3. Havalimanı ile dayanışma amacıyla 8 Ekim'de kurulan 3. Havalimanı İşçileriyle Dayanışma Platformu, Mimarlar Odası Büyükkent Şubesi'nde süreç hakkında basın toplantısı düzenledi.
3. Havalimanı işçilerinin çalışma koşulları, işçilerin çalışma koşullarının iyileştirilmesi için yaptıkları iş bırakma eylemi, bu eylem nedeniyle yaşanan tutuklamalar sonrasında, işçiler ile dayanışma amacıyla 8 Ekim'de kurulan 3. Havalimanı İşçileriyle Dayanışma Platformu, Mimarlar Odası Büyükkent Şubesi'nde süreç hakkında basın toplantısı düzenledi.
Basın toplantısına platform sözcülerinden Prof. Dr. Beyza Üstün, Devrimci Yapı İşçileri Sendikası Genel Sekreteri Nihat Demir, Sosyal Haklar Derneği'nden Dilek Dindar, Kocaeli Dayanışma Akademisi'nden Hakan Koçak, işçilerin avukatlarından Burcu Gül, çeşitli platform ve kuruluşlardan destekçiler ve gazeteciler katıldı.
Basın açıklamasında ilk olarak söz alan Sosyal Haklar Derneği'nden Dilek Dindar 3. Havalimanı işçilerinin ağır çalışma şartlarını ve onlar için kurulan bu platformun amacını anlattı.
İGA yöneticisi suçunu kabul etmişti ama samimi değil
Dilek Dindar açıklamasında şu görüşlere yer verdi:
14 Eylül sabahı işçiler aylardır yaşanan koşullara, yağmur altında saatlerce beklenilen servis sıralarına, yine yemek kuyruklarına ve yemeklerin kendisine, yaşam koşullarına, onların ifadeleriyle tahtakurularıyla yaşanan barınma alanlarına ve en önemlisi ölümlere, iş cinayetlerine, yanı başında arkadaşlarının ölümlerine artık yeter diyen inşaat işçisi arkadaşlarımız eyleme geçmişler.Gün boyunca binlerce işçi en keskin taleplerini haykırdı ve sendikacı arkadaşlarım da en doğal görevlerini yerine getirerek onlarla destek verdiler. Akabinde ise gece yarısı operasyonları, gözaltılar ve tutuklamalar. 35 işçi arkadaşımız tutuklandı. Bizde onlara ve diğer işçilere destek olabilmek adına bu platformu kurduk.Buraya gelirken işçilerin taleplerinde haklı olduğu ortaya koyan ve yaşananlar için çıkıp özür dileyen İGA Ceo'sunun adeta suç ikrarı niteliğinde olan açıklamaları ve adeta Orta Çağ karanlığının kölelik düzeninin ikrarı anlamına gelen açıklamaları nedeniyle bizde oluşturduğu öfke cebimizdeydi. Öte yandan da altı arkadaşımızın serbest bırakılması sevincini yaşayarak buraya geldik. Basın açıklamasında ifade ettik ama İş Sağlığı ve Güvenliği Meclisi'nin ulaşabildiği, teyit edebildiği resmi rakamlara göre en az 37 iş cinayeti söz konusu. İş cinayetinde hayatını kaybeden her bir arkadaşımızın bir yaşamı olduğunu, hayata değdiğini ve hayatın içerisinde bir anlamının olduğunu unutmamamız gerekir. O yüzden sayılardan bağımsız olmak kaydıyla her bir iş cinayeti bu ülkenin aynı zamanda utancı anlamına da geliyor."
Sosyal Haklar Derneği'nden Dilek Dindar'ın ardından KHK ile ihraç edilen akademisyen Kocaeli Dayanışma Akademisi üyesi Hakan Koçak, işçilerin taleplerini, tutuklanmaya giden süreci ve işçilerin genel durumunu anlatan basın açıklamasını okudu.
Koçak, basın açıklamasının ardından şunları söyledi:
İşçiler yasal olarak haklı ama hukuksuzluk yapılıyor
“Türkiye'nin imzaladığı uluslararası sözleşmeler, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası, İş Kanunu ve İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu başta olmak üzere ilgili hukuksal mevzuat işçilerin haklı olduğunu kanıtlar niteliktedir. Öte yandan hem patronun, hem valiliğin hem de Ulaştırma Bakanlığı'nın yaptıkları açıklamalarla kabul ettiği gibi ortada sorunlar vardır. Bu sorunlar karşısında işçilerin talepleri, tepkileri vardır.Eğer sorunlar varsa tepki gösteren işçi arkadaşlarımız bugün niçin tutukludur? Bugün herkesin sorması gereken en temel en öncelikli sorusu budur. Biz hiçbir şekilde izah edilemeyecek bu tutuklamaların bir an önce son bulmasını talep ediyoruz.”
Koçak'ın ardından söz alan avukat Burcu Gül de tutuklu işçiler ile şu bilgileri verdi.
İşçilerin tutukluluğu hukuksuzdur
Hukuki süreçten ziyade hukuksuzluklarla dolu bir süreç bu. Bugün altı işçi arkadaşımız tutuk incelemesi sonrasında tahliye oldu ancak şöyle bir durum var. Yaptığımız tutuk itirazlarına red cevabı hiçbir şekilde tarafımıza tebliğ edilmiyor, hiçbir şekilde bize haber verilmiyor. Bu durum sorulduğunda sadece bir meslektaşa bilgi verildiğini ve dosyada sadece onun vekaleti olduğu için o meslektaşımıza bilgi verildiği söyleniyor. Ancak hukuk uygulanmadığından mı yoksa bilinmediğinden mi bilemiyoruz, ama ceza davasında vekalet ilişkisinin kurulması için bir vekalet çıkartılmasına gerek yoktur. Sözlü bir beyan yeterlidir. Bize bilgi verilmesi gerekirken CMK tarafından atama yapılan avukat arkadaşımıza sadece bilgi veriliyor. Bu da hem arkadaşlarımızın hem de bizim savunmamızı zorlaştıran bir durumdur.31 tutuklu arkadaş ile serbest bırakılan 6 işçi arkadaşın dosya durumu, delil durumu açısından hiçbir fark bulunmamaktadır. Burada bile hukuksuzluk, tutarsızlık açıkça görülmektedir.İstanbul Barosu’nu kongresi var ve biz avukatlar işçilerle ilgili hukuksuzluğu ortaya koyan bir kampanyayı tüm avukatların imzasına açacağız”