TÖP "Yönetemiyorsunuz, biz yöneteceğiz" başlıklı basın açıklamalara mülki amirlikler yasak kararı getirdi. Bu duruma tepki gösteren TÖP üyeleri Kadıköy'de sokak konuşmaları yaparak "Halkın taleplerini dillendirmeye devam edeceğiz" dedi.
İSTANBUL-
Toplumsal Özgürlük Partisi'nin (TÖP) "Yönetemiyorsunuz, biz yöneteceğiz" başlıklı basın açıklamalara mülki amirlikler yasak kararı getirdi. Bu duruma tepki gösteren TÖP üyeleri Kadıköy'de sokak konuşmaları yaparak "Halkın taleplerini dillendirmeye devam edeceğiz" dedi.
Toplumsal Özgürlük Partisi (TÖP), Peker-Soylu atışmalarıyla ayyuka çıkan iktidar içi kriz karşısında “Yönetemiyorsunuz, biz yöneteceğiz. Demokratik cumhuriyet için bir adım ileri” diyerek farklı illerde basın açıklamaları düzenleyeceğini açıklayınca mülki amirliklerin engellemeleriyle karşılaştı.
Adana Valiliği, Hatay Valiliği ve Kadıköy Kaymakamlığı tarafından yapılan açıklamalarla, doğrudan Toplumsal Özgürlük Partisi’nin adı kullanılarak yapacakları eylem ve etkinliklere izin verilmeyeceği belirtildi. TÖP de bu durum karşısında sessiz kalmayarak, “Halkın taleplerini dillendirmeye devam edeceğiz” dedi.
TÖP üyeleri Kadıköy sokaklarında
Kadıköy Kaymakamlığı tarafından açıklamaları yasaklanan TÖP üyeleri Kadıköy’de farklı noktalarda sokağa çıkıp ilçe halkına hitaben konuşmalar yaparak, “Kadıköy Kaymakamlığı’nın keyfi ve hukuksuz yasaklamalarını da, uygulamalarını da tanımadık. Onlar gidecek, biz hep sokaklarda, meydanlarda, halkın içinde olacağız. Halkın taleplerini dillendirmeye devam edeceğiz. Yaşasın Toplumsal Özgürlük mücadelemiz” dedi.
Hatay’da açıklama
Hatay’da da yasakları tanımayacaklarını söyleyen TÖP üyeleri, “Hatay Kaymakamlığı’nın keyfi ve hukuksuz yasaklamalarını da, uygulamalarını da tanımadık. Onlar gidecek, biz hep sokaklarda, meydanlarda, halkın içinde olacağız. Halkın taleplerini dillendirmeye devam edeceğiz. Yaşasın Toplumsal Özgürlük mücadelemiz” dedi.
Mersin’de il binasında açıklama
TÖP üyeleri, Mersin’de ise açıklamalarını il binalarına taşıyarak şunları söyledi: “Demokratik Cumhuriyet’i örgütleme çağrımızı Mersinlilere duyuracağımız basın açıklamamız devletin keyfi tutumu ile yasaklanıp, engellendi. Mersin İl Örgütü açıklamasını kendi binasında gerçekleştirdi.”
Adana’da abluka
Adana’da ise TÖP il binası polis ablukasına alındı. TÖP üyeleri bu durum karşısında “Demokratik Cumhuriyet çağrımızı duyuracağımız basın açıklaması Adana Valiliği’nin keyfi yasağıyla engellendi. Adana il binamız abluka altına alındı. Halkın taleplerini haykırmaya ve mücadele etmeye devam edeceğiz. Onlar gidecek” dedi.
Denizli’de açıklama
Denizli’de yapılan açıklamada da şu ifadeler kullanıldı, “Demokratik Cumhuriyet çağrımız Denizli’de. Denizli Candoğan Park’ta gerçekleştirilen basın açıklamasında halkın bu çürümüş düzene mahkûm olmadığı vurgulandı. Halkın yönetimi için”
TÖP’ün “Onlar yönetemiyorlar, biz yöneteceğiz! Demokratik Cumhuriyet için ileri!” başlıklı açıklaması şu şekilde:
Keyfi saltanatın meşruiyeti kalmadı
Milyonlarca insanın kaderini, birkaç kişinin ağzından çıkan karara bağlıyorlar. Sarayda başkan, kabinede bakan, ilde/ilçede vali/kaymakam, belediyede kayyım, karargâhta komutan, üniversitelerde rektör, okullarda müdür… Bizi bir ağ gibi saran bu atanmış yöneticiler, devletin bekasını gerekçe göstererek hiçbirimizin rızasının olmadığı, açıkça bizlere saldırı niteliğinde olan kararlar alıp uyguluyorlar. Bu keyfi saltanatın hiçbir meşruiyeti kalmadığı gibi, kendi dayattıkları yasalara ve anayasaya da uymuyorlar.
Hatırlayalım her ay onlarca işçinin ölümüne neden olan iş koşulları anayasaya aykırı idi. Hatırlayalım, kadınları koruyan birçok tedbir içeren İstanbul Sözleşmesi’nden çıkmaları kanuna aykırı idi. Hatırlayalım KHK’larla yüz binlerce insanın yaşamına saldırmaları kanuna aykırı idi.
Yönetemiyorlar
Birileri sarayından yardımcılarına bir metin yazdırıyor, o gece yazdırdığı şey bir kanuna dönüşüp kanun olarak önümüze geliyor. Bir gecede bizlerin yaşamını ilgilendiren birçok karar alınıyor, uygulanıyor, milyonların yaşamı alt üst oluyor. Ne salgını, ne ekonomik krizi, ne de dış politikadaki krizleri yönetebiliyorlar. Milyonlarca insanın yaşamını mahvediyorlar. Milyonlarla sayılan bir işsizler ordumuz var. Cebimize giren para her geçen gün azalıyor ve üstelik değer kaybediyor. Esnaf kepenk kapattı, işçiler can pahasına fabrikalara, işletmelere, atölyelere, madenlere, tersanelere tıkıldı. Halk ya açlık ya da hastalıkla ölüm seçenekleri arasına hapsedildi.
Her yerinden pislik akan bir düzenin içindeyiz. Adları birçok suça bulamış çete liderleri, mafyalar, ittifaktan ayrı düşünce devlet kademelerinde yer alan birçok siyasetçinin pisliklerini ortaya saçmaya, işledikleri suçları itiraf etmeye başladılar. İçişleri Bakanı başta olmak üzere, devlet yetkilileri de aynı kirli dille cevap verdiler. Biz bu kirli düzene mecbur değiliz.
“Halk yönetsin”
Bu, böyle gitmez. Bin bir türlü hileyle uydurdukları anayasalarını da, mazlumu ezen, zalimi koruyan kanunlarını da istemiyoruz. Onların keyfi yönetme biçimlerini de istemiyoruz. Onlar yönetemiyorlar, biz yönetelim, halk yönetsin. İşçiler, gençler, kadınlar, esnaflar, yoksullar… Gelin, sermayedarların çıkarını savunanların saltanatına son verelim, halkın iktidarını kuralım. Gelin halkın hiçbir derdine çare olmayan ve zaten işlemeyen anayasaya karşı, halkın halkçı anayasasını yazalım.Bu anayasa, yağmacıların, zorbaların, kayyımların değil; işçilerin, gençlerin, kadınların anayasası olsun.Bu anayasa, herkese güvenceli iş, güvenceli yaşam, herkese adil ücret, herkese sağlık sigortasını garanti altına alacak bir anayasa olsun. Bu anayasa, tüm inançların haklarını güvence altına alan özgürlükçü, halkçı bir laikliği garanti altına alan bir anayasa olsun.
“Demokratik cumhuriyet ve demokratik anayasa hedefinde buluşalım”
Bu anayasa, halkın kendi meclislerinde yönetime doğrudan katılımını yasal güvence altına alsın, halk meclislerini yasal olarak tanısın. Halkçı bir iktidarın yazılı belgesi olsun. Bu anayasa, doğayı vahşice yağmalayan kapitalist sisteme karşı, doğal varlıkların yaşamlarını garanti altına alsın. Bu anayasa, toplumsal cinsiyet eşitliğini güvence altına alsın. Bu anayasa çocukların tüm haklarını güvenceye alsın, çocukların sözlerini de taşısın. Bu anayasa Merkez Bankası’nın denetimi yetkisini halka devretsin. Bu anayasa, halkların eşit yurttaşlık ilkesi altında barış içinde yaşayabilecekleri, anadili ve tüm diğer haklarını güvence altına alsın.
İşçiler, gençler, kadınlar, esnaflar, yoksullar… Gelin, zenginlerin servetlerine vergiler koyan ve tüm halk kesimlerine gelir güvencesi veren bir cumhuriyeti birlikte inşa edelim. Eğer nefes almak istiyorsak, eğer insanca yaşamak istiyorsak, eğer iş cinayetlerine, kadın cinayetlerine, salgınlara, hastalıklara kurban gitmek istemiyorsak, eğer yaşanabilir bir dünya istiyorsak;Birilerinin masa başında yazdığı anayasalara değil, halkın yazdığı anayasaya ihtiyacımız var.
Yıkım, ölüm, sömürü, acı ve zulüm getiren bu düzene karşı, demokratik cumhuriyet ve demokratik anayasa hedefinde buluşalım. Onlar yönetemiyorlar biz yönetelim, halk yönetsin! Erdoğan istifa, erken seçim!