Tarlabaşı Toplum Merkezi'ne açılan kapatma davasının ilk duruşması yapıldı.
Tarlabaşı Toplum Merkezi'ne açılan kapatma davasının ilk duruşmasında Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı derneğin çocuk ve kadınların istismarına yol açtığı iddiasıyla müdahil olmak isterken, dernek avukatları açılan davanın temel hak ve özgürlüklere yapılmış büyük bir saldırı olduğuna dikkat çekti.
Ayrımcılık ve yoksulluğa karşı çocuk ve kadınlar başta olmak üzere Tarlabaşı halkına güvenli bir ortam yaratma amacıyla 2006 yılında kurulan Tarlabaşı Toplumunu Destekleme Derneği'ne (Tarlabaşı Toplum Merkezi) İstanbul Valiliği tarafından açılan "yokluğun tespiti" davasının ilk duruşması Çağlayan'da bulunan İstanbul 8'inci Sulh Hukuk Mahkemesi'nde görüldü. Duruşmaya birçok avukat, demokratik kitle örgütü temsilcisi ve hak savunucusu katıldı.
Duruşmada ilk sözü alan valilik avukatları, derneğin amacına aykırı faaliyetler yürüttüğünü ve tüzüğünde yer alan faaliyetleri yerine getirme olanağının ortadan kalktığını iddia etti.
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı avukatı ise derneğin çocuk, genç ve kadınların istismarına yol açtığını iddia ederek, bu durumun kendi sorumluluklarında olduğunu ileri sürdü ve davaya müdahil olma talebinde bulundu.
TTM avukatlarından Sevgi Kalan, bakanlığın müdahillik talebinin reddedilmesini istedi. Derneğin Bilgi Üniversitesi'ndeki bir proje sonucu ortaya çıktığını, projenin bitmesi sonrası pek çok kuruluşun ortaklığında faaliyetlerine devam ettiğini aktardı. Derneğin tüzüğüne dikkat çekerek pek çok amacı olduğunu kaydeden Kalan, derneğin kadınlara, çocuklara ve göçmenlere yönelik bir çok çalışma yürüttüğünü ve devletin de çeşitli zamanlarda bu projelere destek verdiğini ifade etti. "Dezavantajlı gruplar biterse derneğin amacı o zaman ortadan kalkar" ifadelerini kullanan Kalan, derneğe yönelik karalama kampanyasına işaret ederek yetkililerin yetkisini aştığını vurguladı.
Kalan, şöyle devam etti: "Bu davanın açılması ağır bir müdahaledir. Özgürlük, örgütlenme hakkın kullanılmasının önünde büyük bir engeldir. Bu hakka büyük bir darbe yapılıyor. 15 yıl önce kurulan bir dernekten söz ediyoruz. Onlarca denetim yapılmış. Bu güne kadar herhangi bir sorun bulunmamıştır. AİHM kararlarına göre kapatma dışında alternatif müdahale yöntemleri var. Davanın reddine karar verilsin."
Ardından söz alan dernek avukatlarından Buse Karataş, derneğe dönük davanın varlığa müdahale olduğunu söyleyerek, hukukla bağdaşır bir yanı olmadığına işaret etti. İçişleri Bakanlığı'nın yetkisini kötüye kullandığını vurgulayan Karataş, davanın hiçbir somut olgu ve araştırmaya dayanılmadan açıldığını ifade etti. Karataş, yıllardır faaliyet yürüten ve her türlü denetimden geçip hiçbir sorunla karşılaşılmayan derneğin yoksullukla mücadele ettiğinin altını çizdi.
Avukat Selmin Cansu Demir ise Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'nın çocuk ve kadınlar için kurulan bir derneğin yanında durmak yerine karşısına geçtiğini belirterek tepki gösterdi.
Dernekle birlikte Tarlabaşı toplumunun sorunlarının tespit edildiğini ve bu yönde çalışmalar yürütüldüğünü anlatan Demir, mahalle halkının pek çok hakkından mahrum olduğunu, yoksulluk ve göç oranının yüksek olduğunu aktardı. Özellikle kadın ve çocuklara, çocuk ve göçmen işçilere yönelik araştırmalara değinen Demir, geçmişte dernekle işbirliği yapanlardan birinin de dönemin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin olduğuna, Şahin'in derneği ziyaret ederek bir etkinliğe katıldığına dikkat çekti.
Ara karar veren mahkeme, tarafların dilekçelerinde gösterdikleri delillerin dosyaya sunulması için iki hafta süre verdi. Bakanlığın müdahil talebinin değerlendiren mahkeme, müdahil talebine ilişkin dilekçesinin sunulmasını istedi. Mahkeme, ayrıca derneğe ait defterlerin ve yönetim kurulu karar defterlerini sunulmasını istedi.
Duruşma, 29 Eylül'e ertelendi.