İnsan Hakları Derneği Çocuk Hakları Komisyonu yakın zamanda yaptığı “Çocuk Hakları Atölyesi” çalışmalarında çocuklara yerel yönetimlerden beklentilerini sordu.
Yüksel Uygun
İSTANBUL-İnsan Hakları Derneği Çocuk Hakları Komisyonu, dernek binasında çocuklardan aldığı geri bildirimleri paylaştı.
Açıklamada o görüşlere yer verdi:
31 Mart tarihinde gerçekleştirilecek olan yerel seçimler öncesinde, siyasi partiler ve adayların seçime yönelik çalışmaları hız kesmeden devam ediyor. Ancak bu çalışmalarda yerellerin, yerelde yaşayanların sorunlarına ve ihtiyaçlarına yeterince değinilmediği, siyasi ve ideolojik çekişmelerin ön plana çıktığı ve oy hesabının yerel sorunlara çözüm arayışının önüne geçtiği görülüyor.
Oysa yerellerin; kentleşme , kültürel ve tarihi varlıkların korunması, kültürel değerlerin geliştirilmesi, spor, sanat ve bilimin geliştirilmesi, yerel kaynakların kullanımı, hizmetin ve olanakların eşit dağılımı, istihdam da dahil, barındırdığı nüfusun ihtiyaçları açısından çözüm bekleyen devasa sorunları var.
Bugün, çocuklar açısından İstanbul’un durumunu değerlendirmek ve seçime girecek adaylara isteklerimizi iletmek, çocuklar için projelerini sormak amacıyla buradayız.
Bilindiği üzere;
Çarpık kentleşme, ekonomik çıkar amaçlı yapılaşma, betonlaşmanın toprağı tamamen örtmesi nedeniyle; hareket alanı daraltılmış, kentini dolaşamayan, sokağını tanımadan büyüyen, oyun alanları olmayan, toprağa, doğaya ve kendi dışındaki canlılara yabancı, trafiği yoğun, havası kirli, gürültülü ortamlara mecbur çocukların sayısı her geçen gün artmakta.
Binaların arasına sıkışmış çocuk parkları, sayıca yetersiz olmaları yanında her yaş grubuna hitap edecek yeterli donanımdan da yoksun. Ya da AVM ler içinde genellikle dışarıya penceresi bile olmayan oyun salonlarına mecbur bırakılıyor çocuklar.
Ailesinin ekonomik gelir durumu ve eğitim düzeyine bağlı olarak çok sayıda çocuğun kültürel ve mimari algısı AVM , apartman ve gecekondularla sınırlı.
İstanbul’da yaşayıp, yetişkin olana kadar hiç sinemaya, tiyatroya, konsere, sergiye gitmemiş çocukların sanatla, kültürel çeşitlilikle sağlıklı bağ kurmasının zorlukları ve bunun toplumsal hayata yansıması ile ortaya çıkan sorunlar ortada.
Çocukların içine doğdukları kültürü, ana dilleri de dahil asimilasyona uğramadan öğrenmeleri, ayrımcılığa maruz kalmadan kültürel gelişimlerini gerçekleştirmelerinin sağlanması da sağlıklı birey ve sağlıklı toplum için vazgeçilmez bir gereklilik olmasına rağmen, tüm bu alanlarda yönetenlerin direnci asimilasyon politikalarını çocuklara dayatmaya devam ediyor.
Yoksulluk çocukların en büyük sorunları arasında.
Çocukları koruyan yeterli tedbirler alınmadığı için; çocukların çalıştırılması, suça sürüklenmeleri, sokakta yaşamaları ve istismara uğramaları da engellenemiyor.
Sorunlar bunlarla sınırlı kalmamakla beraber, sadece bu saydıklarımız bile çocukların sağlıklı gelişimlerini imkansız kılmaktadır.
Oysa; Türkiye’nin de taraf olduğu Çocuk Hakları Sözleşmesinin 6. Maddesinde yer alan “Yaşamak, her çocuğun temel hakkıdır ve herkesin ilk görevi çocukların yaşamını korumaktır” ve 31. Maddesinde yer alan “Çocukların boş zamanlarını değerlendirebilmeleri, kendilerini geliştirebilmeleri için oyun bahçeleri, çocuk kulüpleri, kütüphaneler, spor ve kültür merkezleri açılmalıdır. Her çocuğun bu tür etkinliklere katılma hakkı vardır.” İfadelerinde de belirtildiği gibi, kentler üzerinde yetişkinlerin olduğu kadar çocukların da hakları vardır.
Yetişkinlerin seçtiği ve çocukların maruz kaldığı yerel yönetimlerin, çocuklar için yapabilecekleri çok şey var ama bu haklar, seçim vaatleri ve planlanan projeler arasına dahi çok nadir girebiliyor.
Kentle ilgili kararlar alınırken, imar planları projeler yapılırken çocukların da karar alma süreçlerine dahil edilmeleri sağlanabilir ve çocuklara haklarını öğretip katılım haklarını etkin kullanmalarına imkan yaratılabilirken bu yapılmıyor.
Bizler İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi Çocuk Komisyonu olarak, yaptığımız “Çocuk Hakları Atölyesi” çalışmalarında çocuklara yerel yönetimlerden beklentilerini sorduk ve ekte linkini sunduğumuz videoda da görülebileceği üzere (https://m.facebook.com/story.php?story_fbid=2232922626946835&id=1386243394948100), aldığımız geri bildirimlerin başlıcaları şunlar oldu ;
-“Bütün mahallelerde spor salonları olmasını , futbol , basketbol, jimnastik ,bale , buz pateni ve yüzme havuzlarının olmasını istiyorum.”
-“Bütün mahalledeki çöplerin toplanmasını , temiz çevre istiyorum.”
-“Trafikte arabalar azalsın.”
-“Okula gitmemiz için servisler ücretsiz olsun.”
-“Okulda bir değil iki kantin olsun .”
-“Bisiklet sürebilmek için boş alanlarımız olsun.”
-“Yürüdüğümüz kaldırımlar dar ve taşları kırık.”
-“Voleybol oynamak istiyorum ilkokulda yok ortaokulda var.”
-“Her yerde parklar olsun istiyorum arkadaşlarımızla oynamak için.”
-“Mahallemizde ücretsiz film izleyeceğimiz yerler olsun.”
-“Ücretsiz ve sınırsız internetimiz olsun.”
-“Çok oyuncağın olduğu büyük bir yer olsun.”
Atölyemize katılan çocukların bu talepleri ve sağlıklı gelişimlerinin sağlanması için gereken ihtiyaçlarının tamamı hakkında belediyeler ve yerel yönetimler tarafından etkili pek çok şey yapılabileceğini biliyoruz.
Sağlıklı bir çevre ya da eğitimin planlanması gibi konularda belediyeler yetki ya da olanaksızlıktan söz ederek sorumluluktan kurtulmayı seçti bu güne kadar. Oysa her konuda en azından tamamlayıcı önlemler alabilir ve imkanlar yaratabilirler. Bu yüzden, çocuklar mazeret değil, ihtiyaçlarının karşılanacağına dair projeleri duymak istiyor.
Ve biz soruyoruz; çocukların ihtiyaçlarını ve isteklerini nasıl yerine getireceksiniz? Seçimlere günler kala projelerinizi kamuoyuyla paylaşmanızı istiyoruz.