“Otizmle Yaşamak” adlı seminer, Kartal Belediyesi Uğur Mumcu Kültür Merkezi’nde gerçekleştirildi.
Kartal Belediyesi Sosyal Yardım İşleri Müdürlüğü Engelliler Dayanışma ve Koordinasyon Şefliği tarafından hazırlanmış olan program kapsamında “Otizmle Yaşamak” adlı seminer, Kartal Belediyesi Uğur Mumcu Kültür Merkezi’nde gerçekleştirildi.
2 Nisan Otizm Farkındalık Günü dolayısıyla gerçekleşen seminere; Kartal Belediyesi Sosyal Yardım İşleri Müdürlüğü Engelliler Dayanışma ve Koordinasyon Şefi Özgür Uğur, otizmli bir çocuk annesi olan Hadiye Kuruca, Kartal Şehit Burak Cantürk Anadolu Mesleki ve Teknik Lisesi öğretmen ve öğrencileri katıldı. Sosyal Yardım İşleri Müdürlüğü Engelliler Dayanışma ve Koordinasyon Şefi Özgür Uğur ve otizmli bir çocuk annesi olan Hadiye Kuruca’nın konuşmacı olarak katıldığı seminerde Uğur, kendi hayatından kesitlere değinerek “Ben bir görme engelli olarak diyorum ki asıl engelimiz görememek, konuşamamak ya da yürüyememek değil. Asıl engelimiz, çevrenin ve toplumun yarattığı engeller. Bizlerin yaşam koşullarına uygun çalışmalar yapılırsa hiçbir engel kalmayacak“ dedi.
Hadiye Kuruca ise “Hayatımı iki dönemle tanımlamak mümkün. Otizmden önce ve otizmden sonra… Otizmle 20 yıl önce tanıştım. Oğluma teşhis konmadan önce otizme ilişkin bildiğim tek şey Rain Man filmiydi. Otizmi de yağmur çiselemesi sanıyordum. Oysa çok ciddi sağanak fırtınaydı. Otizmli bireylerle ilgili önemli bir yanılgı da hepsinin üstün zekâlı sanılmasıdır. Basın yayın organları ve siyasiler, genellikle üstün yetenekli çocukları başarı hikâyesi diye sunmakta. Oysa otizmlilerin sadece %10’u gibi küçük bir bölümünde güçlü bellek, müzik yeteneği vb. üstün özelliklere rastlanır. Onlar da uygun eğitim alamazlarsa kaybolur gider. Otizm, geniş bir yelpaze. Otizmliler her zekâ düzeyinde olabilmekte. Zekâ düzeyi düştükçe otizm tablosu ağırlaşmakta. Sosyal ilişkileri büyük oranda etkileyen bir durum. Günümüzde doğan her 68 çocuktan birini etkisi altına alıyor. Öyle ki son yıllardaki veriler otizm teşhisi konan kişi sayısının şeker, kanser gibi hızla artan hastalıklardan çok daha fazla olduğunu gösteriyor. Otizmin bilinen en etkin tedavi yolu bireysel özel eğitimdir. Önce anaokulu bulamıyorsunuz. Onlarca anaokulunun kapısından dönüyorsunuz. Ancak 4 yaşındayken bir arkadaşımın yuvasında yer bulabildim. Okul çağı geldiğinde okula yazdırabilmek için iki yıl mücadele ettik. 8 yaşında bir ilkokulda çabamızla otizmliler için açılan özel bir alt sınıfa kaydettim; ancak eğitim aylarca başlayamadı. Öğretmen tayini için Milli Eğitim İl Müdürlüğü’ ne defalarca gittim. Nihayet öğretmen tayin edildi. Tabii ki özel eğitim uzmanı değil sınıf öğretmeniydi. Konuyla ilgisi yoktu. Hamileydi ve evine yakın bir okula tayin olmak için sınıfımızı istemişti. Bu sefer malzeme yok dendi. Bizzat öncülük ettim. Sınıfın her türlü ihtiyacını sponsorlar aracılığı ile sağladım. Okul müdürünün -iki tane engelli çocuk için bir kamyon eşyaya ne gerek var, zaten kapatacağız bu sınıfı- dediğini öğrendim. Eğitim maceramız bir yıl içinde son buldu. Rehabilitasyon merkezine mahkûmiyet başladı. Ergenlikle birlikte oğlumun durumu gerilemeye başladı. O güne kadarki emeklerimiz heba olmuştu. Ülkemizde otizmli çocukların haftada iki saat özel eğitim alma hakkı bulunuyor. Bunun haftada 40 saate çıkarılması gerekmektedir. Çünkü otizmli çocuklar, yoğun bireysel eğitim aldıklarında büyük gelişme gösteriyor. Otizmli çocukların yüz binlercesi hala uygun eğitim alamıyor, birçokları evlerinden çıkamıyor, okullara alınmıyor. Yetkin ve kaliteli eğitimci bulunmadığı için çocuklarımızın durumu günden güne kötüleşiyor. Engelli çocukları olan aileler olarak bizden sonra çocuklarımıza ne olacak kaygısı yaşıyoruz. Otizmli çocuğunuz varsa adım adım dışlanacaksınız demektir. İnsanlar bunu önce nezaketle ince ince yapıyorlar. Sen bunalmışsındır, çocuğu bırak gel gibi... Sonra en yakınlarınız bile çocuğunuzu istemez hale geliyor. -Çocuğum yoksa ben de yokum- dersen seni de istemezler. Sonuç olarak, otizm, çığ gibi büyüyen bir sorun. Şu anda Türkiye’de 1 milyonun üzerinde otizmli birey var. Aileleri de hesaba katıldığında 4-5 milyonu ilgilendiren bir sorun. Otizmli bireylerin yaşamını kolaylaştıracak çözümler içeren Otizm Eylem Planı 2016 yılında resmi gazetede yayınlandı; ancak hayata geçmedi. Otizmlilerin ve ailelerinin ihtiyaç duyduğu düzenlemeler ve iyileştirmelerin geciktiği her gün, sadece bizim için değil ülke için de kayıptır. Otizmli çocuklar, büyüyünce iyileşmiyor. Biz öldükten sonra kalabilecekleri yaşam merkezleri, bakım evleri yok. Biz kimseden lütuf istemiyoruz. Anayasal haklarımızı istiyoruz. Eğitim ve insanca yaşam hakkı istiyoruz. Sizlerden anlayış ve empati bekliyoruz. Yargılamayın, dışlamayın çünkü en büyük problemimiz iletişim kuramamak. Sizler yarın çeşitli meslekleri icra edeceksiniz. Umarım bugünkü anlattıklarım bir yerlere dokunmuştur. Sabrınıza teşekkürler. Hepinize başarılar dilerim.” dedi.
Seminer boyunca öğrenciler, konuşmacıları bir an olsun dikkatlerini kendilerinden çekmeden dinledi. Seminerin sonunda bazı öğrenciler Hadiye Kuruca’nın oğlu ile tanışmak istediklerini ve arkadaş olmak istediklerini dile getirdi.