Aile yakınları,avukatlar, sanatçılar, demokratik kitle örgütleri temsilcileri ve vatandaşlardan oluşan bir grup, Ümraniye Eğitim ve Araştırma Hastanesinde Helin Bölek ve İbrahim Gökçek ile ilgili açıklama yaptılar.
NECDET ÖZSAYGIN
Ümraniye Eğitim ve Araştırma Hastanesinde 11 Mart 2020 Çarşamba gününden bu yana tutulmakta olan ölüm orucu direnişçisi Helin Bölek ve İbrahim Gökçek iradeleri dışında herhangi bir müdahalede bulunulma imkanının olmadığını bir basın açıklaması ile kamuoyuna duyurdular.
Açıklama şöyleydi;
Grup Yorum üyeleri Helin Bölek ve İbrahim Gökçek türkülerimizi söyleyebilmek için 270 gündür Ölüm orucunda.
270 gündür canları bize emanet.
270 gündür ölüm orucu direnişi ile türkülerini söylüyorlar. Direnişi türküleştiriyorlar.
Hapishanelerde başlayan direniş türküsü onları aramıza özgürlüklerine taşıdı.İbrahim ve Helin direnişlerini Armutlu mahallesinde aynı evde sürdürüyorlardı.
İbrahim Gökçek tahliyesinden iki hafta sonra kaldıkları direniş evi polisler tarafından basıldı.
Direnişçiler haklarında hiçbir mahkeme kararı olmamasına ve kendi isteklerine aykırı olmasına rağmen Armutlu’dan kaçırılarak Ümraniye Eğitim ve Araştırma Hastanesine getirildiler.
Gün boyu çeşitli aldatmaca ve oyalamalarla iradeleri dışında zorla hastanede tutuldular. Dün İbrahim Gökçek iradesine aykırı olarak yoğun bakıma kaldırıldı.Ailesi ile görüşmesine ve yanında refakatçi kalmasına izin verilmiyor.Oysa kendisi refakatçiye ihtiyaç duymaktadır.Helin Bölek’in yanına ailesinin ve refakatçisinin girmesine izin verilmiyor.
Direnişçilerin tıbbi müdahaleyi kabul etmediklerine dair evrakları imzalamalarına rağmen hastanede tutuluyor olmaları zorla müdahale tehdidi altında olduklarını göstermektedir.
Zorla müdahale için zemin hazırladıklarını; kolluk güçlerinin destek için gelen halkımızı,direnişçilerin ailesini ve Grup Yorum üyelerini yaka paça hastaneden atmalarından da anlıyoruz.
Grup yorum sahipsiz kalsın, kimse ses çıkarmasın istiyorlar.Ama milyonları sahiplenmiş,bir araya getirmiş,milyonlarla hep bir ağızdan türküler söylemiş olan bir grubu ne kadar yalnızlaştırabilirler,milyonları nasıl susturabilirler.Hiçbir korku duvarı milyonları engelleyebilecek denli geniş değildir.
Akşam saatlerinde hastanede zorla tutulmalarına dair hiçbir meşruluğu olmayan bir mahkeme kararı çıkarıldı. Bu karar ancak akıl hastaları, madde bağımlıları,bulaşıcı hastalık taşıyanlar hakkında verilebilirdi.Ulusal ve Uluslararası hiçbir mevzuatta kendi hür iradesiyle muayene veya tedaviyi reddeden kişilerin zorla hastanede tutulmasına imkan veren bir düzenleme yoktur.Ancak,hukuku kendisine oyuncak eden iktidar sahipleri direnişçileri hastanede tutabilmek için pervasızlaştırmıştır.
Uluslararası sözleşmeler hekimlerinzorla tıbbi müdahaleye ve işkenceye katılma değil buna karşı durma ve insan haklarını koruma çağrısında bulunuyor.
Tokyo bildirgesinin 6.maddesi şu şekilde; Bir hükümlü beslenmeyi reddettiğinde eğer hekim beslenmeyi gönüllü olarak reddetmenin yol açacağı sonuçlar üzerinde kişinin tam ve doğru bir yargıya varacak yetenekte olduğu kanısında ise,bu kişiyi damardan beslemeyecektir.Malta bildirgesinin 21. Maddesinde zorla beslenmenin insanlık dışı ve aşağılayıcı bir hareket olduğu belirtilmiştir.
Hiçbir meşruluğu olmayan hastanede zorla tutulma kararının zorla müdahaleye zemin hazırlamak için verildiği açıktır. Ülkemizde ve dünyada ölüm orucunun direnişçilerine yapılan zorla müdahale sonucunda birçok direnişçi hayatlarını kaybetmiş,sakat kalmış, hafizalarını kaybetmişlerdir.
Halkın türkülerini söyleyebilmek için ölüm orucunda olan Helin türküleri unutmak istemiyor. Meydanlarda o türküleri milyonlarla beraber söyleyebilmek istiyor.İbrahim sakat kalmak değil gitarını kavrayıp notalarla yüreğimize dokunmak istiyor.
Onları sağlıklarına kavuşturmanın yolu zorla müdahale değil taleplerini kabul etmektedir.
Uluslararası hukuk ve iç hukukumuzda zorla müdahale suçtur.
AKP İktidarı suç işliyor.