“Devrimci Kızılay” gibi çalışan ve Hasköy’ün nöbetçi devrimcisi bir abi; HAYRETTİN EREN.
ŞENOL MORGÜL
Uzun saçlar, sakallar, İspanyol paça pantolanlar ve büyük yaka gömleklerin revaçta olduğu yıllar... Pink Floyd’un The Dark Side of the Moon albümünü büyülenerek dinleyen, Tekvando yapan, dans eden, dil bilen, enstrüman çalan, iyi resim yapan, çocuklara yirmi beş kuruşa Hacivat Karagöz oynatan devrimci bir abi; HAYRETTİN EREN
Sonrasında; kadınların pencerelerden sarkıp “bizim duvara da yazın” dediği yıllarda, “Devrimci Kızılay” gibi çalışan ve Hasköy’ün nöbetçi devrimcisi bir abi; HAYRETTİN EREN
Hemen sonrasında; kahvehanelerin önünde silahlı nöbetlerin tutulduğu, “ölümün yakınlarda dolaşmaya başladığı” yıllar ve gözünü budaktan sakınmayan, efsanevi kişiliki devrimci bir abi; HAYRETTİN EREN
12 Eylül sonrası gözaltında, işkencede teslim alınamayıp devletin “derinlerinde” kaybettirilen HAYRETTİN EREN
Sevgili Faruk, abisi Hayrettin Eren’in hikayesini Hasköy, Gültepe, Karagümrük ve Küçük Mustafa Paşa’nın hikayesiyle içiçe anlatmış. Proleter lumpen abilerin devrimci oluş süreçlerini, mücadelenin toplumsal nedenlerini ve seyrini çok güzel işlemiş.
“Kayıp bir devrimin hikayesi” aynı zamanda Hayrettin Eren’in “Yoksulların Mersedesi” dediği Murat 124 otomobilin de hikayesi; Babasının aldığı ikinci el bir otomobil hem gecekondulaşan mahalle halkının imecesinin hem de mücadelenin nakliye aracı olmuş, duvar yazılarının bekçiliğini yapmış kolektif bir araba. Düğünlere, gezmelere de onunla gidilmiş eylemlere de!
12 Eylül sonrası bir buluşmada etrafı kuşatılarak arabasının içinde yakalanan Hayrettin ile Gayrettepe Siyasi Şube’nin bahçesine getirilip park edilen bir Murat 124!
Annesinin “bu benim oğlumun arabası” diye ısrarla diretmesine rağmen tartaklanarak “burada öyle bir kişi yok” diye her yerin ve herkesin “taş duvar”olduğu yıllar!
Aranmasına rağmen kendi eliyle yaptığı sahte kimlikle, haber alabilmek için cezaevlerine kardeşinin arkadaşlarını ziyarete giden, kapı kapı iz kovalayan devrimci bir abla.
Tüm ailenin ömrü aramakla geçti ve geçiyor! Hayrettin’den küçük bir iz, bir anektod, bir anı, bir hikaye biriktirmek için geçen bir ömür...
Hala aramaya devam ediyorlar. Yarın Cumartesi...