Güngören Tozkoparan Mahallesi ve halk arasında bilinen adıyla Küba Mahallesi, iki aydır mahallelerindeki yıkıma karşı direniyor.
Bianet/İlknur Karadeniz
Güngören Tozkoparan Mahallesi ve halk arasında bilinen adıyla Küba Mahallesi, iki aydır mahallelerindeki yıkıma karşı direniyor. Tozkoparan ve Küba mahalleleri 21 Nisan 2020 tarihinde ‘riskli alan’ ilan edildi ve mahalle sakinleri, evlerinden çıkartılmaya çalışılıyor.
Güngören Tozkoparan’da halk aylardır hukuksuz kentsel dönüşüm kararına karşı direniyor. 21 Nisan'da riskli alan ilan edilen ve 2 ay önce Güngören Belediyesi tarafından evlerinden çıkmaları için tebligat yapılan mahalle sakinleri her akşam tencere tava ile ses çıkarma eylemleri yapıyor, kimi zaman protesto gösterileri gerçekleştiriyorlar, kimi zaman da sosyal medyadan seslerini duyurmaya çalışıyorlar.
Kentsel değil, rantsal dönüşüme tepkili olan Tozkoparan halkı, pandemi ve soğuk hava şartları gibi koşullar altında şu günlerde mahallesine sahip çıkmaya hala devam ediyor. 15 Ocak’ta ise bir yürütmeyi durdurma kararı çıkartıldı. Halk kararın işe yarayıp yaramayacağı konusunda tedirgin.
Evlere tebligat bırakıldı
Güngören ilçesi Tozkoparan Mahallesi ve halk arasında bilinen adıyla Küba Mahallesi iki aydır yıkıma karşı direniyor. Tozkoparan ve Küba mahalleleri 21 Nisan 2020'de Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından ‘riskli alan’ ilan edildi. Mahalle sakinleri, kentsel dönüşüm adı altında hiçbir sözleşme ve güvence olmadan apar topar evlerinden çıkartılmaya çalışılıyor.
"Evde Kal" denilerek öğütler verilen karantina ve kış koşullarında mahalledeki her apartmanın kapısına 30 gün içerisinde evlerin boşaltılmasını, boşaltılmadığı taktirde elektrik, su ve doğalgaz alt yapılarının kesileceği tehditlerini içeren bir tebligat bırakıldı. Halk ise yaptığı protesto gösterilerinde tebligatları kapılarına gelen zabıtalara geri verdi. Mahalleli her akşam saat 21.00’da kentsel dönüşüm kararını tencere tava çalarak protesto ediyor. Aynı zamanda alınan karara itiraz için yaklaşık 50 dava açtı.
Aylardır rantsal dönüşüme karşı mücadele eden halkın direnişleri sonucu 15 Ocak Cuma günü yürütmeyi durdurma kararı çıkartılırken, karşı tarafa da 30 günlük karara itiraz hakkı tanındı. Fakat bu karar yalnızca "riskli bölge ilan edilmesi" durumunu kapsıyor. Tozkoparan halkı bu kararın uygulanıp uygulanmayacağı konusunda güvencesizlik içerisinde.
"Küba ve Tozkoparan, Anadolu'nun bir mozaiği"
Kentsel dönüşüm sürecini ve tüm yaşananları Tozkoparan ve Mehmet Nesih Özmen Mahalleleri Kültür ve Dayanışma Derneği (Toz-Der) Başkanı Ömer Kiriş ile konuştuk. Kiriş, süreci şöyle anlatıyor:
"50 yıldır bu mahallede yaşıyorum. Küba, Tozkoparan’ın komşu mahallesi. Fakat her zaman kendini Tozkoparan'la bütünleştirdi. Orayı da kentsel dönüşüm içerisine aldılar. Mahalleli, emekçi kesim olarak sosyalist mücadeleye destek vermiş bir mahalle. Böyle başladı, böyle de devam ediyor. Komşuluk ilişkileri mahalle dokusunun her yönüyle hissedilebiliyor. Küba’da ise bu daha üst düzeyde. Anadolu’nun her kesiminden insanlar yaşıyor. Küba ve Tozkoparan mahalleleri Anadolu’nun bir mozaiği.
"Mahalleyi tamamen metruk, çökmek üzere olan, taş düşebilecek, patlama ve yangın olabilecek, heyelan ve sel baskın olabilecek, dokunsan apartmanların yıkılacağı konumda göstermeye çalıştılar, 21 Nisan 2020’de bu kez riskli alan ilan ettiler. Kapılara tebligat koydular. Kentsel dönüşüme karşı değiliz fakat belli bir yaşa gelmiş, 2000 lirayla yaşayan insanları ucu açık bir şekilde borçlandırmaya çalışıyorlar. Son zamanlarda bu sebepten kalp krizi geçiren yaşlılar oldu. Mühendis arkadaşlarımız yaptıkları araştırmalar sonucu bizlere mahallenin riskli alan kapsamına girebilecek bir mahalle olmadığını söylüyor.
"Bizi pandemi, deprem değil rant öldürecek"
"Tozkoparan’da riskli alan ilan edilecek kötü durumdaki binalar riskli ilan edilmiyor. Merter ticaret sektörüne yakın olan bu alan ise Güngören Belediyesi tarafından boşaltılmaya çalışılıyor. Halkı parazit yapacak unsurlar olarak görüp kentsel dönüşüm adı altında ortadan kaldırmaya çalışıyorlar. Kapitalizm gölgesini satamadığı ağacı kesiyor. Pandemi hikaye, burada bir rant var. Bizi pandemi, deprem değil rant öldürecek.
"Ne kadar borçlandıracakları, nerede ev verecekleri, nasıl bir kira yardımı yapacakları hakkında hiçbir bilgi sunulmuyor. Böyle bir sözleşmeye imza attırmak istiyorlar. İBB yanımızda olacağını söyledi fakat olmadı. CHP Güngören İlçe körle sağırı oynuyor. Halkın yanında olması gereken kurumlar, kafalarını kuma gömmüşler. Mücadelemize, direnmeye devam edeceğiz."
"Neye göre evlerimizi teslim edeceğiz?"
Kentsel dönüşüme değil, rantsal dönüşüme karşı olduğunu belirten Serpil Karakuş ise, doğduğundan beri mahallede yaşıyor. Karakuş, kentsel dönüşüm zorlaması konusunda şunları söylüyor:
"Bir sabah bir kalktık kapılarımıza kağıtlar asılmış. 30 gün içerisinde evlerinizi boşaltacaksınız dediler. Bizleri evlerimizden kovmaya çalıştılar. Biz de istiyoruz evlerimiz yenilensin, güzel evlerde oturalım. Fakat neye göre evlerimizi teslim edeceğiz? Sonrasında başımıza neler gelecek? Neye güvenip çıkacağız bu evlerden? Bütün mahalle sakinlerinin derdi bu, adil bir sözleşme istiyoruz.
"Bugün Güngören genelinde 100 kusür kiralık daire var. Boşaltılacak ev sayısı ise 900. Kira fiyatları 1900 liradan başlıyor. Makineye bağlı olan çocuklar, yatalak hastalar var. Elektriğinizi keseriz diyorlar. Sonumuzun ne olacağını göremiyoruz. Başka mahallelerle aynı duruma düşmekten tedirgin oluyoruz. Evlerinizden çıkmayın diyorlar, hafta sonları yasak var, bu insanlar çalışıyorlar, hangi ara gidip ev bakacaklar?
"Yaşlı teyzeler sürekli ağlıyorlar. Burada cahil bilinçsiz insan yok, hepimiz bilinçliyiz, her şeyin farkındayız. Burası Merter’e yakın. Rant için yaptıkları buradan belli. Devlet bizi gözetmek zorunda. Birlik olup yürütmeyi durdurma davaları açtırdık. Yürütmeyi durdurma kararı çıkartıldı fakat karar 30 günlük, sonrasında devam edecek. Bizler de hakkımızı alana kadar devam edeceğiz mücadeleye."
"Devlet bizi hiçe mi sayıyor?"
Mahalle sakinlerinden Makbule Yalçın da, yaşananları şöyle değerlendirdi:
"30 yıldır bu mahallede yaşıyorum. Mahallemiz çok güzel, komşuluk ilişkileri çok iyi. Benim akrabam gelir, ben evde yoksam komşum, akrabamı kendi evinde ağırlar, hürmet eder, ona yemek verir. Semte yabancı biri girince biliriz yabancı bir kişi girdiğini. Biz doğanın içinde yaşıyoruz. Çocuklarımız rahatça sokakta oynayabiliyorlar. Tozkoparan dışına çıkınca kasvetli geliyor İstanbul bize, çünkü binalar iç içe. Kentsel dönüşüm sürecinden itibaren çok sıkıntılı şeyler yaşadık.
"Geçen günlerde toplantıda imar müdürü bize ‘Evlerden çıkmazsanız binayı tepenize yıkarız’ dedi. Bize binalar üstünüze yıkılacak diyorlar ama kiraya gideceğimizi yerlerde evler sağlam mı olacak? Hastalık kaparsak ne olacak? ‘Evlerden dışarı çıkmayın’ deyip sokak kısıtlaması yapıyorlar ama bizlere ‘Boşaltın gidin buradan’ diyorlar. Bu devlet şimdi bizi koruyor mu yoksa bu devlet bizi hiçe mi sayıyor?
"Evimize et alamıyoruz, nasıl taksit ödeyelim?"
"En az 180 binden fazla para istiyorlar. İnsanlar evlerine et alamıyorlar. İnsanlar bir ekmek alabilmek için halk ekmeklerde kuyruk oluşturuyorlar. Ayda nasıl bin lira verip taksit ödesinler? Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum bize ‘Ödeyemezseniz satarsınız evinizi’ dedi. Psikolojik olarak zulmediyorlar insanlara. Devlet bizim için olmalıydı ama devlet bizim için yok. Kurdukları ticarethaneden zaten yeteri kadar para kazanacaklar. Bu gariban insanların bir dairesi var, zar zor almış. Bıraksınlar da insanlar evlerine karşılık ev alsın."
Tozkoparan ve Küba mahallelerine ne olacağı şimdilik muğlak. Mahalle halkı ise seslerinin daha fazla duyurulmasını isterken imkanı olan herkesin Küba ve Tozkoparan mahallesinin direnişine destek vermelerini bekliyorlar.
Kaynak: Bianet (İlknur Karadeniz)