Büro Emekçileri Sendikası (BES) Edirne Şubesi, taşeron işçisine 'müjde' diye sunulan kelimenin tam anlamıyla tüm çalışanlara 'ölümü gösterip sıtmaya razı etme' politikasının bir parçası olduğunu söyledi.
BES Edirne Şubesi, taşeron işçilerin kadroya alınmasıyla ilgili basın açıklamasını KESK binasında gerçekleştirdi. KESK temsilcileri ve Şube Yönetim Kurulu Üyeleri'nin katıldığı toplantıda Başkan Emre Sarı,”Taşerona kadro müjdesi fos çıktı” dedi.

BES Edirne Şube Başkanı Emre Sarı, Ankara, İstanbul en son Brüksel'de gerçekleşen saldırıları kınayıp, katliamları gerçekleştirenleri ve arkasındaki güçleri lanetledi. 18 Mart 2016 tarihinde sabah erken saatlerde evi basılarak gözaltına alınan Bursa Şube Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Sabri Gül'ün derhal serbest bırakılmasını istediklerini belirten Sarı, süreci anlatarak şunları söyledi:
“Başbakan Davutoğlu, kamuda çalışan tüm taşeron işçilerinin kadroya alınacağını açıkladı. Başbakanın bu müjdeli açıklamalarının üzerinden daha bir kaç saat geçmeden Maliye Bakanı Naci Ağbal'ın konunun detayları hakkında yaptığı açıklama yıllardır çalışma koşullarını düzeltilmesini, maaşlarının insanca bir yaşam sürdürmeye yeter noktaya çekilmesini ve en önemlisi güvenceli bir kadro isteyen taşeron çalışanları-nın umutlarını kararttı. 
Bu dönemde kamudaki taşeron işçi sayısı 245 kat arttı. Bu resmi rakamlara göre Türkiye'yi bir Taşe-ron Cumhuriyetine çe-virdikleri açık olanların, sanki bunun sorumlusu başka bir siyasal iktidar-mış gibi 'kamuda tek bir taşeron işçisi kalmayacak' nutukları atmaları gerçek-leri çarpıtmada ne kadar 'ustalaştıklarını'  gösteriyor.
Kamu taşeron çalışanları kamuda 4C benzeri yeni bir istihdama göre çalıştırılacak. Kamu taşeron işçisine bırakın kadro vermeyi bundan sonra kamuya alınacak herkesin 'özel sözleşmeli personel' olarak istihdamını hedefliyor. Lisans mezunu olup KPSS'den atanamayanların “özel sözleşmeli personel" olarak istihdamının önü sonuna kadar açılacak.
Bunun adı müjde değil, tüm kamunun 'özel sözleşmeli personel' adı altında siyasi iktidarın taşeron çalışanı haline getirilmesidir. Bugün taşeron işçisine 'müjde' diye sunulan kelimenin tam anlamıyla tüm çalışanlara 'ölümü gösterip sıtmaya razı etme' politikasının bir parçasıdır.
AKP iktidarı emekten değil, sermayeden yanadır. Politikalarında emeğin değil, sermayenin-işverenlerin çıkarlarını temel almaktadır.
Mecliste görüşülen özel istihdam büroları yasa tasarısı ile kiralık işçiliği dayatması, işçilerin kıdem tazminatını, kamu emekçilerinin iş güvencesini hedef alan politikalarda ısrar etmesi, “asgari ücreti 1.300 TL ye çıkardık” deyip maliyetini işverenlere değil, halka yıkması sermaye dostu-emek karşıtı politikasının gereğidir.
İktidarda olduğu 14 yılda kamuda çalışan kadrolu işçi sayısını bitme noktasına getiren, 23 bin 4C'liyi kadroya almamak için yıllardır ayak direyen, sözleşmelilerin kadroya alınmasını seçim yatırımına dönüştüren AKP iktidarının yedi yüz bin kamu taşeron işçisini kadroya almasını beklemek inandırıcı değildir. Nitekim başbakanın “kamuda tek bir taşeron işçi kalmayacak” nutkunun üzerinden daha birkaç saat bile geçmeden ortaya çıkan tablo bunu ispatladı.  
AKP iktidarından medet ummanın ne kadar yanıltıcı olduğunu bir kez daha ispatladı.
İşçileri, kamu emekçilerini, yoksullaştırılan halkı hedef alan bu emek karşıtı politikalar ancak söz konusu kesimlerin ortak mücadelesi ile durdurulabilir.  
Büro Emekçileri Sendikası ve konfederasyonumuz KESK olarak tüm çalışanlar için güvenceli iş  güvenli gelecek mücadelemizi kararlılıkla sürdürmeye; emeğin, ezilenlerin ortak mücadelesini örme konusunda üzerimize düşen görev ve sorumluluğun gereğini yerine getirmeye devam edeceğiz.”