OHAL KHK'larıyla işlerinden edildikleri için 268 gündür açlık grevindeki Nuriye Gülmen ve Semih Özakça'nın yargılandığı davanın 6'ncı duruşma günü
OHAL kapsamında çıkarılan KHK’larla işlerinden ihraç edilen akademisyen Nuriye Gülmen ve öğretmen Semih Özakça, 268 gündür açlık grevinde. İkilinin yargılandığı davanın 6’ncı duruşması, bugün Ankara'da görüldü.
19.28 Karar için ara verildi.
19.21Semih Özakça’nın son sözleri şöyle:
Son sözümü söylemedim. Sizden sonra ben söyleyeceğim! Açlık grevi talimatla yapıldı diyorsunuz. 1. kurultayda yaptigimiz konuşmayı ispat sayıyorsunuz. Sürekli ispat arıyorsunuz. Evimizi mi toplayalım ne yapalım derken 15-20 gun bekledik. Beklemekle hiçbir şey elde etmedim. Keşke daha önce açlık grevi yapsaydım. Mardin Mazıdağı’daydık eşimle beraber. Orada inan ki hiçbir şey yok. Öyle rahat bir yaşantımız da yoktu. Orada sendikalı arkadaşlarla da toplantılar aldık, şu an sendikanın hiçbir şey yapmadığı gibi hiçbir şey yapılmadı. Sizinkinde (itirafçı da) ne var? Yardım nasıl olur para verirsin, evinde saklarsın vb. gibi şeyler. Açlık grevi yaparak ben nasıl yardım yataklık etmişim? İspat arıyorsanız şurada: Açığa alındım, günler boyu oturdum, oturdum, oturdum… Kitap okumayı çok seven biriyim kitap bile okuyamaz oldum. Bunalım derecesinde. Rıza Sarraf için yetkililer açıklama yapti, bir insan serbest bırakılmak için her şeyi söyleyebilir dediler. O adam bile (Sarraf) bir şey söylerken kanıt sunuyor. Doğru mudur bilmem ama dekont vb. kanıt sunuyor. Son sözüm var ama benim son sözümün vakti gelmedi. Nuriye Hoca son sözünde; Biraz uzun olacak, benim bir son sözüm var. Bülent abinin beni ziyarete geldiği gün tuttuğum günceden alıntı yapacağım. Son sözüm bu olacak.
19.20Acun Karadağ:Nuriye savunma yapmadan, savunma yapmayacağım! Bu dünyayı cennete çeviren cennete, cehenneme çeviren cehenneme gidecektir! Benim için cehennem vicdan azabıdır! Vicdanen yanlışsınız!
19.18 Mahkemede karar aşamasına geçildi. Mahkeme heyeti sanıklara son sözleri soruldu.
19.03 Av. Mehmet Refik Atalay söz aldı. Tanığın açlık grevine örgüt talimatı ile başladığına dair ifadelerini hatırlatarak bu konuda farklı tarihlerdeki ve sorular üzerine verdiği cevaplardaki çelişkileri ortaya çıkartıyor. Siyasi iktidar sürekli dosya üzerinde konuşuyor. OHAL Komisyonu’na başvurmamız söylendiğinde, 5 meslektaşım ile birlikte komisyon ile görüşmek için bulundukları yere gittik. Daha görüşme talebimize yanıt beklerken polis tarafından gözaltına alındık.
19.01 Av.Aytül Kaplan; Talimat aldığınızı, komisyon kararı açıklanmadan sizin karar vermeye çalıştığınızı düşündü insanlar. Haklılar, çünkü 20 Ekimdeki duruşmada bir ay sonraya attığınızda dakikalarca tartismistik,Simdi 10 gün sonra 3 gün sonraya duruşma günü veriyorsunuz.
18.51 Semih Özakça: “Burada bir şeyleri hızla karara bağlama çabası var. Bu acele neden? Ben çok mahkemelere çıkan biri değilim ama burada bir hata var…”
18. 49 Acun Karadağ’ın sözlerini bitirmesinden sonra Semih Özakça söz alarak kendini ifade etti ve salondaki duygulandıran konuşmasına başladı.
18.46 Semih Özakça: “Savcılık benim için diyor ki üye olmamakla birlikte yardım etmek. Kanıtı nerede? Şu: Birisi var, cani cehenneme birisi, bir şey söylemiş. Kanit bu.”
18.42 Acun Karadağ: “Halk Nuriye ve Semih’in açlık grevi yapmasına sebep olanları kınadı. Hindistan’da borçlu olanın kapısında açlık grevi yapan olunca kapısındakinin açlığına sepep olan borçluyu kınadıkları gibi halkımız da iktidarı kınadı.”
18.34 Acun Karadağ: “Ben açlık grevi yapmadıysam kalp pilim yüzündendir. Biz başkasına zarar veren eylemleri hiçbir zaman doğru bulmadık. Nuriye ile Semih açlık greviyle kime zarar verdiler? Ne yaptılar?”
18.32 Acun Karadağ: ” Hiç mi içimizde onur kırıntısı yok ki haksız yere işten atılıp direnmek için bir örgütten talimat bekleyeceğiz? Biz görevlerimize tepeden inme mi geldik? Hayır. Biz kazıya kazıya bulunduğumuz yere geldik.
18.30 Tanık ifadelerinden sonra Acun Karadağ söz aldı : “20 yıllık öğretmenim. 6 celsedir öğrettiğim ve öğrendiğim her şeyin ters yüz edilmesini ibretle takip ediyorum.
18.30Avukat Mehmet Refik Atalay savunma yapıyor:“Tanık ifadelerine itibar edilebilmesi için en az 5 duyu organından birisi ile tanıklık etmesi gerekiyor! Tanık Berk Ercan, ifadesinde ben örgüt tarafından açlık grevinin başlandığını düşünüyorum demesi tanıklık olamaz!”
“Hala Ankara’da Nuriye- Semih demek yasak! Biz OHAL komisyonu ile görüşmeye gittik 5 avukatla! Daha randevu alırken gözaltına alındık.”
18. 25 Avukat Fahriye Aytül Kaplan konuşuyor:
“Nuriye ve Semih işe geri alınsın diye onlarca kişiye dava açıldı. Bu dava, neden evinizde oturup çürümediniz, neden pazara gidip sebze satmadınız diye açıldı! Terör örgütü üyesi olduğu için değil! Baskı altındaki heyetten beklentim yok!”
18.00 Avukat Mehmet Lütfü Tiryaki savunma yapıyor:
“Semih öğretmenlik yaparken en ufak bir suçlama yok! Görevi ile ilgili tek bir mahkemede suçlama yok! Ama açığa alınıyor, sonra KHK ile görevden atılıyor! Açlık grevi öyle başlıyor.”
“Mardin’de Semih için idari mahkemeye başvurduk. İçeriğe girmeden KHK’yı gerekçe gösterdi. Bölge idareye başvurduk o da komisyonu adres gösterdi. Bunun üzerine Danıştay’a başvurduk bu KHK ben inceleyemem dedi! AİHM’e başvurduk henüz bize karar gelmedi”
“Biz tüm etkin hukuk yollarını denedik. Bilgi edinme kanunundan yararlanmak istedik. Başbakanlık bilgi edinme kapsamı dışında değerlendirmesine karar verdi”
“Müvekkiller tüm hukuksal yolları denedi. Bu sırada CHP, AYM’ye başvurdu, AYM’de KHK’yı inceleyemez dedi. Şimdi komisyon kararı bekliyoruz.“
“İşte müvekkillerimizi meşru direnişe iten sebep bu! Hukuken yapılacak her şeyi yaptılar! Bizim müvekkiller çaresizliği kabul etmediler. Çare olmak için açlık grevlerine başladılar.”
15.35:Avukat Murat Yılmaz savunma yapıyor:
“Madem iktidar yargı yolu ile bu çocuklarla hesaplaşacaksınız, kuralına uygun yapın! Asılsız ihbarla, direnişlerini kırmak için, cezaevlerine tıkarak yapmayın!”
“Ne zaman ki Yüksel’de binler toplandı! Süleyman Soylu harekete geçti! Nuriye Gülmen, 2013 yılında örgüt üyeliğinden beraat etti! İktidar bunu bilmiyor mu? Süleyman Soylu güvenilir mi? Güvenilmez! Başka bir partinin genel başkanı iken ‘Ey Recep Tayyip Erdoğan yakana yapışmazsam namerdim’ dedi. Sonuç ortada! Güvenilmez!”
“Bir ülkenin İçişleri Bakanı işi gücü bırakmış, mahkemeye ulaşmayan ifadeleri okuyup Meclis’te açıklıyor! O zaman yargılama yok! 2 aleyhteki tanığın mahkemeye verdiği ifadelerdeki yalan ve hatalarını birbirleriyle karşılaştırarak ifşa ediyor!”
“Sözlerimi Seyit Rıza’nın sözleri ile sonlandırmak istiyorum… Ben sizin yalan ve hilelerinizle baş edemedim, bu bana dert oldu. Ama ben de sizin önünüzde diz çökmedim, bu da size dert olsun.”
15.30Duruşmaya 10 dakika ara verilmesinin ardından SEGBİS kamerası, Nuriye’nin ailesini görmesi için yakın çekime alındı. Ailesini gören Nuriye, gözyaşlarını tutamadı. Bütün salon ‘Nuriye seni çok seviyoruz’ diye bağırınca bağlantı kapandı
15.00: Nuriye Gülmen ifade vermeye devam ediyor:
Kuvvetli suç şüphesi diye sihirli bir sözcüğünüz var, onu söyleyince her şey bitti tamam oluyor. Bunu doğuran şey de bir tanığın söyledikleri. Konsere gitmiş biri beni örgütle Nuriye tanıştırdı diyor. Bir konsere gidip kendini örgüt üyesi sanıyorsa ben ne yapayım. Yaprak’ın Fatih hakkında söylediklerine katılıyorum. Madde bağımlısı olduğu çok açıktı. Önünüzdeki pespaye dosya içinde ne vardı? Hiç bir şey. İlk iki duruşmada bu tanık beyanları da yoktu. Yine de bırakmadınız bizi. Sonra çürütülen tanık beyanlarına dayanıyorsunuz. Benim hakkımda zaten bir hüküm kurulmuş durumda. Öyle davranıyorsunuz çünkü. Artık bugün mahkemenin çok acelesi olduğu için o hükmü açıklayacak. Ama kendi hükümleri değil tabiki bu. Bu zamana kadar kendileri hiçbir şey yapmadıkları için hüküm de onların olmayacak. Hakkımızda kitapçıklar mı çıkartılmadı, açıklamalar mı yapılmadı? Heyet bir kere de ne yapıyorsunuz, yargılamamıza müdahale ediyorsunuz demedi. Ben artık heyete konuşmuyorum. Onlara olan tüm inancımı geçen celseden sonra özellikle yitirdim. Benim ne söylediğimin bir önemi yok çünkü onlar için. Ben tek bir sözümün çok kıymetli olduğu halkımız için konuşacağım. Dünyanın bir ucundan küçük bir çocuk bana mektup göndermişti, ‘öğretmenim size bir şey olsun istemiyorum’ diye. Ben o çocuk için konuşacağım.
Geçen celse kendimi tehdit altında hissettiğim için konuşmamıştım. Çünkü savunma vermememe rağmen bana ‘bu söylediklerin savunman sayılabilir geri kalanlar hakkında susma hakkını kullanmış kabul edilebilirsin’ demiştiniz. Ama şimdi umrumda değil, savunma mı sayacaksınız, sayın ya da saymayın, kendimi anlatmıştım yine kendimi anlatacağım. Biz direnerek kendimize hatırlatıyorduk öncelikle haksız yere işten atıldığımızı. Kimseye anlatamasak bile kendimize hatırlatıyorduk. Haksız yere işimizden atılmayı kanıksamadık çünkü. Bunun için kendimle de arkadaşlarımla da gurur duyuyorum. Bizim direnişimizi besleyen şey haklılıktı.
Daha açlık grevi gündemimizde değilken bir alman televizyonu belgesel çekmek istediğini söyledi. İki gün bizimle birlikte vakit geçireceklerdi. Sonunda peki ne olacak diye sordular, valla canımı sokakta bulmadım açlık grevine başlarım demiştim.
O zamanlar daha ihraç bile edilmemiştim, sadece açığa alınmıştım. Açlık grevi o kadar güçlü bir eylem ki açlık grevine başlarsam hemen sonuç alacağmı düşünüyordum. Ben açığa alınmış halimle eylem yapıp işime dönmeyi beklerken beni dalga geçer gibi ihraç ettiler.
Sonra açlık grevi gerçekten gündemimize geldi. Tamamen bir keyfilik içerisinde bize her gün saldırmaları öfkemizi büyütüyordu. Ama biz yılmadan her gün Yüksel’e çıkmaya devam ettik. Kemik acısı deyip direnişimize devam ediyorduk.
Açlık grevi fikri bu saldırılardan sonra, insanlarla, milletvekilleri ile, dostlarımızla konuştuktan sonra iyice olgunlaştı. Nihayet Meclis’te basın açıklaması ile açlık grevine başlayacağımızı duyurduk.
O gün Meclis çıkışında bizi gözaltına aldılar. 5 gün gözaltında kaldık ve açlık grevine böyle başlamış olduk. Biz gözaltında iken meydan boş kalmamıştı. İnsanlar gelip pankartlarımızı yapıp, anıtı her günki haline dönüştürmüşlerdi. Açlık grevi insanlarda büyük bir patlama yaşattı. Her zamankinden çok daha kalabalık oluyordu meydan. O en kalabalık olduğu bir günün fotoğrafı var, işte o fotoğrafın alındığı günden çok kısa bir süre sonra gözaltına alındık zaten. Anıtta açlık grevi yaparken canlı yayın yapıyorduk bazen. 38. günde yanlışlıkla bugün açlık grevinin 58. günü dedim. Sonra Allah korusun ne 58’i diye düzelttim. 58 gün o kadar uzaktı ki, oraya varmaz bizim işimizi geri vermeleri diye düşünüyordum çünkü.
268 gün Semih’in de benim de düşündüğümüz bir şey değildi ama buna siz sebep oldunuz. Ne kadar çok saldırı olursa biz o kadar direnişe tutunuyoruz. Biz direnişe tutundukça bizi yenebilecek hiçbir şey yok çünkü. Hakkımızda vereceğiniz ara karar ya da hüküm asıl sizin hakkınızda olacaktır. Çünkü halk bizim hakkımızdaki kararını çoktan verdi. Bizim gönlümüz rahat o yüzden. Tavsiye ediyorum heyete siz de direnin. Talimat mı geliyor size, direnin. AKP iktidarının halka karşı saldırgan tutumuna set olmak açısından hem çorbada tuzunuz olur hem de asıl olarak alnınız ak olur. Sevgili direniş dostları, bu son sözüm değil ama şimdilik şunu söyleyeceğim: Burası tam kavganın ortası!”
14.20: Nuriye Gülmen ifadesine başladı:
Bana henüz savunmamı vermemiş olmama rağmen ısrarla tanık beyanları ve mütalaaya karşı beyanlarımı sormanızı anlamıyorum. Üç duruşmadır bu böyle, bana SEGBİS’i dayatıyorsunuz, ben bu şekilde savunma vermek istemiyorum. Açlık grevinin vücudumda yarattığı zararların farkındayım. Vücudum her geçen gün lime lime eriyor. 268 gündür her gün buna şahit oluyorum. Savcı tahliye talep etmesine rağmen beni tahliye etmektense böyle bir çözüm buldular. Sağlık koşulları sedye gibi şeyler sağlanırsa gelirim dedim yine de. Ama getirmediler. Yine SEGBİS’e mecbur bırakılıyorum. Heyet benim savunmamı alamaz mıydı? Beni ilk duruşmaya getiremez miydi? Ya da tahliye edip kısa bir süre verilirdi ben gelirdim. Hiç biri yapılmadı ve hastane, ölümü göze aldığıma ilişkin yazı imzalamam karşılığında duruşmaya gitmeme izin verileceğini bildirdi. Nitekim getirilmedim yine. Bu tamamen göstermelik bir şeydi. Mahkeme ‘ben elimden geleni yapıyorum’ diye göstermeye çalıştı. Ama durum tabi ki öyle değil. Avukatımla görüşme koşullarımı bizi gardiyan odasına alarak iyileştirdiklerini sanıyorsanız bu çok naifçe olur. Gardiyanlar odaya girip çıkıyor ve bir saat dolmaya yaklaştığında da sürekli taciz edip bölmeye başlıyorlar zaten.
14.10: Duruşma aradan sonra başladı. Semih Özakça savunmasına devam ediyor:
Sizin için hala direniyorum, direneceğim ve yanınıza geleceğim. Özellikle yoksul çocuğum Serhad, ailenin bütün yükü senin omzunda gibiydi. Umarım bu yoksulluğun bitecek. Özellikle senin için direniyorum, tüm yoksul çocuklar için direniyorum, yoksul çocuğum Serhad.
Ara verildi
Semih Özakça’nın ifadesi sırasında mahkeme heyeti, saat 14:00’a kadar ara verme kararı aldı.
12.40: Semih Özakça’nın ifadesi devam ediyor:
“Örgütten destek aldığımı söyleniyor. Daha geçen hafta muhafazakar bir partiden ziyaret geldi. Bir çok siyasi yapıdan destek geliyor. Bizi örgüt üyesi yapmış bakanlık! Tarih boyunca bu derece yaygınlaşan eylem görmedim!”
“Beklemekten hiçbir şey elde edemedik. Keşke daha önce açlık grevi yapsaymışız. Daha önce başlasaymışız. Biz 120 gün boyunca açlık yapmadık. Hiç bir örgüt bize bir şey söylemedi. Vicdanım ve onurumla grevine başladık! Biz Yüksel’de açlık grevi öncesi polis bizi gözaltına alındığında anamıza babamıza küfrediyordu! İnsan muamelesi görmüyorduk. Biz orada açlık grevi kararı aldık!”
“Ben açlık grevi talimatını öğrencilerimden aldım. Ben onlara söz verdim geleceğim diye! Onlarda söz mü dedi bende açlık grevine başladım! Oturma eylemi etkili olsa onu yapacaktım. Açlık grevine devam etme nedenimiz bize yapılan saldırılardır! Ailelerimiz hükümetle görüşmeye gitti. Bir anda tutuklandık. Biz onurumuzu korumak için açlık grevine devam ettik. Nasıl açlık grevini bitirelim ki?”
“Bir ay önce içeriden çıktım. İçeride ve hala kara propaganda yapıyorlar. İktidar adım atmıyor! Komisyon diyor hala komisyon yok! Ben açlık grevini bitirmem hiçbir örgüte yaramaz! Öğrencilerime ve bana yarar! İşime iade edilmemle açlık grevini bitireceğim! Hala vicdanı ile hareket edecek adalet kırıntıları olduğunu düşünüyorum. Dün FETÖcü dedikleriniz orada oturuyordu. Yarın RETÖcü ilan edilebilirsiniz.”
“Açlık grevini bilerek, isteyerek bu eylemle işimize döneceğimize umut ederek başladık. Ben bu eylemde umudu gördüm. Yalancı tanık benim evime gelip kahvaltı yaptığını söylüyor. Benim annem yıllardır engelli amcasının kızına bakar. Evden çıkma şansı yoktur. Kahvaltıya gelme durumu ortamı yok. Açlık grevi suç değildir! İşime döndüm yine atıldım yine açlık grevine devam ederim”
“Bu davada benim pek bir şey söylemem zor. Nuriye hoca üzerinde oynanıyor!”
SEGBİS bağlantısı koptu, davaya ara verildi
Semih Özakça’nın savunması sırasında, Numune Hastanesi ile SEGBİS bağlantısı koptu. Bağlantının yeniden kurulması için bekleniyor. Bu yüzden davaya 10 dakika ara verildi.
12.00: Semih Özakça dinleniyor:
“Söylenecek aslında çok şey yok! Burada bir hata var. Savcı benimle ilgili terör örgütüne üye olmamakla birlikte yardım ediyor diyor! Kanıtı nerede? Bir kanıt getirin lütfen!”
“Mahir Ünal dün Reza Zarrab ile ilgili kendini kurtarmak için herşeyi yapar dedi! Ama bende ki tanıkta bir dekont bile yok!”
“Yardım ve yataklık deniyor, insan açlık grevi ile nasıl yardım ve yataklık yapar?”
11.55: Acun Karadağ dinleniyor:
“6 celsedir mahkemeyi dehşetle takip ediyorum. 20 yıllık öğretmenliğimde öğrettiğim herşeye ters yüz eden bir mahkemeye şahitlik ediyorum. Ben size soruyorum, bu kadar haksızlığa ses çıkarmak içim bir örgütün talimatı mı gerekiyor? Buna ses çıkarmak için talimat değil onur gerekir? Siz olsaydınız ne yapardınız?”
“Açlık grevi bireysel ve demokratik tercihtir. Ben yapamıyorsam kalbimde pil vardır. Ben de yapacaktım ama eylemler sırasında anjiyo oldum. Biz başkalarına zarar veren eylemlere çocukluğumuzdan beri karşıyız. Başkasına zarar vermek yerine kendi bedenlerimize zarar veririz. Sizde ( mahkeme heyetine yönelik ) gelen yalancı tanıklara sizde inanmıyorsunuz! Ama birileri karar veriyor size tetik çektiriyorlar!”
“Savcı ben açlık grevi yapmadığım için benim beratimi, Nuriye ve Semih açlık grevi yaptığı için onları cezalandırmak istiyor. Amaç Yüksel direnişini kırmak! Vicdanla karar veremiyorsanız, hukukla karar verin Nuriye’yi serbest bırakın!”
Tahliye istendi
Savcı yeniden Nuriye’nin adli kontrol ile tahliyesini istedi.
11.50: Tanık Mahmut Konuk dinleniyor:
“Ben 40 yıllık kamu çalışanayım. 26 Kasım 2016’da ihraç edildim. Ben açlık grevini ilk Veli Saçılık’tan duydum. Ağaç Kökü yesinler sözü ona çok dokunmuştu. Nuriye açlığımızla direnelim diyordu. Ben açlık grevi kararına katılmasam bile destek oldum.”
“Ben kişilerin ölümü iktidarı etkilemez! Ben bunu Nuriye’ye söyledim. Siyasal iktidar vicdan ile hareket etmiyor! Eyleme karşı değilim ama Türkiye’de durum bu maalesef!”
Başvuru reddedildi
Ankara Tabip Odası’nın Nuriye Gülmen’in kaldığı Numune Hastenesi koşulları rapor olarak mahkemeye sunulduğundan bilirkişilik başvurusu ret edildi.
Dava salonu dışında bina içinde 50’i aşkın çevik kuvvet polisi hazır bulunuyor.
11.40: Veli Saçılık tanık olarak dinleniyor:
“Ben ihraç edildiğimde Nuriye hoca Yüksel Caddesi’ndeki eylemine başlamıştı.”
“Açlık grevi Yüksel’de ki yapılan eylemler sonrası başladı. 43. gün siz bırakın ben başlayım dedim. Ama eylemlerin etkisini yitireceği için bırakmadılar. O günden sonra her gün Yüksel’de basın açıklaması yaptık. Her gün dayak yedik.”
11.30: Tanık Yaprak Yılmaz ise şu açıklamalarda bulundu:
“11 Mart’ta Eskişehir’de Berkin Elvan’ın eylemine katıldım. Nuriye’de o eylemdeydi. Eylemden beraber ayrıldık. Polis müdahalesi olmadan ayrılmıştık. Herhangi bir patlayıcı atılmadı.”
“Nuriye aleyhine ifade veren Fatih Solak’ı tanıyorum. Fatih güvenilecek birisi değildir. Yalanlarına şahit oldum. Alkol ve uyuşturucu kullanmadan kendini ifade edebilecek birisi değildir.”
“Fatih Solak İle beraberdik ama kendisi TOMA kaçırdım felan diyerek sürekli yalan konuştu”
11.20: Tanık Ömer Lütfi Zeren şu açıklamalarda bulundu:
“Nuriye ve Semih hoca ile Gezi direnişi sırasında tanıştım. Ben de akademi camiasından biriyim. Nuriye hocanın çevirdiği Milenaya Mektuplar kitabını görmüştüm ve Eskişehir’de yaşadığını öğrendiğimde dikkatimi çekmişti. Berkin Elvan eylemine katıldım. Nuriye Gülmen’i orada gördüm. Öncesinde buluşmadım. O gösteriye çok kalabalık bir katılım olmuştu. Nuriye hocayı kitlenin ortalarında gördüm. O gösteride bir patlama olduğunu hatırlamıyorum. Gizli tanık Berk’in söyledikleri gerçeği yansıtmıyor.”
11.15: Nuriye Gülmen, Numune Hastanesi’nden SEGBİS yolu ile duruşma salonuna bağlandı. Tanık Ömer Lütfi Zeren de duruşma salonuna bağlandı.
11.10: Mahkeme heyetinin gelmesiyle duruşma başladı. Nuriye Gülmen, salona getirilmedi.