TTB ülke çapında düzenlediği eylemlerle iktidarın pandemi boyunca yürüttüğü politikaların hesabını sordu.
TTB ülke çapında düzenlediği eylemlerle iktidarın pandemi boyunca yürüttüğü politikaların hesabını sordu. Sağlık emekçileri ayrıca, pandeminin ikinci yılında, sürecin bütün yükünü çeken ve önlenebilir bir hastalık sonucu hayatını kaybeden meslektaşlarını andı.
Türk Tabipleri Birliği'nin (TTB) çağrısıyla sokağa çıkan sağlık emekçileri, pandeminin ikinci yılında iktidarın yanlış politikalarının sonuçlarına dikkat çekti. Covid-19 salgını nedeniyle yaşamını yitiren sağlık emekçilerinin anıldığı eylemlerde, Sağlık Bakanlığı ile iktidarın süreç boyunca uyguladığı yanlış politikalara işaret edildi.
ANKARA
Sağlık Bakanlığı önünde gerçekleştirilen eylemde "Pandeminin ağır sonuçlarının sorumlularını biliyoruz" pankartı açıldı. Covid-19'la yaşamını yitirenler için bir dakikalık saygı duruşuyla başlayan eyleme Türk Tabipleri Birliği, Türk Dişhekimleri Birliği, Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası, Devrimci Sağlık İşçileri Sendikası, Birinci Basamak Sağlık Çalışanları Birlik ve Dayanışma Sendikası, Türk Hemşireler Derneği, Türk Psikologlar Derneği, Tüm Radyoloji Teknisyenleri ve Teknikerleri Derneği ve HDP milletvekilleri Ömer Faruk Gergerlioğlu ile Kemal Bülbül katıldı.
Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı, pandeminin ağır sonuçlarından iktidarın sorumlu olduğunu söyleyerek hesap vermeye çağırdı. Fincancı, süreç boyunca sağlık çalışanlarının emeklerinin değersizleştirildiğini belirterek Erdoğan'ın "Giderlerse gitsinler" sözlerini hatırlattı. Pandemide gerçekleşen çeyrek milyon ölümün önlenebilir olduğunun altını çizen Korur Fincancı, "O yüzden biz, pandeminin ağır sonuçlarının sorumlusunu söylemeye devam edeceğiz" dedi.
HDP Kocaeli Milletvekili Dr. Ömer Faruk Gergerlioğlu iktidarın pandemi sürecini bilimsel bir yöntemle yürütmemesine dikkat çekti. Gergerlioğlu, "Hekimlere 'Giderlerse gitsinler' demek, bu ülkenin tüm emeğini yok saymak, tüm birikimini ayaklar altına almak demektir. Hekimlere 'Giderlerse gitsinler' demek, hastalara da 'Ölürlerse ölsünler' demektir" ifadelerini kullandı.
KESK Eş Genel Başkanı Mehmet Bozgeyik, sağlık alanındaki krizin iktidarın neoliberal sağlık politikalarından kaynaklandığını belirterek, eşit, parasız, kamusal, nitelikli bir sağlık hizmeti için mücadeleyi sürdüreceklerini söyledi.
Ankara Dişhekimleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Serhat Özsoy, Erdoğan'ın Sağlıkta Dönüşüm Programı'yla pandemiye en hazırlıklı şekilde yakalandıkları yönündeki ifadelerini hatırlattı. "14,5 milyon vakayla dünyada dokuzuncu sırada yer alan Türkiye, salgını en ağır yaşayan ülkelerden" diyen Özsoy, Sağlık Bakanlığı'nın açıkladığı rakamlarla gerçek rakamların çeliştiğine dikkat çekti.
Pandemi sürecinde izin kullanmadan, angarya koşullarında, yeteri ve uygun olmayan koruyucu ekipmanla çalışmak zorunda kalan yüzbinlerce sağlık emekçisinin enfekte olduğunu belirten Özsoy, 533 sağlık emekçisinin hayatını kaybettiğini hatırlattı.
Özsoy, "Her birinin acısını yüreğimizde taşıyoruz" dedi ve bu ölümlerin önlenebilir olduğunu vurguladı. Salgın süresince halk sağlığı için değil siyasi rant hedefiyle çalışıldığını dile getiren Özsoy, aşı ve maske temininde yaşanan sorunlarla körüklenen aşı karşıtlığına dikkat çekti.
"Yaşamak yaşatmak istiyoruz", "Sağlık çalışanları yalnız değildir", "Sağlıkçılar değil pandemiyle savaş", "İşçi memur el ele genel greve" sloganlarının atıldığı eylem, 14-15 Mart günlerinde yapılacak g(ö)rev eylemine katılım çağrısıyla son buldu.
İZMİR
İzmir Sağlık Platformu da İl Sağlık Müdürlüğü önünde eylem yaptı. "Pandeminin ağır sonuçlarının sorumlularını biliyoruz" pankartının açıldığı eyleme, siyasi parti ve demokratik kitle örgütü temsilcileri de katıldı.
İzmir Tabip Odası Başkanı Lütfü Çamlı, pandemi döneminde Sağlık Bakanlığı'nın açıkladığı resmi rakamlara göre vefat sayısının 95 bin olduğunu hatırlatarak, gerçek rakamın 250 binin üzerinde olduğunu vurguladı. Binlerce insanın korunması ve önlenmesi mümkün olan bir hastalık yüzünden yaşamını yitirdiğine işaret eden Çamlı, iki yıl boyunca sağlık emekçilerinin çağrılarının görmezden gelindiğine dikkat çekti.
Çamlı sözlerine, "Sorumluları biliyoruz. Unutmuyoruz ve affetmiyoruz" diyerek devam etti.
DİSK Ege Bölge Temsilcisi Memiş Sarı da, pandemiden bu yana işçi sınıfının zor bir süreçten geçtiğini vurgulayarak, iktidarın "Çarklar dönsün ölen ölsün" anlayışıyla hareket ettiğini söyledi. Sarı, "Bu kapitalist, vahşi düzen bize tek bir direniş alanı bıraktı. Biz genel grev genel direnişi örgütlersek bu iktidardan da bu kötü düzenden de kurtulacağız" dedi.
İzmir Baro Başkanı Özkan Yücel ise, yaşanan ölümlerden yanlış politikalara karar verenlerin sorumlu olduğunu söyleyerek, "Köprü geçişlerine garanti paralar ödenmeye devam ediyor. Şehir hastanelerine yapılan harcamalar sür git devam ediyor. İş hekimlere, memurlara, ücretsiz sağlık hakkına gelince nedense para bulamıyoruz" ifadelerini kullandı.
ADANA
Adana Sağlık Platformu bileşenlerinin Adana İl Sağlık Müdürlüğü önünde gerçekleştirdiği eylemde pandeminin ikinci yılında önlemlere mutlaka devam edilmesi gerektiğine işaret edildi.
Adana Tabip Odası Başkanı Dr. Selahattin Menteş, eksik yanlış ve tutarsız salgın yönetiminin hayatları karatmaya devam ettiğini belirterek, "Alınmayan önlemler, uygulanmayan tedbirler ve bilim insanlarının, meslek örgütlerinin, uzmanlık derneklerinin, sağlık emek örgütlerinin uyarılarına kulak tıkandı. 'Çarklar dönecek, üretim sürecek' ısrarı ile salgın devam etti. Bugün ülkemizde hala her gün 40 bin civarı yeni vaka ve 150 civarı ölüm olmaktadır. Tüm önlemler artık kaldırılmış ve pandemi kendi haline bırakılmıştır. Aşı sayıları gittikçe düşmüştür. Pandeminin ülkemizden ve dünyadan temizlenmesinin tek yolu önlemlere ve aşılamaya devam etmektir. Buradan halkımıza çağrımız; aşılarını mutlaka tamamlamaları ve önlemlere devam etmeleridir" diye konuştu.
MANİSA
Manisa Tabip Odası üyeleri de İl Sağlık Müdürlüğü önünde toplandı. Tabip Odası Başkanı Şahut Duran, Türkiye'nin salgını en ağır yaşayan ülkelerden biri olduğunu vurguladı. "Korunması ve önlenmesi mümkün olan bir hastalık yüzünden binlerce insan öldü. Salgın değil algı yönetimine çalışıldı, salgından 'başarı hikayesi' çıkarıp siyasi rant hedefiyle politikalar üretildi" ifadelerini kullanan Duran, iktidarın kar hırsıyla halkı pandemiyle baş başa bıraktığını söyledi.
MUĞLA
Muğla'da yedi sağlık örgütünün Muğla İl Sağlık Müdürlüğü önünde gerçekleştirdiği eylemde konuşan Muğla Tabip Odası Başkanı Cafer Şahin, "Salgının başlarında maske sıkıntısı yaşanırken, devamında aşılar vatandaşlarla zamanında buluşturulamadığı gibi aşı tereddüdüne neden olacak söylemler ile aşı karşıtlığının önü açıldı. İlk günden beri gerçekleri gizleyen ve çarpıtan, yanlış yürütülen sağlık politikaları hayata geçirildi" diye konuştu.
DENİZLİ
Denizli Tabip Odası, Denizli Diş Hekimleri Odası, Denizli Eczacı Odası ve Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) pandeminin ikinci yılında Sağlık Şehitleri Anıtı önünde basın açıklaması yaptı.
Denizli Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Rıza Hakan Erbay, iki yıldır Covid-19'un meslek hastalığı olarak kabul edilmesi için mücadele ettiklerini söyledi. 130'dan fazla ülkede virüsün meslek hastalığı kabul edildiğine dikkat çeken Erbay, mücadelelerinin sürdüğünü dile getirdi. Erbay, "Dünyanın en köklü mesleği olan mesleğimizi halkımız adına en iyi şekilde yapmaya devam edeceğiz. Hiçbir yere gitmemize gerek yoktur. Haklarımız vardır ve bu hakların verilmesi için mücadelemiz sürecektir" ifadelerini kullandı.
İSTANBUL
İstanbul'da ise yoğun kar yağışı nedeniyle İstanbul'da İstanbul Tabip Odası'nda basın toplantısı düzenlendi. İstanbul Dişhekimleri Odası, İstanbul Eczacı Odası, İstanbul Veteriner Hekimler Odası, SES İstanbul Şubeleri, Genel Sağlık-İş, Dev Sağlık-İş, Birlik Dayanışma Sendikası, İstanbul Aile Hekimliği Derneği (İSTAHED) ve Türkiye Aile Hekimleri Uzmanlık Derneği'nin (TAHUD) ortak açıklama yaptı.
İstanbul Tabip Odası Genel Sekreteri Dr. Osman Küçükosmanoğlu, ekonomik krizle birlikte geçtiğimiz iki yıl içinde pandeminin ortaya çıkardığı ağır sosyoekonomik koşullara işaret etti. Covid-19 nedeniyle 250 bin insanın yaşamını yitirdiğini hatırlatan Küçükosmanoğlu, ortak basın açıklamasını okudu.
Genel Sağlık-İş Sendikası adına konuşan Ali Haydar Temel, "Artık yönetemediğimiz, baş edemediğimiz bir tabloyla karşı karşıyayız. Finalde bize 'giderlerse gitsinler' deniliyor. Bir aydır acil servislerimizde ağrı kesici yok. Ameliyatlar için malzeme bulunamıyor. Çalışma şartlarımız, geçim sıkıntımız, yoksulluk, enflasyon… Biz sağlıkçılar olarak bir mücadelenin içindeyiz. Önümüzde 3 günlük bir grev var ve örgütlenerek daha çok insanla hareket ederek yolumuzda yürümeye devam edeceğiz" ifadelerini kullandı.
Dev Sağlık-İş Genel Sekreteri Erdoğan Demir de pandeminin yaygınlaşarak bir işçi sınıfı hastalığına dönüştüğünü kaydetti. Demir, sözlerine şöyle devam etti: "Her ne kadar bizi bölmeye çalışsalar da pandemi süreci kaderimizin ortak olduğunu bir kez daha gösterdi. Bizler yan yana durduğumuz ve doğruları söylediğimiz sürece sağlık sistemini değiştirip dönüştürebileceğimize inanıyoruz. Bugün Sağlık Bakanlığı hükümet ve bu sağlıksız politikaları üretenler bir ayrımcılığı körükleseler, taleplerimizi görmezden gelseler de bizler daha güçlü bir inat ve kararlılıkla mücadelemize devam edeceğiz."
İstanbul Tabip Odası (İTO) Başkanı Dr. Pınar Saip ise, pandeminin tüm yükünü çeken meslektaşlarına teşekkür ederek sözlerine başladı. Saip, "Pandeminin ilk günlerinde yapılan alkışların ne kadar sahte olduğunu iktidarın son söylemlerinde görmekteyiz" diyerek, iktidarın algıyı yönettiğini ama sağlığı yönetemediğini vurguladı. Saip son olarak, 14-15 Mart'ta gerçekleşecek g(ö)rev eylemine çağrı yaptı.
Sağlık emekçileri, Eskişehir, Aydın, Hatay, Urfa, Samsun, Mersin, Tekirdağ, Mardin, Edirne'de de eylemler yaptı.
KAYNAK Etha