Türkiye’de giderek yayılan Kovid-19 salgınına dair alınan tedbirlerin yetersiz olduğunu belirten SES İstanbul Şubeleri, atılması gereken adımları sıraladı.
İSTANBUL
Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) İstanbul Şubeleri, tüm dünyayı etkisi altında alan koronavirüs (Kovd-19) salgınına ilişkin sosyal medya hesapları ve Skype üzerinden basın açıklaması yaptı.
SES Şişli Şube Eşbaşkanı Fadime Kavak tarafından yapılan açıklamada, Dünya Sağlık Örgütü’nün Kovid-19 virüsünü “pandemi” ilanından ve Türkiye’de ilk vakanın görülmesinin üzerinden 15 gün geçmesine rağmen halen pandemi salgınlarında uygulanan önlemlerin hayata geçirilmesinde çok ciddi eksikler ve sorunlar yaşandığını ifade edildi.
Tüm sağlık kurumlarıyla birlikte virüsün etkisinin kontrol altına alınması için en önemli tedbirin müdahalenin başında olduğunu vurgulayan Kavak, “Bu nedenle sağlık alanında, hem koruyucu hem de tedavi edici sağlık hizmetleri kapsamında yapılacak uygulamalar, alınacak önlemler, atılacak adımlar son derece belirleyicidir. Öncelikle şunu belirtmeliyiz ki, sağlık alanında görünür tedbirlerin organize edilmesi için virüs testinin pozitif çıktığı bir vaka ortaya çıkması beklenilmiştir. İlk vaka görülene kadar Bakanlık tarafından yapılan açıklamalar, virüsün Türkiye’ye gelip gelmediği üzerine odaklanmış; açıklama ve bilgilendirmeler virüs ‘var-yok’ sınırlılığında sürdürülmüştür” diye belirtti.
'CİDDİ YETERSİZLİKLER MEVCUT’
Kavak, salgınla mücadelede yapılan hayatları şu sözlerle dile getirdi: “Bu sürenin arka planında ise koruyucu hizmetlerin yaygınlaştırılması ile tüm vatandaşların hem sağlıkları hem de bilgilenmeleri bakımından güçlendirilmesine yönelik çalışmalar yapılması; virüsün Türkiye’ye gelmesi öncesinde ve sonrasında sağlık kurumlarında nasıl bir organizasyona gidileceği, acil eylem planlarının ne şekilde hayata geçirileceği, gerekli tıbbi malzemelerin tespiti ve sağlanması gibi konularında hazırlık ve planlama çalışmaları yürütülmüş olması; sağlık emekçilerine yönelik de gerekli eğitim süreçlerinin başlatılmış olması; sağlık alanında örgütlü emek-meslek örgütleri ve sendikalarla bir araya gelinerek bu sürecin nasıl yürütüleceğinin birlikte planlanması gerekiyordu. Ne yazık ki, bu konuda yapılmış hazırlıkların bu düzeyde olmadığını, ciddi yetersizlikler olduğunu söylemek durumundayız.”
‘HIZLA HAREKETE GEÇİLMELİ’
Bu yüzden yapılması gerekenler noktasında hızlı harekete geçilmesinin çok önemli olduğunun altını çizen Kavak, “Hastanelerimizde acil eylem planına kısmen ve geç geçilmiştir. Hastane olağanüstü eylem planları ile ilgili tatbikatlar yapılmamıştır. Acil eylem planlarının nasıl olacağına ilişkin çalışanlar bilgilendirilmemiş; dahası sağlık emekçilerinin acil durum çalışma planlarının hazırlanması için görüş ve önerileri, sağlık durumları, ailevi ve özel koşulları çalışanlarca birlikte değerlendirilmemiş ve planlanmamıştır. Hastane idarecileri büyük oranda acil eylem planları konusunda donanımsız durumdadır. Olağanüstü dönem uyarısı olmasına rağmen bazı hastanelerde hala tüm sağlık hizmetleri olağan koşullarda yürütülmektedir. Bazı hastanelerde Poliklinikler normal bir dönemdeymiş gibi hizmet vermektedir” dedi.
Olağanüstü bir dönemden geçilirken başta sağlık emekçileri ve hastaneler için alınacak önlemlerin acilen belirlenmesi gerektiğini söyleyen Kavak, yaşanan sorunları ve taleplerini şöyle sıraladı:
"* Neredeyse tüm sağlık kurumlarının tamamında cerrahi maske ve eldiven dahi temin edemeyen sağlık emekçileri vardır. N95-FFP2 veya N99-FFP3 maskeleri bazı hastanelerde ya hiç bulunmamakta ya da kullanılması gereken birimlerde kişi başına bir adet verilmektedir.
* Yüz kalkanı yerine ergonomik olmayan koruyucu gözlükler ya da nem bariyerleri önlükler yerine su geçiren tek kullanımlık önlük verilmektedir. Bu taleplerin İşçi Sağlığı ve Güvenliği Kurullarına iletilmesine rağmen çözüm oluşturulamamaktadır.
* El dezenfektanı temininde de sorunlar yaşanmaktadır. El dezenfektanlarının 'idareli' kullanılması gerektiği konusunda sıkça kurum içi uyarılar yapılmaktadır.
* Sağlık kurumları için alınacak önlemler içerisinde havalandırma önemli bir yer tutmaktadır. Sağlık kurumlarının havalandırma sistemleri saatte 10 değişim olacak şekilde planlanmalıdır.
* Hastanelerin tüm alanları riskli birim kabul edilmelidir.
* Bazı hastanelerin sadece acilleri dezenfekte edilmektedir. Diğer sağlık ünitelerinde de sağlık hizmeti verilmektedir, bu nedenle tüm ünitelerde gerekli dezenfekte sağlanmalıdır.
* Şüpheli hastanın geldiği durumda hastanelerde hastayla temas halindeki tüm sağlık emekçileri teste tabi tutulmalıdır.
* Acilde ve birinci basamakta yaşanan yoğunluğun azaltılması amacıyla aile hekimliğinde telefon randevuları ile hastalıklar gruplandırılmalı, ivedi olmayan sürkülasyon azaltılmalıdır.
* Tuvaletler, yemekhaneler, ofislerde hiç bir şey yokmuş gibi günlük rutin yaşam devam etmektedir. Ortak kullanım alanlarında rahatça virüs bulaşabilir. Ortak kullanım alanlarının hijyeni ve dezenfekte edilmesi uygulaması en hassas şekilde yürütülmelidir.
* Acil eylem planlarının yapılması dahil olmak üzere süreçle ilgili yapılacak her türlü planlama ve hazırlıkta sağlık emekçileri ya da onların temsilcileri sendika ayrımı gözetmeksizin dahil edilmelidir. Yetkili sendika dışındaki sendika temsilcilerinin İşçi sağlığı ve güvenliği kurullarında gözlemci olarak katılma istekleri ret edilmekte, kurullara girmeleri engellenmektedir. Bu engellemelere de son verilmelidir.
* En riskli grup olan sağlık emekçileri için ve toplumun geneli için sağlık emekçileri toplu taşıma kullanması yerine sadece sağlık emekçilerinin kullanımında olacak ve dezenfektasyonu Bakanlık tarafından denetim altına alınacak ücretsiz ve yeterli sayıda servisler sağlanmalıdır.
* Çocukların bir an önce ebeveynleriyle birlikte güvenli alanlara ulaşımlarının sağlanmasını.
* Hijyenik bir ortamda koruyucu, önleyici ve tedavi edici sağlık hizmetine erişimlerinin kolaylaştırılmasını.
* Barınma ve beslenme gibi temel ihtiyaçlarının karşılanmasını.
* Çocuklarla ilgili; ötekileştiren, kutuplaştıran, rekabete dayalı ve şiddet kültürünü besleyen söylem ve haberlerin yapılmamasını.
* Hiçbir çocuk dışarıda kalmayacak şekilde planlama ve önceliklendirme yapılmasını
* Tüm sürecin kapsayıcı, şeffaf, hesap verebilirlik ilkeleriyle işletilmesini talep ediyoruz.”
‘CEZAEVLERİ BOŞALTILMALI’
Kavak, yaptığı açıklamada cezaevlerinde kalan tutuklu ve hükümlülerin durumuna da dikkat çekti. 3 bin 100 çocuğun tek, 780 çocuğun ise anneleri ile birlikte cezaevlerinde kaldığına dikkat çeken Kavak, salgın nedeniyle birçok ülkede cezaevlerinde ayrımsız tahliyeler başlatıldığına işaret ederek, “Türkiye’de iktidarın siyasi tutuklu ve hükümlüler dışındakileri kapsayacak bir çalışmayı hızlandırdığını açıklaması kabul edilemez” dedi.
Kavak, “Biliyoruz ki, son yıllarda çok sayıda muhalif gazeteci, akademisyen, aydın, milletvekili, belediye başkanı, avukat, öğrenci, sendika yöneticisi/üyesi 'terör soruşturması' adı altında tutuklanmıştır. Dolaysıyla cezaevlerinde öncelikle tutukluların hızla tahliyesi sağlanmalı; yaşam hakkı ve ifade özgürlüğü esas alınarak siyasi tutuklular, gazeteciler, yaşlılar, hasta mahkûmlar, çocuklar tahliye edilmeli, infazlar ertelenmelidir” diye konuştu.