8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü'nde bugün cezaevlerinde, işkencehanelerde olan kadınları, çocuklarından uzak anneleri, direnen kızkardeşlerimi anımsadım ve onlara selam göndermek istedim.
TÜLAY SÖNMEZ
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü'nü kutlarken, hem 12 Eylül cunta koşullarında kadın olmanın zorluğunu yaşamış hem de bugün cezaevlerinde ve baskı ve işkence altında olan kadınları anımsadım ve anımsatmak istedim... Bir küçük anı ile selam göndermek istedim onlara...
Şimdilerde lüks bir otel haline getirilen eski ve tarihi cezaevinin karşısındaki kahvede heyecan ile sevdiğimi göreceğim görüş saatini beklerken kahvede kendisi gibi benim gibi sevdiklerini görmeye gelen ailelerin "geçmiş olsun" dileklerini biraz şaşkın ve birazda sıkıntıyla karşılıyordum.
Ne geçmişti ki..?!! Hiçbir şey geçmemiş, aksine, her şey daha yeni başlıyordu. Yıllar, daha çok acı olaylara gebeydi ve bu daha o günden görünüyordu. Gri bir karanlık ülkenin üzerine karabasan gibi çöküyor, sokaklarda grup halinde yürüyenler tutuklanıyor, yargısız infazların hazırlığı olan arananlar listeleri gazetelerde televizyonlarda okunuyor, sokağa çıkma yasakları yetmiyor geç vakitte ışık açık olan evler basılıyordu. Cunta ülkeyi ele geçirirken aydınları devrimcileri ya tutukluyor ya vuruyor ya da sürgün olmak zorunda bırakıyordu ve sonrada her gün televizyonlarda vatandaşlıktan çıkarılan onlarca insanlarımızın listeleri okunuyordu.
Genç bir kadın olarak yüreğimi, dostlarını içerde bırakıp gelmenin acısı ile burkulurken çocuğuma kavuştuğum içinde mutluydum.
Çocuğumu düşünürken gözaltında yaşadığım acıları hatırlayarak ürperdim. Yaratıklar bedenimi acılar içinde bırakmanın keyfini yaşarken,o bedeninin içinde değildi beden orada ruhsuz yatıyordu.. Ruhum ise çocuğumu, sevdiğimi, güzel günlerini düşünüp başka bir yerlerin cennetinde dolaşıyordu ama bir ara bir şeyler duydum."çocuğun varmış söyle" diye haykırıyordu "yaratık" "nerede çocuk"diyor diyorlar..?!! "Ne çocuğu!? Çocuk yok...Cocuk söylenir mi…" "Kim söyledi ," Niye, neden..?!!" Diye düşünürken dişlerim kenetlendi, dudaklarım mühürlendi...Cennetinde çocuğumu sıkı sıkı tutup sarıp sarmaladım. Biliyordum ki hem bedeni hem ruhu yaralayan kadın ve çocuk istismarı işkencecilerin en keyif aldığı şeydi.
Bir arkadaşın yakınının seslenmesi ile kendime geldim. Seslenen kişi içerdeki kadın arkadaşları soruyordu ve oda çok daha karanlık günlerin geleceğini acilen toparlanıp, örgütlenmek gerektiğini söylüyordu. "Haklısın" dedim. Artık her yer mücadele alanı hiç vakit kaybedilmemeli. Özellikle yeni yapılan o çok büyük özel cezaevi için endişeleri büyüktü. Biraz kadın arkadaşlarla ilgili konuştular. Selimiye'de ahırdan bozma bir koğuşta toplu bir halde kalıyorlardı geceleri işkencede korkunç acılar yaşayan arkadaşların çığlıkları ile uyanıyorlar hep birlikte kız kızkardeşlerinin acılarını dindirmek için uğraşıyorlardı. Ama çoğu görünen yaralar değildi içlerindeki yaralar çok çok daha ağırdı.
Cunta dönemlerinde kadın olmak, anne olmak!! Her şekilde zordur ama hapishanelerde, işkencehanelerde çok daha zordur. Çünkü onlar, en iyi bildikleri şeyi "istismarı" yapmaya en uygun buldukları bu zemini inanın tepe tepe kullanırlar. Tecavüze uğrayan, eşinin, yoldaşlarının gözü kapalıyken, kadına yapılan iğrenç saldırıları dinletmek, küçücük bebeklere işkence edilip anne kadına dinletmek...İşte bunun için çocuğunu saklarsın söylemezsin bayılana kadar bile olsa susarsın. Eşin, yoldaşların duyacak moralleri bozulacak diye dudaklarını ısırır susar sonunda bedenine yapılan acıdan kendinde geçersin. Dışarısı mı? İnanın onun zorluğu tam bir ayakta kalma becerisidir. Eğer dışarıda siyasi ilişkilerin devam ediyorsa her yakalanmadan sonra çocuğun ile gidecek yer ararsın çember daraldıkça tüm kapılar yüzüne kapanır...Korkarlar!!! akraba, dost...Çoğu geceler bu gece nerede kalabilirim diye düşünürsün. Kucağında çocuğun, elinde onun giysilerinin ve bezlerinin olduğu eskimiş bir poşet evet bezler diyorum çünkü hazır bezin olmadığı dönemlerdir...Zordur cunta döneminde kadın olmak..Ama her şeye rağmen direnmektir yaşamak...Direnirsin... Direnmek güzeldir, onurudur.
Bugün görüş günüdür
Dost kardeş Bir arada
Telden tele Mendil sallayamazsın ...
Sevdiğini dürtükleyen asker, cam ve telefon. (O, büyük cezaevi mi? Yapıldı ve ilk gidenler nasıl karşılandı onu da dışarıda olanlar gözü ile sonra anlatırım.)
Benim anım, aslında bana özgü değil ve anlatmak istediğimde tüm kadınların ortak hikayesidir.
12 Cuntası döneminde direnen kızkardeşlerimi selamlıyorum.
Bir dönemin acılarını, hapislerini ve direnişlerini yaşamış bir kadın olarak, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü'nde bugün cezaevlerinde, işkencehanelerde olan kadınları, çocuklarından uzak anneleri, direnen kızkardeşlerimi anımsadım ve onlara selam göndermek istedim.
8 Mart, tüm emekçi kadınlara kutlu olsun!