Ahlakçılığındaki ikiyüzlülüğünü herkesin bildiği Suudi Krallığı’nda sinema salonu yoktu ama 500’den fazla dijital kanal var. Ülke her türden DVD cenneti.
O zamana kadar da dolup taşıyor muydu bilinmez, ancak Suudi Krallığı’nın birden bire aklına düşmüş olmalı ki, zamanın baş müftüsüne verdirdikleri fetvayla 1970’de ülkede ne kadar sinema salonu varsa kapatmıştı. Böylelikle o güne kadar neyse de o tarihten sonra Suudi vatandaşların günaha girmeleri (!) engellenmiş oldu. Tam 35 yıl boyunca.
Dün tüm haber ajanslarından, ülkenin reformcu (!) Veliaht Prensi Muhammed bin Selman’ın bu saçma yasağa bir son verdiği, artık önümüzdeki yıldan itibaren yeniden sinema salonlarının açılacağını duyurduğu haberleri yayıldı. Veliaht’ın “bir süredir başlattığı reform dalgası”nın sonucu olarak vs vs…
İş adamı haklıydı başvurusunda. Bir kere “günah” sinema salonunda işleniyor değildi, bunun uydu televizyonu vardı, videosu vardı, DVD’si vardı. Buna rağmen yasağın konduğu 1970’e kadar salonda film izlemenin keyfini alıp da, yasak sonrası bu keyfi sürdürmek için komşu ülkeler Dubai ile Bahreyn’e yıllarca akın akın eden izleyiciler vardı yine de. Bunların harcadıkları para yıllık ortalama 1 milyar dolar ediyordu. Tamam, “günah” falandı ama akıp giden bu para da fena can yakıyordu doğrusu. İş adamı başvurusunu yaparken bunları da düşünmüştü. Sinema salonları açılsa bu para ülkede kalacaktı, iyi olmaz mıydı?
Keif el Hal?
Öncesi de var. Sinema salonu 1970’ten beri yoktu ama sinema filmi çekildi ülkede kısıtlı da olsa. Büyük bütçeli bir film vardır örneğin, 2006 yapımı: “Keif el Hal?” (Nasılsın) Başrol oyuncusu Ürdünlü bir kadın aktris. İyi film diyor izleyenler. “Bu yasaklar pek iki yüzlüce, ülkede sinemaya -salonları dahil- konan her tür yasak kalkmalı” diyen Prens El Velid bin Telal çekmiş bu filmi. Şu reformcu(!) genç Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın gözaltına aldırdığı prenslerden biridir bu. İlk Suudi Kralı İbni Suud’un torunudur.
Tabii ki sevimli bulduğum yok elbette. Babası Talal Bin Abdülaziz belki iyi bir adamdı bilemem, krallığın katı yönetim biçimini eleştirirmiş meğer, o nedenle hanedan içinde pek sevmezlermiş. Telal ise “Arap Baharı” sürecinde New York Times’a yazı yazmış, orada Arap ülkelerindeki baskıcı rejimleri kınamış. Hani saf olsak adama iyi diyeceğiz neredeyse. Gerçi Trump’a “ABD’nin yüz karası” dediği için “aferin adama” demişliğim vardır ama seçimi kazanır kazanmaz Trump’a “seçilmiş Başkan, farklı görüşler konuştu ABD kazandı, sizi kutluyorum” dediğinde neler söylediğimi yazmayayım.
Yani sonuçta ülkesinde en azından ciddi anlamda sinema yasağına bozulan biri bu El Velid. Veliaht Prens Muhammed bin Selman kadar ama ondan çok önce “reformcu” dense yeridir.
Vecde: Suudilerin Oscar adayı
Sinema salonlarının bile olmadığı Suudi Arabistan’dan kadınların toplumsal yerini sorgulayan bir filmin çıkagelmesi çok şaşırtıcı oldu tabii. Tamamı Suudi Arabistan’da çekilen bu filmin yönetmeni de Suudi Arabistanlı bir kadındı: Heyfa el Mansur. Suudi Arabistan dışında tüm Körfez ülkelerinde gösterime girdiğinde büyük beğeni topladı film. “En İyi Film” dalında Oscar’a aday gösterildi 2013’te. Filmde 11 yaşındaki Vecde adlı kız çocuğunun kızların binmesi yasak olan bisiklet sevdası anlatılıyor. 2012 Venedik Film Festivali’nde 3 ödül birden almıştı film.
Suudi Film Festivali
Dilediği kadar sinema salonu yasağı koysun Suudi Krallığı. Kimsenin takmadığı çok belli. Öyle ki bu yıl 23-28 Mart günleri arasında bir Suudi Film Festivali bile düzenlemiş Suudi sinemacılar. 5 gün boyunca belgeseller, kısa metrajlı filmler izlenmiş. Hepsi ülkede çekilen tam 58 film gösterilmiş.
Yani pratikte hiçbir önemi kalmamış bir yasağı sersemce sürdürmenin mantıksızlığını anlamaları tam 35 yıl sürmüş Suudi otoritelerin. İşe yarar belki ekleyeyim; porno sektörünün en iyi pazarlarından biri Suudi Arabistan. Sinema salonu yasağından ötürü de “ev sineması” kaymak tabakanın en sevdiği eğlence aracı.
Sinema salonu 35 yıldır imanlı Suudi yoksuluna yasaktı yani.(Kaynak. /BirGün)