Soma davasında mahkemenin sanıklara verdiği cezalar isyan ettirdi. Can Gürkan 'taksirle ölüme sebebiyet verme' suçundan 15 yıl hapse çarptırılırken, asıl patron Alp Gürkan beraat etti.
Manisa Soma’da 301 işçinin hayatını kaybettiği maden katliamıyla ilgili 5’i tutuklu 51 sanığın yargılandığı davada karar dün açıklandı. Akhisar Ağır Ceza Mahkemesi heyeti, aralarında Soma Kömür İşletmeleri AŞ Yönetim Kurulu Başkanı Can Gürkan’ın da olduğu 5 sanık için 15 yıldan 22 yıl 6 aya kadar, 9 tutuksuz sanık için de 6 yıldan 10 yıla kadar hapis cezaları verdi. Şirketin patronu Alp Gürkan’ın da aralarında bulunduğu 37 sanık ise beraat etti. Karara isyan eden işçi yakınları gözyaşlarına boğuldu. Sinir krizi geçiren, fenalaşan işçi yakınları ambulanslara alındı.
Can Gürkan’a 15 yıl
Mahkeme Başkanı Salih Pehlivanoğlu, verdikleri kararı açıkladı. Buna göre; Soma Kömür İşletmeleri A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Can Gürkan 15 yıl, Soma Kömür İşletmeleri A.Ş. Genel Müdürü Ramazan Doğru 22 yıl 6 ay, maden mühendisi ve İşletme Müdür Yardımcısı İsmail Adalı 22 yıl 6 ay, İşletme Müdürü Akın Çelik 18 yıl 9 ay, maden mühendisi Ertan Ersoy 18 yıl 9 ay hapis cezası aldı.
Mahkeme ayrıca, Can Gürkan hakkında 3 yıl süreyle madencilik faaliyetlerinde bulunmama cezası verdi.
Bu karar sonrasında, ailelerin ve avukatların tepki göstermesi üzerine duruşma salonu karıştı. Cezaların ‘taksir’le (tedbirsizlik) öldürme ve yaralama, ölüme, yaralanmaya sebebiyet verme suçlarından verilmesi nedeniyle avukatlar, “Karar heyetinize aittir, biz ailelerin yanındayız” diyerek ailelerin bulunduğu alana geçti. Aileler heyete tepki gösterirken, salonu terk eden mahkeme heyeti duruşmaya 10 dakika ara verdi.
Alp Gürkan’a beraat
Aradan sonra kararı açıklamayı sürdüren Mahkeme Başkanı Pehlivanoğlu, tutuksuz yargılanan sanıklardan emniyet teknikeri Mehmet Ali Günay Çelik'e 11 yıl 8 ay, maden mühendisleri Yasin Kurnaz ve Hilmi Kazık'a 10 yıl 10'ar ay, Yönetim Kurulu Üyesi Haluk Sevinç, çalışanlardan Hilmi Karakoç, Mehmet Eres, Hüseyin Alkan, Fuat Ünal Aydın'a 8 yıl 4'er ay ve Murat Bodur'a 6 yıl 3 ay hapis cezası verdi. Savcının esas hakkında mütalaasında “asıl sorumlu” diye nitelendirdiği ve tutuklanmasını talep ettiği Alp Gürkan’ın da aralarında bulunduğu 37 kişi hakkında ise beraat kararı verildi.
Tutuklu sanıkların tutukluluk halinin devamına hükmeden mahkeme, tutuksuz sanıkların ise tutuklanmasına gerek görmedi.
Aileler gözyaşlarına boğuldu
Kararın ardından madenci yakınlarının tepkileri devam etti. Bazı madenci yakınları adliye önünde “301 kişiyi öldürdüler. Çocuklarımızın azraillerine bu kadar ceza veriyorlar” diyerek karara isyan ederken, bazıları gözyaşlarına boğuldu, bazıları da sinir krizi geçirerek fenalaştı. Fenalaşan madenci yakınları ambulanslara alındı.
‘Akıl almaz, hukuk almaz, vicdan almaz’
Madenci yakınları, avukatlar, milletvekilleri ve çeşitli örgütlerden temsilciler, adliye önünde yaptıkları açıklamalarda karara sert tepki gösterdi. Katliamda oğlunu yitiren Elmas Kaya, “Bu hâkimin buraya ilk atandığı gün ben mahkemeden zaten korkmuştum. Çünkü adamın kendinden önce ünü gelmişti. Acaba şu milleti gördükçe vicdani olarak bir hesap yapar mı diye düşünmüştüm. Maalesef parayı tercih etti, yukarıdakileri tercih etti” dedi.
Ailelerin avukatlarından Can Atalay, “Gün gelecek, devran dönecek, katiller halka hesap verecek. Ama biz o devranın dönmesini beklemeyeceğiz, bu devranı bu eller döndürecek; Elmas teyze, Gülfidan abla döndürecek” diye konuştu.
Atalay, şöyle devam etti: “Gözlerimizin içine baka baka her türlü rezilliği yaptınız, Can Gürkan’a taksir dediniz. Ayıp, utanın! Utanmak size ait değilse bağlı olduğunuz HSK utansın. HSK utanmıyorsa Adalet Bakanları utansın, onlar utanmıyorsa Cumhurbaşkanı utansın. Bu ülke, ekmeğini kazanırken öldürülenlerin canı üzerinden bir yalan mutluluk yaşamayacak. Reis diyorlar, reis sen ki her şeyi elinde topladın, bize yanıt ver, parası olan her şeyi çözer mi? Böyle bir yargı olabilir mi, bize hesap verin.”
Avukat Nergis Tuba Aslan da “İçeride yaşananları akıl almaz, hukuk almaz, vicdan almaz. 2 gün önce karar açıklanacaktı, ertelenmesinin sebebini şimdi anladık. O üye bugün sapasağlam otururken kürsüde, pazartesi niye yoktu anladık. Bu bir son değil, bizim için son değil. Biz toprağın altındaki 301 can için ailelerle birlikte sonuna kadar mücadele etmeye devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.
Adalet faciası
HDP İzmir Milletvekili Serpil Kemalbay ise şunları söyledi: “Biz 4 yılı aşkın süredir adaletin tecelli etmesini beklerken, büyük bir adalet faciası gerçekleşmiştir. 301 madencinin yaşamını yitirmesi, sermaye birikim sürecinin ve çalışma koşullarının tamamen kâr amaçlı işlemesinden kaynaklıdır. İçeride verilen ceza da tam bunu gözetmiştir. Yani sermaye bu sömürü sistemine devam etsin, işçilerin sağlığını ve güvenliğini gözetmeyen, gerekli önlemleri almayan patronlar cezalandırılmasın ki bu sistem sürebilsin. Bu karar sermayeden ve patronlardan yana bir karardır. Her gün en az 3 kişi iş cinayetlerinde yaşamını yitirirken, 301 madencinin ölümünde verilen bu adaletsiz karar, ‘taksir’den verilen bu karar, ‘bu cinayetler sürsün’ demektir. Asla bu kararı kabul etmiyoruz. Mücadele etmeye devam edeceğiz. Soma’nın hesabı mutlaka sorulacak.”
CHP Manisa Milletvekili Özgür Özel de karara tepki göstererek, “Unutursak yüreğimiz kurusun diyorduk ya, o unutmayan anaların o karardan sonra dizlerinde derman kalmadı. Mahkemeye gelirken, eşikten çıkarken ‘Oğlumun hakkını almadan dönmeyeceğim’ dedi analar. O yüzden 2 gün burada oturma eylemi yaptı. Oturdu, kalkmadı. Hepimizin bu davayı sonuna kadar sürdürmek, katilleri ve onların işbirlikçilerini yargılamak boynumuzun borcudur” diye konuştu.
Katledilen her işçi için sadece 6 gün yatacak
Can Gürkan, infaz yasası gereği ‘taksirle ölüme sebebiyet verme’ suçundan aldığı 15 yıllık cezanın 5,5-6 yılını yatacak. Böylece katledilen her işçi için sadece 6 gün hapis yatmış olacak. Öte yandan gazetemize konuşan Av. Berrin Demir, sanıkların önümüzdeki günlerde tahliye edilmelerinin şaşırtıcı olmayacağını söyledi. Demir, “Bugün ailelerin ve kamuoyunun tepkisinden çekindikleri için tahliye kararı vermemiş olabilirler. Önümüzdeki günlerde tahliye edilmelerinden endişe ediyoruz” dedi.
Ailelerin acıları bu kararla katmerlendi
Haziran Türkiye Yürütmesi’nden ÖDP Başkanlar Kurulu üyesi İlknur Başer, kararı şu sözlerle değerlendirdi: “49 aydır süren eziyet, ailelerin 23’üncü kez her davaya geliş gidişleri, yaşadıkları acı bu davada son bulmadı. Davada verilen kararlar maalesef ki bir komedi niteliğinde. Hatta tutuksuz yargılanan sanıklara devlete tazminat davası açma hakkı bile tanındı, bunun yolu açıldı. En yüksek ceza 22 yıl 6 ay olarak belirlendi. Zaten ceza taksirle öldürmekten dolayı verildi. Oysa yıllardır bizler kasti olarak öldürmek suçundan cezalandırılmalarını talep etmiştik.
Ailelerin acıları bu kararlardan sonra binlerce kez katmerlendi. Ancak mücadeleleri devam edecek, kararlılar bu konuda. Onlar ile yaptığımız sohbetlerde bu kararlılığı görüyoruz. Bundan sonra Birleşik Haziran Hareketi olarak ailelerin hep birlikte kolektif olarak aldıkları kararların yanında olacağımızı buradan beyan etmek istiyoruz. Soma Davası bitmedi, burada bitmeyecek. Biz bir kez daha gördük ki adalet yerin altında kaldı, adalet yeryüzünü kaplamadı. Adaletin yeryüzünü kaplaması ancak ve ancak bizlerin, halkın mücadelesiyle olacaktır. Bundan sonra da mücadelemizi büyütmeye devam edeceğiz.”
Kaynak: BirGÜN
................................................................
DİSK Yönetim Kurulu adına Genel Başkan Arzu Çerkezoğlu Soma Katliamı davasının kararı ile ilgili bir açıklama yaptı.
Kararı bir “hukuk skandalı” olarak değerlendiren Çerkezoğlu’nun açıklamasının tam metni şöyle:
SOMA’DA ADALET GÖÇÜK ALTINDA!
13 Mayıs 2014 tarihinde gerçekleşen Soma Katliamı’nın iki gün önce ertelenen karar duruşması bugün görüldü. Ülkemizin gördüğü en büyük maden katliamının davasında patron Can Gürkan 15 yıl, genel müdür Ramazan Doğru 22 yıl 6 ay hapisle cezalandırıldı, diğer patron Alp Gürkan’ın da aralarında bulunduğu 37 sanık ise beraat etti.
Başından beri bir hukuk skandalı olarak yürütülen duruşma, bu kararla birlikte Soma Davasında adaletin göçük altında kaldığını gösterdi. Önce Soma’dan kaçırılan, sonra da katliamda sorumluluğu bulunanları yargılama konusu yapmayan mahkeme, bugün açıkladığı kararla birlikte katliama sebep olan maden patronu ve yöneticilerini “olası kasıt” üzerinden değil; “bilinçli taksir” ile “cezalandırılarak” adeta ödüllendirildi.
Başından beri madenlerde gerekli denetimi yapmayanlar, 301 işçi kardeşimizin Soma’daki ölüm çukuruna girmesine izin verenler, güvencesiz ve taşeron çalıştırma biçimlerini egemen hale getirenler, sendikalaşmanın önüne engeller koyanlar gözden kaçırıldı, dava konusu yapılmadı.
Davada yargılananlar, madenin patronu ve birkaç üst düzey yönetici ile sınırlı kaldı. Bugün açıklanan karar gösterdi ki, bu sanıklar mahkemenin “bilinçli taksir” üzerine kurduğu karar ile adeta ödüllendirildi; katliamdaki sorumlulukları gizlendi.
“Taksir” kavramı işlenen bir kusuru, yapılan bir hatayı ifade eder. 301 işçinin hayatını basit bir hataya bağlayan mahkemeye soruyoruz: Gerekli işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerini bilerek ve isteyerek almamak “hata” mıdır?
Yıllık üretim planının neredeyse üç katı üretim yapmak için işçileri zorlamak “hata” mıdır?
Madenlerdeki taşeron, rodövans, dayıbaşılık gibi güvencesiz çalıştırma uygulamalarını yaygınlaştırmak, madenleri özelleştirmek, kamu denetiminden çıkarmak “hata” mıdır?
Soma’da yapılanlar hata değil, insan hayatına kast etmektir. Tüm bunların bir iş cinayetine sebep olabileceği bilindiği halde gerekli önlemler alınmamış, “olası kasıt”la hareket edilmiştir. İşçi sağlığı ve iş güvenliği önlemleri işverenin insafına terk edilmiş, meydana gelen iş cinayetleri “kader, fıtrat” olarak nitelendirilmiş, katliamda kusuru bulunanlar adalet önüne çıkarılmamış ve katliama adeta davetiye çıkarılmıştır. 301 işçi kardeşimiz göz göre göre gelen bir katliam sonucu hayatını kaybetmiştir. Bunun adı taksir ya da hata değil; cinayettir.
Soma Katliamı’nın sorumluluğu mahkeme salonunda yargılanan sanıklar ile birlikte bu katliamın gerçekleşmesine adeta fırsat veren dönemin siyasi otoritesinin ve bu kararı imzalayan mahkeme heyetinin üzerindedir.
Soma’nın acısı hala tazedir. Bu kararı kabul etmemiz mümkün değildir.
Unutmayacağız, unutturmayacağız, affetmeyeceğiz! Bugüne dek olduğu gibi bundan sonra da bu katliamın takipçisi olacak, Soma’nın hesabını sormak için mücadeleye devam edeceğiz.