ANKARA - Ölüm orucundaki üyeleri Ebru Timtik ve Aytaş Ünsal’ın tahliye edilmesi çağrısında bulunan ÇHD Ankara Şube Başkanı Murat Yılmaz, dünyanın birçok ülkesinden 365 avukatın üyeleri için Yargıtay’a dilekçe vereceğini aktardı.
Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD), Özgürlük İçin Hukukçular Deneği (ÖHD), Toplumsal Hukuk, Hukukçu Dayanışması, Demokrasi İçin Hukukçular ve Adalet İçin Mücadele meslek örgütlerinden avukatlar, Ankara Barosu Eğitim Merkezi’nde tutuklu avukatların yargılama sürecine ilişkin basın toplantısı gerçekleştirdi.
ÇHD Ankara Şube Başkanı Murat Yılmaz, ÇHD üyesi avukatlar Ebru Timtik ve Aytaş Ünsal’ın kendileri ve müvekkilleri için “adil yargılanma” talebiyle başlattıkları açlık grevini 5 Nisan Avukatlar Günü’nde ölüm orucuna dönüştürdükleri hatırlattı. Yılmaz, “Bizler hak savunuculuğu sorumluluğun gereği olarak, yurt içinden ve dışından yüzlerce avukatın dosyaya sunduğu dilekçelerde belirttiği üzere, oldukça meşru ve haklı olan adil yargılanma hakkının tesis edilerek, tutuklu tüm meslektaşlarımızın derhal tahliyesini talep ediyoruz” dedi.
‘HUKUK YOKSUNLUĞUNUN SONUÇLARINI YAŞIYORUZ’
Türkiye'de uzunca bir süredir yargı bağımsızlığı-tarafsızlığı ve adil yargılanma hakkı, savunma hakkı gibi temel ilke ve hakların büyük bir saldırı altında olduğuna vurgu yapan Yılmaz, “Artarak devam eden hukuk güvencesinden yoksunluğun ve keyfiliğin sonuçlarını her gün hayatımızın her alanında yaşıyoruz. Hapishaneler avukat, gazeteci, siyasetçi, öğrenci, insan hakları savunucusu, devrimci, sosyalist ve yurtseverle dolu. Ortak paydaları, adalet-özgürlük talebiyle siyasi iktidara muhalif olan bu insanların, hak ve özgürlükler penceresinden sesi ve sözü olmak bugün hala 'dışarıda' olabilen biz hak savunucularının bir sorumluluğudur” diye belirtti.
MESLEKİ FAALİYETLER
Timtik ve Ünsal’ın ölüm orucunun kritik aşamaya geldiğine dikkati çeken Yılmaz, “Ölüm orucundaki Ebru Timtik ve Aytaç Ünsal, kendileri gibi ÇHD üyesi 16 meslektaşımız ile birlikte, ceza hukukuna ilişkin tüm temel ilkelerin çiğnendiği bir yargılamanın sonucunda toplamda 159 yıl hapis cezasına çarptırılmışlardı. Dosya kapsamında suç isnadı olarak ileri sürülen tüm hususlar doğrudan mesleki faaliyetleri ile ilgilidir” dedi.
Yılmaz, ÇHD’li avukatların ilk duruşmada tahliye edildikleri halde 24 saat geçmeden haklarında yeniden tutuklama kararı çıkarıldığını ve müdafilerinin de olmadığı bir duruşmada aceleyle tutuklandıklarını anımsattı. Yeniden tutuklamanın "siyasi" olduğunu belirten Yılmaz, “Yeni hiçbir delil ve gerekçe olmaksızın tutuklama kararı verilmiştir. Tahliye kararını veren hakimlerin sonraki birkaç saat içerisinde kendi tahliye kararlarını geri çekmelerine rağmen görev yerlerinin değiştirilmesi, yargı alanındaki siyasallaşmanın da açık göstergesidir” ifadelerini kullandı.
DAVADA SON DURAK YARGITAY
Yılmaz, “Türkiye’de bağımsız ve tarafsız bir yargı faaliyeti olmadığının en somut örneklerinden biri olarak ülke hukuk tarihinde yerini alan bu dava bugün itibariyle Yargıtay'da inceleme aşamasındadır. Bahsettiğimiz hukuka aykırılıkların tespitiyle adil yargılanma talebinin kabul edilmesi ve tutuklu meslektaşlarımızın derhal tahliyesinin sağlanması, gerek ulusal hukuk gerekse de taraf olunan uluslararası sözleşmeler gereği hukuki bir zorunluluktur” dedi.
365 AVUKATLA DİLEKÇE
Yılmaz, yargılama sürecini takip eden, ABD, Almanya, Avusturya, Belçika, Benin, Bulgaristan, Demokratik Kongo Cumhuriyeti, Fransa, Haiti, Hindistan, Hollanda, İngiltere, İspanya, İsviçre, İtalya, Japonya, Katalonya, Lübnan, Polonya, Romanya ve Togo’dan 365 avukatın dilekçesinin Yargıtay’a teslim edileceğini paylaştı.
Yılmaz, şöyle devam etti: “365 meslektaşımızın dünyanın dört bir yanından, dosyanın incelemede olduğu Yargıtay 16. Ceza Dairesi'ne gönderdikleri dilekçe ile adil yargılanma hakkının gereğinin yerine getirilmesini, temel yargılama ilkelerinin ihlal edildiği açık olan dosya hükmünün esas ve usulden bozulmasını ve tutuklu meslektaşlarımızın derhal tahliyesini talep etmişlerdir."