Güncel

Öğrenci gençlik örgütlerinden ortak basın toplantısı

Gençlik örgütleri, son dönemde devrimci öğrencilere yönelik artan kaçırma, ajanlaştırmaya çalışma, kayıt dışı gözaltı ve tehditlere ilişkin bir basın toplantısı düzenledi.

27 Kasım 2018 Saat: 21:28
Öğrenci gençlik örgütlerinden ortak basın toplantısı
Öğrenci gençlik örgütlerinden ortak basın toplantısı

Gençlik örgütleri, son günlerde devrimci öğrencilere dönük giderek artan gözaltı, kaçırma, tehdit ve ajanlık tekliflerine ilişkin İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi’nde bir basın toplantısı düzenledi.

“Gençlik baskılara diz çökmeyecek” sloganıyla düzenlenen basın toplantısı “Ankara’da, İstanbul’da, İzmir’de ve Adana başta olmak üzere pek çok yerde arkadaşlarımızın yüzü maskelilerce kaçırılması ve tehdit edilmesi gençliğin nasıl bir hedefe oturtulduğunu da gösteriyor” denilerek başladı.

‘Mücadele eden gençlerin iradesini teslim alamazsınız’

İlk olarak sözü alan Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu’ndan (SGDF) Nazlı Yöyler “Gençliğin, genç kadınların mücadelesini istemiyorlar. Cumartesi Anneleri ve Gezi’de direnen kadınlar onurumuzdur. 25 Kasım günü de Taksim’de kadınlar bütün sokakları inlettiler. Polisin geçtiği anons da ‘Dağılmazsanız erkekler devreye girecek’ oldu. Ne olursa olsun bir adım dahi geri adım atmayacağız. Tehdit ve baskı terörüyle karşı karşıya kalmış bir üniversite öğrencisiyim. Mayıs ayında sabah saatlerinde Beşiktaş’ta yürürken anket bahanesiyle bir kişi yanıma geldi. Ben istemememe rağmen ‘sen kimsin’ dediğimde ‘ben devletim’ yanıtını aldım. ‘Sen devrimcisin, 7 gün boyunca Vatan’a götürürüz, kimsenin haberi olmaz’ dedi. Ben oradan uzaklaştığımda arkamdan ailemi aradılar. Aileme ‘Kızınızı İstanbul’dan alın, onu arkadaşları kaçıracak’ dediler. Faşizmin zindanlarında, kentlerde mücadele eden gençlerin iradesini teslim alamazsınız” ifadelerini kullanarak yaşadığı baskıyı anlattı.

Kendisi ve ailesi tehdit edilen, evi basılan Dev-Güç’ten Ferhat Ergen de basın toplantısında söz alarak “Ben de bu baskı, tehdit ve şantaj terörüne uğrayan bir arkadaşınız olarak buradayım. BEni tutuklayacakları yönünde tehdit ettiler. Ailemi de arayıp ‘Çocuğunuz okul okumuyor’ şeklinde yalan beyanlarda bulundular. Herhangi bir hukuki gerekçe olmadan kaldığımız öğrenci evini bastılar. Evi neredeyse yağmaladılar. Evden ayrılırken komşulara yalan beyanlarda bulundular. Bizim öğrenci olmadığımızı söylediler, hatta ev sahibini arayıp bizi evden atmalarını söylediler. Polis ve devlet bilmelidir ki gençlik bu ucuz kabadayılıklarına baş eğmeyecek. Gençliği görmek istiyorlarsa zindanda direnen öğrencilere baksınlar. İşçi sınıfının yanında mücadele eden gençliğe baksınlar. Bilmeliler ki gençliğe bu ucuz numaralar sökmeyecek” dedi.

‘Çocuklarımızın sonuna kadar yanında olacağız’

Çocukları baskı ve tehditle sindirilmeye çalışılan ailelerden Arslan Çelik, “Bu baskılar öğrenecilere olduğu kadar aileler üzerinde daha etkili oluyor. Hee şeye rağmen çocuklarımızın her zaman yanında olacağız. Bu çocuklar bu memleketin yüz akı. Ortada bir suç yok, onlar da bunu biliyor. Biz çocuklarımızın sonuna kadar yanında olacağız” dedi.

İnsan Hakları Derneği İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri, İHD’nin konuya ilişkin hazırladığı rapordan bölümler paylaşarak konuyla ilgili İHD’ye yapılacak başvuruların hayati önemde olduğu vurgusunu yaptı. Yoleri “Son dönemde özellikle gençlere yoğunlaşan ama toplumun tamamını tehdit eden baskıya yönelik yoğun bir çalışma içindeyiz. Toplumun sahip olduğu temek haklarını bile elden almaya dönük baskılar bunlar. İktidarın politikalarını, itirazsız uygulayabileceği bir ortam yaratılmak isteniyor. Son dönemde kaçırılarak ajanlaştırılmaya, işbirliğine zorlanan bir gençlik kesiminin olduğunu biliyoruz ve bu konuda da bir raporumuz var. İHD 16 Kasım’da bir rapor açıkladı. Bu raporda özellikler İstanbul, Ankara, Diyarbakır, İzmir’de bu vakaların arttığını tespit etti. Bu kişilerin kayıt dışı bir şekilde ifadeye zorlandığı, ajanlaştırılmaya çalışıldığı ve kabul etmeyenlerin de kaçırılarak işkence edildiğini tespit ettik. Hem derneğimize yapılan başvurular hem de basın taramalarından yola çıkarak bu raporu hazırladık. Sohbet etmeye davet etme, arkadaş olmaya çalışmak, isteklerini kabul etmeyen kişilerin ailesiyle ve işyeriyle görüşmeler yaparak tehdit etme, sağlık durumları ve özel hayatlarıyla ilgili bazı bilgilerin sızdırılması yoluya bu kişiler zorlanıyor. Bu uygulamalar sadece sokakta değil, gözaltı merkezlerinde de yapılıyor. İşbirliği, gizli tanıklığa zorlama gibi pek çok baskının uygulandığını biliyoruz” ifadelerini kullandı. 

Bu baskı ve tehditlere maruz kalanların ya da ailelerinin ne yapması gerektiğini ilişkin önerileri sıralayan Yoleri şunları kaydetti:

“Bu tehditlerin sözde kalmadığı, hayata geçirildiği durumlar da söz konusu olabiliyor. Acil bir duyarlılık ve çalışmaya ihtiyaç var. Başta savcılığa şikayet olmak üzere tüm hukuki süreçlerin işletilmesi gerekiyor. İnsan Hakları Derneği’ne de mutlaka başvuru yapılması yönündeki çağrımızı da yinelemek istiyorum. Cumhuriyet Başsavcılıklarının aldıkları bu şikayetleri etkin bir şekilde soruşturması ve failler hakkında süreç işletmesi gerekir. Bu kurulların çalışabilmesi, bizim bu kurullara başvurmamıza bağlı. Biz zorlarsak bu kurullar bizim oluşturduğumuz basınç üzerinden daha fazla çalışma yapacaklardır. Kolluğun hesap verebilirliğini sağlamak yönünde çalışma yapılmasını sağlamak gerekiyor. Bu konuda, Cumartesi Anneleri’nin mücadelesini örnek olarak gösterebiliriz. Eylemler başladığında gözaltında kaybetme, kaçırma gibi olayların yoğun olarak yapıldığını biliyoruz. Ancak bu konuda toplumsal tepkinin açığa çıkartılmasının ardından devlet bu konuda geri adım attı”

‘Sarayın iktidarın baskılarına teslim olmayacağız ve mutlaka kazanacağız!’

Gençlik Komiteleri Sena Çakır’ın okuduğu ortak açıklamada şunlar kaydedildi:

"Gençlik mücadelesi uzun yıllardır diz çökmeme felsefesiyle hareket etmiş ve tarihe damgasını vurmuştur.Her dönemki siyasi iktidarlarda olduğu gibi faşist Akp/saray iktidarı da gençleri gözaltı, tutuklama ve baskı yöntemleriyle sindirmeye çalışmıştır ancak başaramamıştır. Bunlardan sonuç alamamıştır ki kaçırma-ajanlık dayatması yaparak gençlik mücadelesinin önünü kesmeye ve onu sindirmeye çalışmıştır.

Ankara, İstanbul, İzmir başta olmak üzere birçok kente arkadaşlarımız kimi zaman yüzleri maskeli kimliği belirsiz kişiler tarafından kimi zaman ise polis tarafından kaçırılarak ölüm ve tecavüz tehditlerine ve işkenceye maruz kalmışlardır.Arkadaşlarımıza defalarca ajanlık dayatılmıştır."

Çakır,  daha sonra  başta liseli arkadaşları olmak üzere ailelerinin aranıp kendini polis olarak tanıtan kişilerce infaz tehditlerinde bulunulduğunu, ancak bu sindirme ve yıldırma politikasından da istediğini elde edemeyeceklerini vurguladı.

 

YORUMLAR

Bu Habere Yorum Yapılmadı. İlk Yorumu Siz Yapmak İster misiniz? 
Lütfen Resimdeki kodu yazınız
 

Net Haber Ajansı Tavsiye Formu

Bu Haberi Arkadaşınıza Önerin
İsminiz
Email Adresiniz
Arkadaşınızın İsmi
Arkadaşınızın E-Mail Adresi
Varsa Mesajınız
Güvenlik KoduLütfen Resimdeki kodu yazınız