Devam eden bir grevi işverenin ‘kırma ‘girişimini anlarız. Peki sendika kırarsa? Üstelik bu sendika; işçi sınıfının sınıf örgütlülüğü üzerinden tarihsel bir misyon taşıyorsa…
TAMER ÇELİK
Maltepe belediyesinde örgütlü olan DİSK-GENEL-İŞ Sendikası 2 nolu şube ile Maltepe belediyesi arasında 2 Temmuz 2020 tarihinde başlayan Toplu iş sözleşmesi görüşmelerinin 6. ayının sonunda tıkanması üzerine sendika grev kararı aldı.23.02.2021 günü başlayan grev işçilerin coşkulu ve kararlı tutumuyla 6.ıncı gününde devam ettiği sırada, sendika genel merkezinin yetkili şubeyi aşarak işverenle masaya oturmasıyla grev sonlandırıldı. Daha doğrusu kırıldı İşçiler sert tepki göstermesine rağmen, sendika genel merkezi umursamaz bir tavırla yasal süreci sonlandırdı.
Asıl hikaye bundan sonrasıdır!
Devam eden bir grevi işverenin ‘kırma ‘girişimini anlarız. Peki sendika kırarsa? Üstelik bu sendika; işçi sınıfının sınıf örgütlülüğü üzerinden tarihsel bir misyon taşıyorsa… 1 mayıs meydanlarında ve direniş alanlarında üye ve yöneticileriyle ödedikleri bedel, kendi tarihinin sahifeleriyle doluysa…İşveren karşısında ödünsüz ve dik durarak gerek sistemin, gerekse işverenin bütün engellemelerine rağmen örgütlenme sürecini başarıyla tamamlayarak işçi nezdinde itibar kazanmışsa? Hele ki bu sendika DİSK ise…
Sorunun cevabı; yaşanan süreçle bağlantılı olumsuz durumları peş peşe sıralasak da, işçi-sendika -işveren üçlüsünden oluşan bu durgun ‘Ekosistem’den kendimizi kurtaramayız. Asıl mesele; kendisini ‘Sera İklimine’ hapsetmiş ve suni teneffüsle ayakta durmaya çalışan Türkiye Solunun geldiği aşamayla birebir bağlantılıdır. İşçi sınıfının sınıf örgütlülüğünün önemli bir parçası olan sendikal örgütlülüğü, ‘Ekonomizm’ eksenli sınıf uzlaşmacılığı üzerinden politik seyir izleyen ‘sendika simsarlarına’ teslim edilmesi Türkiye Solunun kayıplarının başında geliyor.
Peki ne yapılabilirdi?
Maltepe’de yaşanan sürecin bir benzeri örneği 10 gün öncesinde Kadıköy Belediyesinde yaşandı. Adeta prova niteliğindeydi. Kamuoyunda yeterli tepki gelmeyince Maltepe’de de gerçekleşti. Neredeyse işverenin sunduğu şartların kabulü niteliğindeydi.
2.700.00 TL. çıplak maaş + yol yemek +agi +yıllık ikramiyeler ile 4.460.00 TL.ve yaklaşık iki yıllık bir sürece göre enflasyonun çok gerisinde seyretmesi, önceden kazanılmış olan 40 saat uygulamasının kaldırılması (işverenin israrı) ise netlik kazanmayan bir pazarlıkla işçi haklarının henüz daha tartışmaya açılmaması, yapılan anlaşmanın işveren lehine sonuçlandığını göstermektedir.
Yaşanan süreç (pandemi) verilecek tepkilere asla engel değildir. Sanal ortamda da olsa dayanışma ruhuyla hareket eden DKÖ’ler, kurum ve partiler yaşanan durumla ilgili kamuoyuna yönelik ortak bir deklarasyon yayınlasalardı, sendika bu olumsuzluğa cesaret edemezdi. Halen geç değil.
Maltepe Belediye işçilerinin sendikal mücadelesi ve örgütlenme süreci 2015′ te Disk Genel-İş ile başladı. 2018’de 9 gün süren grev başarılı bir TİS ile sonuçlandı. Son yaşanan grev aynı kararlılık ile ve aynı ruh ve bilinçle sürdürüldü. Maltepe Grevi, diğer belediyeler içinde emsal teşkil eden önemli bir direnişti. Hemen hemen her gün onlarca kurum ve D.K.Ö. dayanışma ziyaretinde bulundu. İşçilerin sık sık ‘YAŞASIN SINIF DAYANIŞMASI’ ve ‘MALTEPE İŞÇİSİ DİRENİŞİN SİMGESİ’ gibi sloganlar hafızalarda iz bıraktı. Bu grev siyasi olarak da Demokratik kamuoyuna mücadele ruhuna ruh katmıştır.
İçerden gelen bilgilere göre 5. günün akşamı Genel iş Merkezi işverenin şartlarını kabul eden anlaşmaya imza atmıştır. Bu gelişme karşısında işçi önderlerinin , sendikanın tutumunu işçiye izah edecek hiçbir pozisyonları kalmamıştır. Sendikanın işçiye yaşattığı bu ‘hüsran’ aslında mücadeleye vurulmuş bir darbedir. İşçi böyle bakıp değerlendiriyor. İşçiye moral ve motivasyon verilmesi, sendikanın böyle bir eğilime girmesinin engellenmesi, tamamen sol kamuoyunun vereceği tepkiye bağlıdır.
Bekleyeceğiz göreceğiz.