Sıfır Ayrımcılık Derneği, ‘Roman Entegrasyonu İçin İzleme ve Savunuculuk’ projesi kapsamında Taksim’de düzenlediği bölgesel toplantıda, çatışmaları çözmenin yollarını aradı.
Toplantıya Edirne, Balıkesir, İzmir, Manisa başta olmak üzere çeşitli illerden katılan Roman sivil toplum örgütü temsilcileri, Roman STK’lar arasındaki çatışmanın sebeplerini ele aldı. Romanların sivil toplumda yer alma mücadelesinin konuşulduğu toplantıda, birlikte çalışma kültürü, dayanışma ve iş birliği üzerine tartışmalar yapıldı.
Roman Gençlik Derneği Başkanı Selçuk Karadeniz, Roman STK’ların jenerasyonlara ayrıldığını söyleyerek söze başlıyor: “2004 – 2009 birinci jenerasyon, 2009 – 2015 ikinci jenerasyon, 2015 sonrası yeni jenerasyon… Kavga genelde, ilk iki jenerasyon arasında. Üçüncü jenerasyon, daha eğitimli kişilerden oluşuyor. Jenerasyon değişimiyle birlikte diyaloğun ve iş birliğinin artacağına, çatışmanın son bulacağına inanıyorum.”
Çatışma sebeplerini, bilgisizliğe bağlayan Karadeniz’e göre, dernek kuran kişiler, sivil toplumun ne olduğu, nasıl işlediği, neye hizmet ettiği konusunda donanımlı değil. Derneklerin yol haritası yok, rüzgârın yönüne göre hareket edip siyasallaşanlar var. Dernekleşmek, çoğu STK temsilcisi için belediye başkanı, kaymakam gibi kişilerle görüşmek için bir araç. Bu görüşmelerden somut çıktı ve fayda elde edilemeyince iş yapan derneklere saldırıyorlar, kavga başlıyor. Ağ kurarak birlikte çalışmayı denediklerini ancak çıkar çatışmalarından dolayı bunu başaramadıklarını kaydeden Karadeniz, birlikte çalışabilmenin yolunu, çoğu dernek başkanının değişmesinde görüyor.
Kimi derneğin yoksulluk, kimi derneğin kimlik üzerine çalıştığını belirten Karadeniz, bu kaostan kurtulmak gerektiğini, Roman Gençlik Derneği olarak kimlik üzerine çalıştıklarını aktarıyor; “Herkesin kendisine göre yol haritası var ama kimse nereye gideceğini bilmiyor. Yol haritası belirlenmeli ve ortak bir paydada buluşulmalı.” diyor.
Roman toplumunda dernek enflasyonu var
Tire Romanlar Derneği Başkanı Hasan Hüseyin Karabacak, çatışmaların Roman sivil toplumuna özgü olmadığına dikkat çekiyor. Başka STK’lar arasında da çatışma olduğunu belirten Karabacak, eğitimli ve diyaloga açık STK’ların bir şekilde orta yolu bulduğunu söylüyor. Roman STK’ların eğitimsizlik yüzünden dezavantajlı olduğunu aktaran Karabacak, “Cehaletin verdiği özgüvenle, hiç olmayacak kişiler dernek başkanı oluyor. Bir mahallede üç dernek, bir ilçede iki federasyon var örneğin. İlçede federasyon mu olur? Dernekler rüştünü ispatlamadan federasyonlaşıyor. Federasyonlar rüştünü ispatlamadan konfederasyonlaşıyor. Bunun sonucunda ortaya dernek enflasyonu çıkıyor.” diyerek ifade ediyor.
Çatışmaların siyasi kavgadan kaynaklandığını düşünen Karabacak’ın ifadesiyle, dernekler siyasetçilerle geliştirdiği ilişkilerle mesafe kat ediyor ve diğerlerinin bu ilişkilerden faydalanmasını istemiyor. Güç odağı kalma derdi de sorunların çözümünde ortaklaşmayı zorlaştırıyor. Karabacak, “Dernekler kurumsallaştıkça, ağlar ve platformlarda buluşarak diyalog kurdukça çatışmalar zamanla çözülecek.” şeklinde konuşuyor.
Güvensizlik çatışmaların temel sebebi
Avrupa Birliği Konseyi Roman Forumu Türkiye Temsilcisi Erdoğan Şener de çatışmayı Romanlara indirgemenin haksızlık olduğu kanaatinde. Nitekim insanın olduğu her yerde çatışma olur. Şener, çatışmaların öncelikli sebebinin güvensizlik olduğunu, bir bölgenin diğer bölgedeki Romanlara mesafeli yaklaştığını aktarıyor. Yoksulluğun sivil toplumu nasıl etkilediğini anlatan Şener sözlerine şöyle devam ediyor: “STK’ların başındaki liderlerin yüzde 90’ı yoksul insanlar. Birçok dernek gerek yerel yönetimlerden gerek başka yerlerden yardım gelecek ümidiyle kuruldu. Bu ümitle açılan dernekler siyasi partilerin elinde oyuncak oldu. Toplumun ekonomik durumu malum. Temsilciler, başka illerdeki toplantılara gidebilmek için resmî kurumlardan yol parası istediler. Alamayınca oklar, siyasilere döndü. Vekillerden talimat aldılar, belediyelere talimat verdirdiler. Ordan 3 kuruş alınca da onlara bağımlı oldular. ‘Sizin grup bizim grup’ diyerek ayrışma, birbirini karalama, bir yere yaranmak için iyileri dahi kötüleyerek çatışmalar beslendi.”
Kısa vadede çatışmaların çözümlenmeyeceğini düşünen Şener, önyargıların kırılmasıyla, birbirine inanarak güvenerek hareket edilmesiyle, diyalog kapılarının açık tutulmasıyla birlikte ortaya çıkacak gücün faydasını fark edeceklerini vurguluyor.
Dayanışma eksikliği tanışmamakla alakalı
Sıfır Ayrımcılık Derneği’nde çalışan üniversite öğrencisi Kader Can, herkesin aynı amaç için çalıştığını ancak liderlik yarışından dolayı bu amaca farklı araçlarla varmaya çalıştığını ifade ediyor. Bu liderlik kavgasının esas çatışmayı oluşturduğunu düşünen Can’a göre, herkes pastadan fazla pay almak istiyor. Paylaşımcı olmayan bu gibi tavırlar yüzünden ortak payda da buluşmak zorlaşıyor. Toplumun önyargıyla yaklaştığı Romanlar da kendi içlerinde birbirini ötekileştiriyor, bu da birlik beraberlik yoluna taş koymak demek. “Dayanışma eksikliği tanışmamakla alakalı. Toplum gerçekten birbiriyle tanışsa ve barışsa iş birliği de kolay olacak.” diyen Can, çatışma çözümlemeye dair bilinç düzeyi arttıkça eğitim, barınma, istihdam gibi ana sorunların çözümünde ortaklaşmak mümkün olacağını belirtiyor.
Romanlar Eğitim Gençlik Kültür Derneği Başkanı Cem Pekbalıkçı, Roman STK’ların bireysel hareket ettiğini, bunun ortak fayda bulma yolunda engel oluşturduğunu söylüyor. Pekbalıkçı’nın ifadesiyle, İzmir’de iki milletvekilinden tutun bakan danışmanına kadar güçlü Roman aktörler var. Ancak bunun sahaya yansıması zayıf. Yerel aktörleri de işin içine katarak, bir müzakere ortamı yaratarak ‘Herkes İzmir üzerinden yükseliyor, burayı kullanıyor ancak kapasite geliştirme vb. ihtiyaçlarımız karşılanmıyor’ hatırlatmasında bulunmak gerek. Ayrıca toplum birilerinin öne çıkmasından hoşlanmıyor. İnsan doğası böyle fakat Roman toplumunda bu, çarpı yüz! Liderler, liderlik üzerinden belli bir doyuma ulaşırsa çatışma çözümlemeye yatkın olur ve ortak faydada buluşulur.
Nitelikli Dernekler bir araya gelirse sorunlar çözülür
Gömeç Romanlar Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı Kenan Say, çatışmaların başlıca sebebini eğitimsizliğe bağlıyor. Eğitimsizliğe bir de ekonomik yetersizlik eklenince çatışma kaçınılmaz oluyor.
Say’ın kanaatine göre, siyasi beklenti de bir başka çatışma sebebi. Toplumdan iki Roman vekilin çıkması, eğitimli veya ekonomisi iyi olan Romanları vekil olma düşüncesine yöneltti. Bu dönemde dernekler arasındaki kavga, bundan da kaynaklanıyor. Ayrıca Romanların bir kısmı ‘çok biliyoruz, bu işi biz yapmalıyız’ mantığıyla hareket ederek gençlerle iş birliği yapmaya yanaşmayabiliyor. Bu da birlikte çalışma kültürünü etkiliyor.
Say, “Önerim, ülkenin dört bir yanındaki nitelikli dernekleri yılda 3 4 sefer, Türkiye’nin merkezindeki bir şehirde bir araya getirmek. Böylece sorunları tartışabilir, birlikte hareket ederek çatışmaları çözümleyebiliriz.” şeklinde konuşuyor.
Yenişehir Romanları Kalkındırma ve Güzelleştirme Derneği Başkanı Ali Yangır, toplumun güven ve özgüven sorunu olduğuna dikkat çekiyor. 600 Roman STK’sı olmasına rağmen birlikte yol alınamadığını ifade eden Yangır, “Dargın da olsa kırgın da olsa tüm Roman STK’lar bir araya gelmeli ve istişare kültürünü geliştirmeli. Çatışmalar ancak birlikte çözülür.” diyor.
Sıfır Ayrımcılık Derneği Başkanı Elmas Arus’un toplantı değerlendirmesi şu şekilde:
Arus’un verdiği bilgiye göre, ‘Çatışma Çözümleme Eğitimi ve Toplantıları’nın bir sonraki durağı Doğu ve Güneydoğu olacak.
Kaynak: Sivil Sayfalar/Hemra Nida