Atanmayan öğretmenlerin sorunlarının irdelendiği raporda, atama bekleyenlerin sayısının 400 bini geçtiği kaydedildi.
Plansız, programsız eğitim politikalarının en büyük mağdurlarından birisi olan atanmayan öğretmenlerin sayısı yarım milyonu bulmak üzere. Ataması yapılmayan öğretmenlerin durumunu inceleyen Öğretmen Atamaları Mücadele Platformu’nun raporuna göre sayı 400 binin üzerine çıktı. Ücretli öğretmenlikten sözleşmeli öğretmenliğe ve mülakatla yapılan atamalara kadar birçok soruna değinilen raporda çarpıcı bilgilere yer verildi.
Sözü verilen atamalar yapılsın
Şubat ayında söz verilen atamaların yapılmasının istendiği raporda, “Türkiye’de öğretmen adayı havuzu 400 binin üzerinde. Buna karşın, 2017 Aralık ayında Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, Türkiye’de öğretmen açığının 109 bin 238 olduğunu bildirdi. Milli Eğitim Bakanlığından talebimiz, Şubat ayı öncesi Cumhurbaşkanı tarafından sözü verilen 10 bin atama ve Şubat’ta en az 40 bin atama olmak üzere toplamda 50 bin atamadır” ifadeleri kullanıldı.
Sözleşmelilerin otoritesi sarsılıyor
Sözleşmeli öğretmenliğin hiçbir hazırlık yapılmadan hayata geçirildiği belirtilen raporda “Eğitim kurumlarında kadrolu/sözleşmeli şeklinde ortaya çıkan ayrım; kurum içi çalışma barışını bozmuş, öğretmenlerin verimliliğini düşürmüştür. Sözleşmeli öğretmenlerin statüleri nedeniyle eğitim kurumu içinde öğrencilere karşı otoriteleri dahi sarsılmış ve eğitim- öğretim ortamı bu durumdan olumsuz etkilenmiştir. Öğretmen istihdamında güçlük çekilen bölgelerdeki istihdam sorunu; sözleşmeli öğretmenlik, yer değiştirme yasağı gibi palyatif yollarla değil, söz konusu bölgelerde öğretmenlerin kalıcı olarak görev yapmalarını teşvik edecek maddi katkılar vs. özlük haklarıyla çözüme kavuşturulabilecektir” denildi.
Mülakat sistemi torpil nedeni
Mülakat sisteminin de eleştirildiği raporda “Mülakatlar 5-10 dakika aralığında sürmektedir. Bu kadar kısa zamanda bir insanın liyakatini ölçmek imkânsızdır. Hele ki mülakat komisyonunda o adayı tanıyan hiç kimse bulunmuyorken! Kaldı ki yapılan mülakatlarda neyin ölçülmeye çalışıldığı da anlaşılamamaktadır. Zira liyakat belirleyecek herhangi bir soru veya uygulama bulunmamaktadır” denildi.
“Mülakat denilince akla gelen ilk şey torpildir” denilen rapor şöyle devam etti: “Torpil sadece siyasi otorite tarafından kendi mensuplarının alınması değildir. Bazı yetkililer de hemşehri, eş, dost, akraba, komşu vb. diğer yakınlarına torpil yapmaktadırlar. Mülakatlara katılanların büyük bir kısmı da ne yazık ki torpil arayışına girmektedirler. Bütün bunların sebebi olan mülakatı kaldırmak, bu yönüyle baktığımızda daha da elzem hale gelmektedir. Özetle, Milli Eğitim Bakanlığı Mülakatları yasal değildir ve çok büyük mağduriyetlere sebep olmaktadır.”
Ücretli öğretmenlik
Raporda son olarak ücretli öğretmenlik sorununa değinildi. Ücretli öğretmenliğin daha az ücret ödemek adına tercih edildiği belirtilen raporda şöyle denildi: “Çoğu zaman branşında uzman olmayan ve hatta öğretmen dahi olmayan kişilere teslim edildiği ücretli öğretmenlik sistemi çocuklar için kayıp bir eğitimdir. Hayvan yetiştiricisinin, şarap üreticisi mezununun, muhasebe mezununun, iktisatçının, maliyecinin hatta lise mezunlarının çeşitli branşlarda öğretmenlik yaptığı bir ortamda çocuklarımız ne kadar sağlıklı eğitim alabilir? Ücretli öğretmen sayısının 100 bini geçtiği varsayılmaktadır.”
Mülakat sisteminin ‘liyakat’ söylemiyle hayata geçirildiği belirtilen rapor, şöyle sonlandırıldı: “Ücretli öğretmenlik, mülakat sitemine kılıf olarak uydurulan ‘Liyakat’ söyleminin de çöküşü olmuştur. Çünkü mülakat mağduru olan binlerce öğretmen, mülakattan elendiğinin ertesi günü ücretli öğretmen olarak göreve başlamaktadır. Hatta öğretmen ehliyetine sahip olmayan kişiler bile ücretli öğretmenlik yapabilmektedir. Bu ne yaman bir çelişkidir?”