Mersin’in Tarsus ilçesinde tecavüze direnen ve hunharca katledilen üniversite öğrencisi 20 yaşındaki Özgecan Aslan, ölümünün birinci yılında mezarı başında anıldı.
Mersin’in Tarsus ilçesinde tecavüze direnen ve hunharca katledilen üniversite öğrencisi 20 yaşındaki Özgecan Aslan, ölümünün birinci yılında mezarı başında anıldı.
Sabah saatlerinde, Şehir Mezarlığı içerisinde bulunan Özgecan’ın mezarını ziyaret Aslan ailesi ve yakınları gözyaşlarına boğuldu. Heykeltıraş Mehmet Aksoy tarafından kızının mezarına yapılan anıt heykeli okşayan anne Songül Aslan, uzun süre mezara baktı.
Ölümünün birinci yılında ablası Özgecan Aslan’ı mezarı başında anan Barış Ali de uzun süre gözyaşları döktü. Duygusal anların yaşandığı ziyarette aile bir süre mezar başında bekledi. Acılı anne ve baba, yakınlarının desteğiyle mezarlıktan ayrıldı.
EN AĞIR CEZA VERİLMİŞTİ
Mersin’in Tarsus ilçesindeki Çağ Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesinde okuyan Özgecan Aslan, 11 Şubat 2015’te okuldan çıktıktan sonra bindiği dolmuşun şoförü tarafından öldürüldü. Olay sonrasında yakalanan Ahmet Suphi Altındöken, Necmittin Altındöken ve Fatih Gökçe, genç kızı bıçaklayarak öldürdüklerini, cesedini benzin dökerek yaktıklarını, ardından da Çamalan köyü Alman Mezarlığı yakınındaki Cin Deresi yatağına attıklarını itiraf etti. Tutuklanarak cezaevine konulan Ahmet Suphi Altındöken, Necmittin Altındöken ve Fatih Gökçe’nin yargılandığı Tarsus 1’inci Ağır Ceza Mahkemesinde karar 3 Aralık 2015’te çıktı. Mahkeme heyeti, her 3 sanığa da “Canavarca hisle veya eziyet çektirerek öldürme” suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verdi. Mahkeme heyeti ayrıca katil zanlısı Ahmet Suphi Altındöken’i “Bir suçu gizlemek veya başka bir suçun delillerini gizlemek ya da yakalanmamak amacıyla öldürme, başka bir suçu işleyememekten kaynaklanan infialle öldürme, nitelikli cinsel saldırıya teşebbüs ve cinsel saikle kişiyi hürriyetinden yoksun kılma” suçundan 27 yıl, Fatih Gökçe’yi ise aynı gerekçe ile 24 yıl hapis cezasına çarptırdı.
Öte yandan mahkemenin sanıklar hakkında verdiği cezalar, bir kadın cinayetinde hiçbir indirim ve iyi hal uygulanmaması ve tüm sanıklara müştereken ceza verilmesi nedeniyle Türkiye’de bugüne kadar verilen en ağır ceza olarak nitelendirilmişti.
HÜKÜMET ŞİDDETİ TEŞVİK ETMEYE DEVAM ETTİ
Kadına yönelik şiddetin simgesi haline gelen Özgecan cinayetinin ardından “Yasta değil isyandayız” sloganıyla sokaklara dökülen kadınlar, kadına yönelik şiddet, taciz ve tecavüzün engellenmesi için hükümetten somut adımlar atmasını istedi. Geçen süreyi değerlendiren Mersin’deki kadın kurumları ve avukatlar, bu talebin karşılık bulması bir yana Hükümetin kadına yönelik şiddet ve tecavüze teşvik edici ayrımcı politika ve dili kullanmaya devam ettiğini söyledi.
‘KADIN ÖRGÜTLÜLÜĞÜ İLE MÜCADELE ETMELİ’
Özgecan Aslan’ın avukatlarından Sevim Küçük, cinayetin üzerinden geçen bir yıl içerisinde kadına yönelik şiddet, taciz, tecavüz ve katliamların alabildiğince arttığını vurguladı. Özgecan davasında en önemli amaçlarının sanıklara ceza indirimi uygulanmasını engellemek olduğunu dile getiren Küçük, “Bu davada hem toplumsal baskı hem de gerçekten olayın işleyişi indirimleri engelledi” dedi. Hükümet yetkililerinin kadına yönelik söylemleri ve politikalarının kadın cinayetlerine zemin hatırladığını ifade eden Küçük, “Hükümetin kadına yönelik şiddet ve tecavüzü özendirir söylemleri, kadın katliamlarını ve tecavüzleri arttırıyor. Bir an önce bu politikalardan vazgeçilmelidir” çağrısında bulundu.
Bağımsız Kadın Derneği Başkanı Ayla Oran Erciyas da, Türkiye’de ayrımcı politika ve dil devam ettiği sürece katliamların da artarak devam edeceğini vurgulayarak, “Teşvik edici uygulama ve söyleme son verilmeli” dedi. Akdeniz Belediyesi İştar Kadın Danışmanlık Merkezinden Sosyolog Ronya Canbey ise, Özgecan cinayetinden sonra artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağı algısının yaratıldığına dikkat çekerek şöyle devam etti: “Bir yıl sonraya baktığımızda iyileştirmeler yerine, Özgecan Aslan cinayetinin toplum tarafından kadınları terbiye etme aracına dönüştürüldüğünü görüyoruz. Tecavüze direnen kadınlar, eşinden boşanmak isteyen kadınlar ‘Seni Özgecan Aslan gibi öldürürüm’ tehdidiyle yüz yüze geldi.” Kadın cinayetlerinin temelinde toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin yattığını kaydeden Günebakan Kadın Derneği Üyesi Avukat Nesrin Gözen de, “Devletin tek derdi aileyi korumak. İktidar aile içerisinde kadına belli misyonlar yüklüyor ve kadını belli bir algı içerisinde hapsediyor” şeklinde konuştu.