TÜRKER DEMİRCİ
Koranavirüs salgını ile Dünya karantina günleri yaşıyor.
Bilim insanları “pandeminin asıl nedenleri doğaya yapılan müdahaleler ve yaratılan ekolojik tahribat ile ekolojik dengedeki bozulmalardır” diye sürekli açıklamalarda bulunuyor.
Ve Dünyanın, kapitalist sistemin yarattığı ekolojik tahribat nedeniyle tehdit altında olduğu bir gerçek.
Koronavirüs, ister bilim insanlarının açıkladığı gibi doğanın çeşitli şekillerde tahribatı sonucu, isterse ortaya atılan ve tartışmalara konu olan laboratuvarlarda üretilen virüsler nedeniyle olsun, neresinden bakarsanız bakın en temelde ikisinin de kaynağı kapitalizmin doğal yaşama müdahalesinin yarattığı bir sonuçtur. Salgın üretilen virüs sonucu olsa bile İnsan sağlığına, doğaya ve diğer canlılara karşı zararlı virüs üretmekte kapitalist zihniyetin tahripkar bir çalışmasıdır.
Konuyu sağa sola dağıtıp özünden uzaklaştırıp kafa karışıklığı yaratarak esas nedeni göz ardı etmeye yönelik çabalar boşuna. Kapitalizm, doğanın tahribatı, insan ve canlıların yaşamına önem vermeyen bir sistem. Bunu çeşitli şekillerde dünya yaşamaktadır.
Kapitalizmin, para, kar ve daha fazla sömürü, işgal, savaş, talan hırsının yani kendini yaşatacak temel unsurlarının/yasalarının azgınca işlemesi ve işletilmesinin bir sonucudur.
Bir başka gerçek, bilim insanları, doğal yaşama olan müdahale ve tahribatların koronavirüs ile de sınırlı kalmayacağı ve ilerde daha öldürücü ve yıkıcı salgınlara neden olacağı konusunda sürekli uyarılar yapıyorlar.
Tüm bunlar şunu düşündürmek zorunda:“iklimi değil sistemi değiştirmek”…
Doğanın geleceği, dünyanın geleceği ve tüm canlılarıyla birlikte insanın geleceği için şu önemli: “İklimi değil sistemi değiştirmek”!
Doğa, canlılar ve insan yaşamı açısından mücadele veren, bilimsel aydınlatmalarda bulunan ve araştırmalar yapan Ekoloji Birliği, kapitalizmin kar kırsının nelere yol açtığını, doğa, doğal yaşam ve tüm canlıları nasıl çarkları arasında ezdiğini bir araştırması ile bir kez daha gözler önüne serdi.
Hem dünyada yaşanan pandeminin nedenlerine, doğanın ve canlıların gelecekte yaşayacağı tehlikelere işaret ediyor hem de kapitalizmin işleyiş yasaları nedir sorusunun yanıtını veriyor!
Koranavirüs salgını ile Dünyanın karantina günleri yaşadığı şu günler aslında gelecekte daha büyük tehlikeler ile yüzyüze kalınmasının da bir ön habercisi olabilir mi? Bilim çevrelerinin “pandeminin asıl nedenleri doğaya yapılan müdaheleler ve yaratılan ekolojik tahribat ile ekolojik dengedeki bozulmalardır” şeklindeki uyarısı ve saptamaları acaba ne kadar gereken etkiyi yapabiliyor? Yaşam; kapitalist sistemin yarattığı ekolojik tahribat nedeniyle tehdit altındayken yükselen çığlıklardan en gür olanı “iklimi değil sistemi değiştirin” yankısı ile milyonlarla buluşurken, egemenler ve sistemin sözcüleri ile halklar ne yapmayı düşünecek? İşte doğanın ve insanın geleceği, dolayısıyla dünyanın geleceği konusunda 2020 yılının en can alıcı asıl cevap bekleyen en önemli sorulardan biri bu: Kapitalist sistem mi, ekosistem mi?
Salgının asıl nedeni doğal yaşama yapılan müdahaleler
Biyoçeşitlilik alanında çalışmalar yapan bilim insanları, salgının asıl nedeninin doğal yaşama yapılan müdahaleler olduğunu belirtti. Bilim insanları, tahribatın durdurulmaması durumunda koronavirüsten daha öldürücü ve yıkıcı salgınlarla karşılaşabileceğimizi söylüyor. İngiltere’de yayın yapan Guardian gazetesinde yer alan bilimsel bir makalede, son dönemdeki salgınların her ne pahasına olursa olsun ekonomik büyümeye önem veren küresel mali ve ekonomik sistemlerin bir sonucu olduğu söylendi. Salgınlara neyin sebep olduğu yönünde iddialı bir tez ortaya koyan bilim insanları, ortaya çıkan krizin zorluklarını aşmak ve gelecekteki krizlerin önüne geçecek önlemlerin tohumlarının atılması için önümüzde bir fırsat olduğunu belirtiyor.
İnsanlık ve yaşamın geleceği tehlike altında mı?
Josef Bettele, Sandra Diaz ve Eduardo Brondizio adlı bilim insanları, geçen yıl hazırladıkları raporla dünyadaki biyoçeşitliliğin ne durumda olduğuna dair geniş kapsamlı çalışma yapmışlardı. Uzmanlar, yaptıkları çalışmalarında dünyanın doğal yaşam desteklerindeki zayıflamanın insanlığı tehlikeye attığını belirtmişlerdi. Bettele, Diaz ve Brondizio, geçen yıl yayınladıkları raporun ardından yeni IPSES (Biyoçeşitlilik ve Ekosistem Hizmetleri Hükümetlerarası Bilim-Politika Platformu) değerlendirmesini Dr. Peter Dazsak’la beraber hazırladılar. Yapılan yeni değerlendirmede, “Yaygın ormansızlaşma, tarımın kontrolsüz genişlemesi, madencilik, altyapı gelişimi ve son olarak yabani türlerin sömürülmesi, hastalıkların yayılması için mükemmel fırtına yarattı” denildi.
Daha sık pandemi yaşanabilir mi?
Uzmanlar, değerlendirmelerinde koronavirüs salgınının bir başlangıç olabileceğini söylüyor. Bugün yaptığımız seçimlerin olası etkisi konusunda dikkatli olunmazsa, gelecekte daha sık pandemi gerçekleşeceğini ve daha hızlı yayılacağını söyleyen bilim insanları, bu salgınların daha fazla insanın canına mal olacağını ve daha büyük ekonomik sorunlara yol açacağını belirtti. Koronavirüs salgını sırasında ekonomik canlanma için trilyonlarca dolarlık paketler hazırlandığını hatırlatan bilim insanları, bu paketlerin çevrenin korunması ve güçlendirilmesi için kullanılması gerektiğini belirttiler.
Değerlendirmede, “Çevre standartlarını gevşetmek ve yoğun tarım, havayolu, fosil yakıt bağımlı enerji şirketlerini güçlendirmek siyaseten faydalı olabilir, ancak bunu acil ve köklü değişiklikler olmadan yapmak, özünde gelecekteki pandemilerin ortaya çıkmasını sübvanse eder” denildi. Bilim insanlarının değerlendirmesine paralel bir açıklama, geçtiğimiz günlerde Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres’den de gelmişti. Guterres, hükümetlerin şu an elimizde olan fırsatı kullanıp salgından sonra daha sürdürülebilir ve dayanıklı toplumlar yaratmak için çalışmaya başlaması gerektiğini söyledi.
Tehlikeyi anlatan dünyadan 20 değişik fotoğraf:
Bazen fotoğraflar herşeyi sözlerden daha iyi anlatabiliyor belki. İşte yaratılan ekolojik tahribatlar ve doğa katliamını yansıtan dünyanın değişik bölgelerinden 20 değişik fotoğraf:
1. Bu manzara Meksika şehrinin geniş açıdan bir çekimi (20 milyondan fazla nüfus yaşıyor.):
2. Yağmur ormanı yanıyor! Yağmur ormanları dünyanın oksijen deposu veya ciğerleri diye de tanımlanıyor:
.
3. Brezilya yağmur ormanlarında yapılan hata Kanada‘da da tekrar ediyor:
.
4. Oregon’daki bin yıllık ağaçlar yeni bir baraj için kurban edilmişler:
.
5. Bir atık imha tesisi ve onu çevreleyen Bangladeş:
6. Yangının neden olduğu fırtına Colorado’dan geçerek toprağı süpürüyor. Kontrol edilemeyen bu yangının etkisinin artması iklim değişikliğinin bir sonucu:
7. Büyük bir kamyon işlemek için yüklediği petrol kumunu taşıyor. Petrol kumu geleceğin enerji kaynağı olarak nitelendirilmeye çalışılıyor:
8. Petrol kumunun çıkartılmasının arkasında bıraktığı izler: Kanada’nın Alberta Eyaleti:
9. Los Angeles merkezinin gece vakti görünüşü: Enerji ihtiyacının (!) haddi hesabı yok:
10. Son damlasına kadar! Kaliforniya’daki petrol yatakları ve insanların aşırı tüketimi:
11. İspanya’nın Almeria kenti görülebildiği kadarıyla seralarla doldurulmuş! Sadece sofrayı zengince donatmak için:
12. Rusya’daki mir madeni: Dünyanın en büyük elmas madeni:
13. Yine başka bir metropol: Yeni Delhi’nin kuş bakışı görünüşü (22 milyonu aşkın nüfusu var.):
14. Linyit santrali saldığı gazlarla havayı kirletiyor:
15. Cennet neredeyse kaybolmuş: Gözde bir tatil yeri olan Maldivler, deniz seviyesinin yükselmesiyle büyük bir tehdit altında:
16. Bir kıta yanıyor: Avustralya’da 5 milyon hektar alan yok oldu! Nedeni bilinemeyen yangınların küresel ısınmanın etkisi olduğu söyleniyor:
17. Fukuşima felaketini bütün dünya izlerken, sadece birkaç mil ötede ısı ve elektrik santrali yanıyordu. Bütün söndürme çabaları ne yazık ki başarısızdı:
18. Buz kütlesinin erimesiyle ortaya çıkan şelale. Bu sadece erime suyundan oluşuyor ve iklim değişikliğinin süratle nasıl ilerlediğinin inkâr edilemez bir kanıtı:
19. Bu kutup ayısı açlıktan ölmüş. Eriyen buzul, kutup ayısını hem yaşam alanından hem de besininden yoksun bırakmış:
20. Çernobil faciası. Üzerinden geçen 34 yıla rağmen izleri bugün bile hala süren nükleer facia, insan eliyle yaratılan tarihin en büyük felaketlerinden biri olarak tanımlanıyor:
Kaynak: Ekoloji Birliği