CHP'li Bingöl,Son 10 yıldır Türkiye’de adeta sendikalaşma değil sendikasızlaştırma süreci işlediğini vurguladı.
CHP Parti Meclisi Üyesi ve Ankara Milletvekili Tekin Bingöl, sendikalaşma oranlarında yaşanan düşüş ve sendikal alanın maruz bırakıldığı daralmaya ilişkin bir rapor hazırladı. AKP iktidarının emekçilerin var olan haklarını yok etmeye yöneldiğini, işçilerin güvencesiz ve geleceksiz bırakıldığını vurgulayan CHP’li Bingöl, sendikalaşma oranlarının düşmesinin gerekçelerine ve iktidara yakın sendikaların yükselişine dikkat çekti.
Bingöl, Türkiye’de emekçilerin yaşadığı en önemli sorunlardan biri olan sendikalaşma oranlarında yaşanan düşüşe ilişkin bir rapor hazırladı. Emekçilerin geleceksiz, güvencesiz ve örgütsüz bırakıldığını vurgulayan CHP’li Bingöl, “AKP’nin iktidarıyla geçen 2000’li yıllar gerek sendikalaşma oranlarının düşmesi gerekse ‘yandaş sendikacılık’ ile sendikal hareketin özünden ve tarihi sürecinden kopuşunu temsil etmektedir” dedi.
SENDİKALAŞMA ORANLARI 12 EYLÜL’DEN DAHA GERİ DÜZEYDE
AKP’nin iktidar olduğu 2002 sonrası dönemde sendikal haklar açısından ciddi kopuşlar yaşandığını vurgulayan CHP’li Bingöl, “Türkiye, sendikalaşma oranları açısından 12 Eylül 1980 askeri darbesi sonrasındaki on yıldan da daha geri bir düzeyde” dedi.
Rapora göre, AKP’nin Türkiye’yi devraldığı zamanki sendikalaşma oranı yüzde 57,98 iken; son 16 yılda işçi sayısı 3 kat arttı ve sendikalaşma oranı yüzde 57,98’den yüzde 12,76’ya düştü.
Sendikalaşmadaki oranın bu denli düşmesinin yanı sıra, sendikalaşma oranlarının hesaplanma yönteminin de oldukça tartışmalı olduğunun vurgulandığı raporda, bakanlığın verileri ile SGK ve TÜİK verileri arasındaki uyuşmazlığa dikkat çekildi. SGK’ye göre 2018 itibariyle zorunlu sigortalı çalışan sayısı 19 milyon, TÜİK verilerine göre ise bu sayı 19 milyon 739 bin kişi. Bu sayılar esas alındığında sendikalaşma oranı yüzde 5’lere kadar düşüyor.
SENDİKALI İŞÇİLERİN YARISI TOPLU İŞ SÖZLEŞMESİNDEN YARARLANAMIYOR
CHP’li Bingöl’ün hazırladığı raporda, sendikalaşma oranlarında yaşanan düşüşe ek olarak toplu iş sözleşmesinden yararlanılamamasına da yer verildi. Sendikalı işçilerin neredeyse yarısının toplu iş sözleşmesinden yararlanamadığının belirtildiği raporda, diğer ülkelerde toplu iş sözleşmesinden yararlanan işçilerin sayısının sendikalı işçi sayısından fazla olduğu vurgulandı.
OECD ÜLKELERİ ARASINDA SONUNCUYUZ
Bakanlığın sendikalaşma istatistikleriyle OECD’nin verileri birbirine uymuyor. Bakanlığın yüzde 12,76 olarak hesapladığı oran OECD’ye göre yüzde 4,5’lere kadar düşüyor. Bu da OECD ülkeleri arasında Türkiye’yi sonuncu yapıyor.
OECD’nin sendikalaşma oranları Avrupa Birliği’ne üye ülkelerde ortalama yüzde 23’lerde, OECD üyesi ülkelerde ise bu ortalama yüzde 17’lerde iken Türkiye’de bu oran yüzde 4,5’lere kadar düşmekte.
YASAKLANAN GREVLER VE ÖZELLEŞTİRME SENDİKALAŞMANIN ÖNÜNDEKİ EN BÜYÜK ENGEL
Raporda, sendikalaşma oranlarının hızla düşmesinin gerekçelerine de yer verildi. İşkolu barajı, işverenlerin yıldırma politikaları, özelleştirmeler ve grev yasakları bu engellerden birkaçı.
Raporda sıralanan gerekçeler şöyle;
- İşkolu barajı sendikaların önündeki en büyük yasal engellerden birisi. Türkiye’de 163 sendikadan sadece 55’i yüzde 1 barajının üzerinde ve toplu iş sözleşmesi yapabiliyor.
- Sendikalaşmanın önündeki engellerden bir diğeri de grev hakkının kısıtlanması. Özellikle AKP döneminde yaşanan ve OHAL ile artan grev yasakları, işçilerin hak arama yollarını tıkamakta.
15 yıllık AKP iktidarı döneminde toplam 15 grev yasaklandı, 60 bine yakın işçi bu yasaklardan etkilendi. Yasaklanan 15 grevden 7’si OHAL döneminde yasaklandı.
- Sadece iktidar değil, işverenler de sendikalaşmayı engelleyici çok ciddi faaliyetler yürütüyor. Sendikaya üye olan işçileri işten çıkarmak ve yeni işçi alarak sendikanın yetkisini düşürmek, sendikalaşma faaliyetini önceden haber alıp engellemek için işçiler arasına muhbir yerleştirmek, akrabalık, hemşerilik gibi ilişkileri kullanarak sendikalaşmanın işverene ihanet anlamına geldiğini öne sürerek işçileri baskı altında tutmak, işçiler arasındaki siyasî görüş, inanç, etnik köken ve benzeri ayrımları kışkırtarak işçileri birbirine düşürmek, işçileri üye olduğu sendikadan istifa ettirip, işveren güdümlü sendikalara üye olmaya zorlamak işverenlerin sendikalaşmanın önüne geçmek için yaptığı bazı faaliyetler.
- Kayıt dışı istihdama dayanarak büyüyen ekonomi, en çok emeğin örgütlenmesi alanına zarar veriyor. TÜİK’in verilerine bakıldığında kayıt dışı oranının yüzde 33,7’lere kadar çıktığı görülüyor. Sosyal güvence ve iş mevzuatından yoksun olarak çalıştırılan emekçiler için sendikal haklar da görmezden geliniyor.
- Sendikalaşmanın önündeki en önemli engellerden bir diğeri ise özelleştirmeler. Özelleştirmeler ile kamudan özel şirkete geçilmesi istihdamda ciddi bir azalmaya sebep olurken, mevcut işçiler işlerini kaybetmekte ve sendikaların küçülmesiyle toplu pazarlık güçleri kayboluyor. Son 17 yılda; 11 liman, 90 elektrik santrali, 41 işletme, 11 otel, sosyal tesis, 37 maden sahası özelleştirildi. Yapılan özelleştirmeler ile Cumhuriyetin birikimleri yok edilirken, emekçiler de mağdur edildi.
YANDAŞ SENDİKACILIK BÜYÜYOR: 15 YILDA 10 KAT ARTIŞ
Tüm bunların yanı sıra, AKP döneminde iktidara yakın konfederasyonların büyümesine tanıklık ediliyor. Raporda, son yıllarda iktidara yakın konfederasyonların yükselişi “yandaş sendika”cılık olarak tanımlanıyor. Medyayı, bürokrasiyi, hukuku kendi aygıtına dönüştüren AKP’nin, çalışma hayatında sendikalarda da aynı politikayı izlediği vurgulanıyor.
2015 yılında 1.429.056 olan işçi sayısı 2018 yılında 1.714.397 oldu. Üç yılda 285 bin 341 kişi artan işçi sayısının 230 bin 236’sı yandaş sendikalara geçti. Yandaş sendikaların üye sayıları son 15 yılda yaklaşık 10 kat arttı.