Tutsaklığın bu kadar ayyuka çıktığı (hele de hasta tutsakların) sürekli bir kanayan yara olduğu günümüzde, nasıl duyarsız ve vurdumduymaz kalınabilir ki…
RAMAZAN DENİZ
Bizde ve bizim gibi ülkelerde tutsaklar hele de; sınıfsal, siyasi ve çıkar karşıtlarınca tutsak ise zulüm " daha katmerli " olur…
Kim tanışmadı ki bu iklimle…
*Kimliğin kişiliğim diyenler mi ; onurum özgürlüğüm diyenler mi;
*Ben kadınım, bir erkekle aynı ama tamı tamına aynı, ne bir eksik ne bir fazla hak ve özgürlüğe sahibim diyenler mi ;
*İşim, aşım, ekmeğim, sağlığım, eğitimim, barınmam ve ısınma hakkım diyenler mi;
Yoksa herkesin havayı, suyu, eşit koşullarda kullanmalıdır diyecek kadar mütevazı olanlar mı;
Kim tanışmadı ki bu iklimde
Kim yanmadı
Yananların ateşine düşmedi ki
Bu iklimle.
Ya birer birer insanlar, ya da onun kabında korlanan koca bir toplum.
Sanki yetti mi ?
Ya toprağı suya, suyu bendine ve de kendi bendinde kendi kendine hasret bırakılmasına ne demeli. Doğanın sanatı ve oksijen dinamoları ağaçlara karşı sürdürülen düşmanlık da bu işin başka bir boyutu...
Hayvanların bütünsellikli kırım ve tutsaklığı da ayrı bir gerçeklik.
Tutsaklığın bu kadar ayyuka çıktığı (hele de hasta tutsakların) sürekli bir kanayan yara olduğu günümüzde, nasıl duyarsız ve vurdumduymaz kalınabilir ki…
Bu iklimde ; bu yara, toplumsal ve tarihsel olarak da hepimizin gönül yarasıdır, yürek yarasıdır.
Ya kendimizden, ailemizden, köyümüzden, ilimizden ya da ÜLKEMİZDEN !..