Diyarbakır’da konuşan HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Hükümetinin Türkiye’yi çıkılmaz bir yere sürüklediğini belirterek, “Yerel demokrasi, bugün Türkiye’nin acil ihtiyacıdır. Türkiye yerellerde bu iktidardan kurtulduğunda, bu rejimi daha fazla taşımayacağını da ortaya koyacaktır. Eşit yurttaşlık temelinde demokratik cumhuriyet konusunda Türkiye’nin önü açılacak” dedi. 

HDP, 15 Temmuz darbe girişimi ardından ilan edilen olağanüstü hal (OHAL) kapsamında çıkarılan kanun hükmünde kararnameler (KHK) ile Demokratik Bölgeler Partisi’ne (DBP) bağlı belediyelere atanan kayyımlarla ilgili hazırladığı raporu, Diyarbakır’ın Sur ilçesinde bulunan bir otelde düzenlediği toplantıyla açıkladı. HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, DBP Eş Genel Başkanı Mehmet Arslan, DTK Eş Başkanı Berdan Öztürk, Diyarbakır Büyükşehir Belediye eş başkan adayları Selçuk Mızraklı, Hülya Alökmen Uyanık, Mardin Büyükşehir Belediyesi Eş Başkan Adayı Ahmet Türk, HDP MYK üyeleri ve milletvekilleri, HDP belediye eşbaşkan adayları, HDP ile ittifak sağlayan Kürt partileri temsilcileri, yerine kayyım atanan DBP’li belediye eş başkanları, Diyarbakır Baro Başkanı Cihan Aydın ve çok sayıda kurum temsilcisi katıldı. Toplantı, DBP’li belediyelere atanan kayyımların uygulamalarını anlatan sinevizyon gösterimi yapıldı. 

Sezai Temelli kayyım raporunu neden paylaştıklarını “Bugün dönüp bu toprakların en kadim halkı Kürt halkına “Kayyımlarla erdemli olmayı öğrettik” diye hakaret edenler, kadim halkların vicdanında yargılansın diye bu raporu paylaşacağız. Bu topraklardaki bütün halklar erdemlidir” sözleriyle ifade etti.

Temelli, Abdullah Öcalan’a uygulanan tecridin hukuksuzluk olduğunu anımsatan Temelli, tecridin kaldırılması için açlık grevinde olan DTK Eş Başkanı ve Hakkari Milletvekili Leyla Güven, cezaevlerinde ve yurtdışında açlık grevlerinde olanların durumuna değindi ve dayanışma çağrısında bulundu. Hükümete çağrıda bulunan Temelli, “Nasıl ki hükümlüler aileleri ve avukatları ile düzenli görüşme hakkına sahipse Sayın Öcalan’ın da bu haklardan acilen yararlanmasını istiyoruz” dedi. 

28 Şubat darbesi ile 28 Dolmabahçe Mutabakatına değinen Temelli, “O gün bu darbeye karşı çıkanlar, ‘bin yıl sürecek’ denilen bu darbeye karşı özgürlükten yana konuşanların maalesef bir kısmı bugün iktidardadır. Ve maalesef o darbe mekaniğinin çarklarından oldular ve ülkeye baskıyı, zulmü bizzat kendileri dayatıyorlar” diye konuştu.

"BARIŞI KALICILAŞTIRMANIN MUTABAKATI YOK SAYILDI"

10 maddelik Dolmabahçe Mutabakatı’nın Türkiye’yi bir arada yaşamaya davet eden, “Eşit yurttaşlık temelinde, çoğulcu, laik, demokratik cumhuriyeti nasıl inşa edebiliriz?” sorusunun yanıtını veren bir manifesto olduğunu belirten Temelli, “Barışı kalıcılaştırmanın mutabakatı yok sayıldı. 5 Nisan 2015’te başlayan ağırlaştırılmış mutlak tecrit koşullarıyla, bir daha açılmamak üzere iktidar nezdinde yok sayıldı” diye konuştu. 

Dolmabahçe Mutabakatını reddedenlerin Türkiye’yi darbe sürecine sürüklediğini anlatan Temelli, “15 Temmuz 2016 tarihindeki darbe kalkışması önlemez darbe mekaniklerinin bir yansımasıdır. Ve sonrasında, 20 Temmuz 2016’da karşımıza çıkan OHAL darbesi de aynı zihniyetin başka bir tezahürüdür. Bugün Türkiye çok uzun süre OHAL ile yönetilmiştir ve hala da öyle yönetmek isteyen bir zihniyete tutsaktır. Bakın OHAL uygulamaları Türkiye'yi çok ağır bedeller ödemek zorunda bırakmıştır” diye konuştu.

"ERDOĞAN BÖLÜYOR"

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın HDP’yi hedef gösteren “HDP teröristtir, bölücüdür” açıklamalarına tepki gösteren Temelli, “Ülkeyi tam ortadan ikiye bölüyor.  "Hayır biz bölücü falan değiliz. HDP suçlu bir parti değil. HDP bir arada yaşamanın demokratik cumhuriyetin teminatıdır. İşte o teminatın belgesidir Dolmabahçe Mutabakatı” ifadelerini kullanan Temelli, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ve hükümeti eleştirdi: “Kürt meselesi çözülmeden bu ülkede hiçbir meselenin çözülmeyeceği bellidir. Kürt meselesi, bu ülkenin tüm meselelerinin kavşağındadır. Kürt meselesini çözmeden hiçbir sorunu çözmek mümkün değildir. Bu meseleyi çözmemek üzerinden oluşturulmuş bir devlet aklı ile karşı karşıyayız.” 

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve hükümetinin Türkiye’yi çıkılmaz bir yere sürüklediğini anlatan Temelli, bu nedenle Türkiye’nin yerel demokrasiye ihtiyaç duyduğunu belirterek, şunları söyledi:

“Buna son vermenin yolunun, öncelikle yerellerde demokrasi, yerellerde halkın iktidara gelmesiyle mümkün olduğunu söylüyoruz. Üreten biziz, yöneten de biz olacağız. Sadece Kürt illerinde değil Türkiye’nin her yerinde bu iktidara karşı demokrasi güçlerinin yerellerde iktidara gelmesi için üzerimize düşen görevi yaptık, yapmaya da devam edeceğiz. Türkiye yerellerde bu iktidardan kurtulduğunda, bu rejimi daha fazla taşımayacağını da ortaya koyacaktır. Eşit yurttaşlık temelinde demokratik cumhuriyet konusunda Türkiye’nin önü açılacak ve bu sayede güçlü adımlar atabileceğiz.” 

"HALK SUSKUN DA OLSA MÜCADELESİNE SAHİP ÇIKACAKTIR"

DBP Eş Genel Başkanı Mehmet Arslan da yaptığı konuşmada 31 Mart yerel seçimlerinin kendileri açısından “kayyımlarla hesaplaşma günü” olacağını ifade ederek, "AKP’nin tekçi politikalarına mecbur olmadığımızı 31 Mart’ta anlatmak zorundayız. Türkiye’ye dayatılan karanlık geleceği yırtıp atmak için herkesin Kürtlerle bir araya gelmesi ve el ele vermesi gerekiyor” diye konuştu. 

Kayyımların Kürtlere dönük sindirme politikalarının devamı olduğuna dikkat çeken Ahmet Türk ise şunları söyledi: “Geleceğimiz yok edildi, yarınlarımızı karanlığa gömmek isteyenlere karşı seçime sahip çıkmamız gerekiyor. 31 Mart’ta aldığımız belediyelerin altına düştüğümüz zaman mücadelemiz için büyük bir eksikliktir. İnanıyorum bir suskunluk varsa, baskıdan dolayıdır. 31 Mart’ta sandıklarda halkın iradesi ortaya çıkacak. Halkımızın çok kararlı olduğunu görüyoruz. Bu halk suskunda olsa mücadelesine sahip çıkacaktır.” 

Kaynak: Evrensel

Fotoğraf: MA