Bugün kim ki " ekmek yediğin yere ihanet etme" diyerek yoksulluğu güzelliyorsa bu kitabı okumalı. Bence herkes bu kitabı okumalı.

Tam da Kaz dağları'nın da altın aramak için Kanadalı şirkete verildiği, Munzur Dağının maden arama bölgesi ilan edildiği şu günlerde, tam da bu kitapta yer alacak kalitede bir ihanet yaşanıyorken, bunların amacı ne diye cevaplayamadığınız sorular varsa halen, ''Latin Amerikanın Kesik Damarları'' nda bulacaksınız cevabı.

Türkiye'nin adının geçmemesine rağmen sürekli ''aynen bizim gibi'' diyerek okuyacaksınız.

''Başkaları biz kaybettiğimiz için kazanmış durumdalar''...

''Bizim yenilgimiz yabancıların ve içerideki işbirlikçilerinin refahını artırmıştır hep''...

''Sömürgeciliğin simyasında, altın tenekeye, besinler zehire dönüşmektedir''...

"Gerçeğin ne olduğuna bakmadan onu değiştirmenin sihirli bir formülü yok. bir şeyi değiştirmek içinse önce ne olduğunu öğrenmek gerekiyor''....

''Sistem kendini vatan yerine koymayı amaçlıyor. Resmi propaganda gece gündüz yurttaşlara sistemin vatan demek olduğunu haykırıyor. Sistemin düşmanı vatan haini oluyor."...

''Çok fazla paraları vardı. Ne yapacaklarını bilemediler bu kadar parayı. Onun için birbirine bitişik kiliseler yaptılar ''

''Aptallığa oldukça benzeyen bir suskunluk içindeydik''...

Bunlar kitaptan aklım da kalan bıçak gibi beynime saplanan kelimelerden bazıları... Latin Amerika diye yazmasa rahatlıkla Türkiye'den bahsettiği düşünülebilir. Emperyalist ülkelerin içerideki işbirlikçilerle soyup soğana çevirdiği ülkelerin sadece ismi değişiyor. Kaderleri hep aynı...