini duydukları işçi sınıfının kurtuluşu olan Sosyalizm ve Ezilen Hakların eşitlik, kardeşlik ve özgürlüğü için hep birlikte söz vermek üzere yine mezarının yanı başındayız.
Devrim bakışlı mavi gözlü çocuk sen rahat uyu!
Faşizme Karşı Omuz omuza Necdet Adalı Onurumuzdur. Yaşasın Devrim ve Sosyalizm.
ANKARA DAYANIŞMA DERNEĞİ,
10 EKİM BARIŞ DERNEĞİ,
78’LİLER HAREKETİ,
BDSP,
DBP,
DEM PARTİ,
DEVRİMCİ 78’LİLER FEDERASYONU,
DEVRİMCİ PARTİ,
DKDER,
EMEP,
ESP,
ANKARA İL ÖRGÜTÜ,
HALKEVLERİ,
HDK,
PARTİZAN,
SOLDEP,
SYKP,
TİP,
YEŞİL SOL PARTİ