Türk Tabipleri Birliği, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü dolayısıyla yaptığı basın toplantısında, eşitsizliğin sağlık sorunlarını ortaya çıkardığına vurgu yaptı.
Açıklamada, “Biz kadın hekimler, kadın dayanışmasının her alanda yaşattığını ve mücadeleyi güçlendirdiğini biliyoruz, eşitlik, özgürlük, barış ve adalet taleplerimizi her yıl olduğu gibi bu yıl da yineliyoruz” denildi.
8 Mart öncesi Türk Tabipleri Birliği Genel Merkezi’nde “Kadın Hekimlik ve Kadın Sağlığı Kolu” basın toplantısı yapıldı. Basın metnini TTB Merkez Konsey üyesi Dr. Selma Güngör yaptı.
Gürkan yaptığı açıklamada, 8 Mart’ın tarihçesini, anlam ve önemini anlattıktan sonra kadınların 8 Mart’ını kutladı.
Yüzyıllardan beri kadınların yaşadığı sorunların kaynağının, toplumsal cinsiyet eşitsizliği ve bu eşitsizliği üreten cinsiyetçi politikalar olduğunu belirten Selma Güngör, “Erkeği kadından üstün ve kadını Erkeğe bağımlı kılan ataerkil anlayış ve bu anlayışı temel alan ekonomik ilişkiler sonucu kadınlar yoksullaşmakta ve mülkiyetsizleşmektedir. Kapitalizmin krizi ise, toplumsal cinsiyete dayalı eşitsizlikleri derinleştirmektedir. Neoliberal politikalara bağlı gelişen ekonomik ve finansal krizler, istihdamın azalması, işsizlik oranlarının artması, yoksullaşma, ekonomik büyümenin yavaşlaması ve sosyal yardımların azalması ile sonuçlanmakta. İşte bu süreçten kadınlar daha fazla etkilenmekte ve yaşam koşulları daha fazla kötüleştirmektedir” dedi.
“İLK İŞTEN ÇIKARILANLAR KADINLAR OLUYOR”
Kriz sırasında işten ilk çıkarılanların genellikle kadınlar olduğu belirtilen açıklamada, kadın emekçilerin ayrımcılık, eşitsizlik, düşük ücret ve güvencesizlik kıskacında çalışma yaşamında var olduğu küresel olarak gözlenmektedir” denilerek şöyle devam edildi:
“Bugün ülkemizde yaşanan ekonomik kriz de doğrudan kadınların çalışma yaşamında sosyal haklarına ve sağlığına yönelik bir tehdit olarak karşımıza çıkmaktadır. Kadınlar, kriz dönemlerinde hem daha fazla sağlık hizmetine ihtiyaç duydukları hem de fakirleştikleri için sağlık alanındaki krizden de orantısız olarak etkilenmektedir. Sağlık hizmetleri için kaynakların azaltılması, hane halkı gelirine egemen olan erkek aile üyeleri tarafından kız çocukları ve kadınların sağlık ihtiyaçlarının ikincil plana atılmasını beraberinde getirmektedir.Bütün bu nedenlerle, dünyada ve ülkemizde kadınların ve erkeklerin toplumsal yaşamın her alanına eşit katılımları anlamına gelen toplumsal cinsiyet eşitliği temel mücadele hedefimizdir.”
“CEDAW HAYATA GEÇİRİLMELİ”
Açıklamada, ‘Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi’nin gerektirdiği tüm eşitlikçi politikaların hayata geçirilmesi gerektiğinin belirtildiği açıklamada, “İşyerleri cinsiyet ayrımcılığının yapıldığı ve toplumsal cinsiyet normlarının meslekler arası ilişkilerle üretildiği yerlerdir. Çalışma ortamlarında ayrımcılık ve eşitsizliğe karşı çıkıyor, işyerlerinde sıklıkla yaşadığımız şiddete, tacize ve mobinge teslim olmuyoruz. Meslektaşlarımızı, ayrımcılıktan arınmış ve toplumsal cinsiyet eşitliğine uygun sağlık kurumları yaratmak için birlikte mücadele etmeye çağırıyoruz” denildi.
“EŞİTSİZLİKLERİN SONUCU SAĞLIK SORUNU ORTAYA ÇIKAR”
“Eşitsizliklerin sonucu sağlık sorunu olarak ortaya çıkar” denilen açıklamaya şöyle devam edildi:
“Bu nedenle sağlığın iyileştirilmesi eşitsizliklerin giderilmesi ile doğrudan ilgilidir. Kadınların ücretsiz, erişilebilir aile planlaması ve üreme sağlığı hizmetlerine ulaşması sağlanmalıdır. Kadınların kaç çocuk sahibi olacakları konusu kadınlara bırakılmalı ve siyasi hedef olmaktan çıkarılmalıdır. 2019 yılı Kasım ayında Nairobi’de yapılan ICPD+25 Dünya Zirvesinde, dünya ülkeleri için 2030’a kadar ulaşılması gereken “Dönüştürücü Üç Sıfır” hedefi;
-Önlenebilir nedenlere bağlı anne ölümlerinin sıfıra indirilmesi,
– Aile planlamasında karşılanamayan gereksinimin sıfıra indirilmesi ve
-Toplumsal cinsiyete dayalı şiddetin (çocuk yaşta evlilikler ve zarar veren geleneksel
Uygulamalar dahil) sıfıra indirilmesi olarak belirlenmiştir.
Bakanlık, bu hedefleri gerçekleştirecek politikaları bir an önce geliştirmeli ve yürürlüğe koymalıdır.”
“SAVAŞ VE GÖÇ KADINLARI ETKİLİYOR”
TTB Merkez Konsey üyesi Dr. Selma Güngör, savaş ve göç gerçeğine de değinerek, “Kapitalizmin kriziyle eklemlenen savaş ve göç olgusu toplumsal cinsiyet rolleri, eğitim, bilgiye erişim, sağlık düzeyi, aile sorumlulukları ve şiddet/ayrımcılık deneyimleri gibi kadınların yaşamının pek çok boyutunu olumsuz etkilemektedir. Kadınları değersizleştiren, ayrımcılığa ve şiddete maruz bırakan, yaşam, sağlık, eğitim, çalışma, toplumsal yaşama katılım başta olmak üzere temel insan haklarını hiçe sayan bu iklimde, biz kadın hekimler, kadın dayanışmasının her alanda yaşattığını ve mücadeleyi güçlendirdiğini biliyor, eşitlik, özgürlük, barış ve adalet taleplerimizi her yıl olduğu gibi bu yıl da yineliyoruz” diye konuştu.