Gezi davasında verilen siyasi kararın ikinci ayında açıklama yapan Taksim Dayanışması; bu hukuksu, keyfi, adaletsiz, vicdansız düşmanlık sona erene dek mücadele edeceklerini kaydetti.
Taksim Dayanışması, Gezi davasında verilen siyasi kararın ikinci ayında Mimarlar Odası'nda basın toplantısı düzenledi. Bakırköy ve Silivri Hapishanesindeki hukuksuz koşullara dikkat çekildi.
Çok sayıda kişinin katıldığı toplantıda yapılan açıklamada, "Biliyoruz ki bu karanlık; sadece kent, demokrasi ve hukuk emekçisi arkadaşlarımız Mücella Yapıcı'yı, Tayfun Kahraman'ı, Can Atalay'ı değil; ülkenin her kentinde yaşam alanlarına sahip çıkanları, bilimin ve hukukun izinden ayrılmadan meslek ilkelerinin gereğini yaptıkları için bu kirli rant düzenine karşı kamuyu savunanları, maden ocaklarından derelere zehir akmasın diye doğayı koruyanları, bu uğurda mücadeleyi bırakmayan demokrasi kurumlarını ve emekçilerini cezalandırmak istiyor. Biliyoruz ki bu karanlık sadece Çiğdem Mater'i, Hakan Altınay'ı, Mine Özerden'i ve Osman Kavala'yı değil; yurttaşlık bilinciyle temel hak ve özgürlükleri savunan sivil toplum kurumlarını, bu kurumlarda daha güzel bir gelecek için karşılıksız emek veren yurttaşları, sanatçıları, düşünce insanlarını cezalandırmak istiyor" denildi.
Hukuksuzluğu şiar edinen bu karanlığın; Gezi direnişinden bugüne "özgürlüğüme müdahale etme" diyen kadınları, "biz de buradayız" diyen LGBTİ+ bireyleri, baskıya ve şiddete karşı ses çıkaran milyonları, onurlu bir yaşam sürmek için emeğiyle geçinen ve alın terini sonuna kadar savunan emekçileri, barınma hakkı, özerk ve özgür üniversite için direnen öğrencileri, adalet talebini dilinden düşürmeyen anneleri cezalandırmak istediği kaydedilen açıklamada, "Son derece açık bir biçimde bir kez daha söylüyoruz: Bu karanlığa teslim olmayacağız! Tek adam rejiminin ihtiyaçlarına göre karar veren mahkemelerin hukuksuz, tanıksız, kanıtsız, keyfi ve tutarsız kararlar aldığı bu rejim karşısında adaleti savunmaya, demokrasiyi savunmaya, en temel anayasal haklarımızı savunmaya devam edeceğiz" ifadeleri kullanıldı.
Açıklama, şöyle devam etti: "Gerekçeli karar adı altında hazırlanan belge, 18'er yıl hapis ve ağırlaştırılmış müebbet gibi son derece ağır cezaları gerekçelendirememiş; aksine bu kararların meşru olmadığını, her hangi bir somut delile ve olaya dayanmadığını ispat etmiştir. Adalet sağlanmak zorundadır! Bu ülkenin yargısı, bu ülkenin mahkemeleri eşitsizliklere, vicdansızlıklara güç vermek yerine, haksız tahrik indirimiyle erkek şiddetini ödüllendirmek yerine Adaleti sağlamak zorundadır! Bu ülkenin Adalet kurumları, haksız yere tutuklu olan arkadaşlarımız başta olmak üzere, cezaevlerinde bulunan tüm yurttaşlar için, kelepçeli muayene gibi insan onuruna ve evrensel protokollere aykırı bir şekilde gerçekleştirilen hukuksuz uygulamalara engel olmak zorundadır. Bizler, 2013'ün Haziran'ında Gezi parkındaki o rengarenk, dayanışmacı anlayışı bugüne ve geleceğe taşımaya, Demokrasi için, Eşitlik için, Özgürlük için, geleceğimiz için adalet talebini yükseltmeye devam edeceğiz. Bu hukuksuzluk, bu keyfilik, bu adaletsizlik, bu vicdansızlık, bu düşmanlık sona erinceye kadar, arkadaşlarımız serbest bırakılıncaya kadar, dünya hukuk tarihine kara bir leke olarak girecek bu davalar geri çekilinceye kadar mücadeleye devam edecek, arkadaşlarımızı yalnız bırakmayacağız!"