Fotoğraflar: Kerim Eğribel

Akciğer ve kemik kanseri hastası ağır hasta mahpus Halil Güneş, 25 yıldır hapishanede tutulduğunu, hapishanede kalamaz raporu olmasına rağmen adli tıp kurumu bilimsel olmayan gerekçelerle serbest bırakılmasının engellendiğini dile getiren tutuklu aileleri, Halil Güneş ve  hasta mahpusların serbest bırakılmalarını istediler.

İHD İstanbul Şubesi Hapishane Komisyonu tarafından yapılan açıklamada şöyle denildi:

Her hafta yaptığımız F oturması eyleminde mahpusların sağlığa erişim haklarının engellenmesi ve zorunlu ilaçların verilmemesi, ring araçlarıyla hastaneye götürülmesi, hastalığı ne kadar ağır olursa olsun ambulansla götürülmemesi, doktor muayenesinin kelepçeli yapılmasını ve çıplak arama uygulamasına karşı çıkan hasta mahpusların hastaneye gidememesi nedeniyle ciddi sağlık sorunlarına neden olabiliyor ve ölümlerle sonuçlandığını vurgulamaya çalışıyoruz. Ayrıca tek kişilik hücrelerde kalmanın yanında ayakta nizam usulü sayım dayatmasının; yaşam hakkı ihlallerinin artacağı koşullarda hasta mahpuslar için ölüme davetiye çıkarmak olduğunu belirtiyoruz.

Bu hafta gerçekten trajik bir örnek olması açısından anlatmakta zorluk çektiğimiz bir ağır hasta mahpusun 25 yıllık maphusluğundaki yaşamla ölüm arasındaki öyküsünü anlatacağız. OHAL koşullarında ağırlaşan hapishane uygulamalarının hasta mahpuslar açısından ne denli risk taşıdığını gözler önüne sermeye çalışacağız.

322. Hafta F oturmasında, ağır hasta listemizde yer alan Halil Güneş'in durumunu sizlerle paylaşacağız.
2 Ocak 1993 yılında henüz 23 yaşında iken tutuklanan ve yaklaşık 25 yıldır hapishanede olan müebbet hapis hükümlüsü Halil Güneş, akciğer ve kemik kanseri hastalığı ile ölüm kalım savaşı veriyor. 2014 yılında da gündeme alıp durumunu paylaştığımız Halil Güneş, tutuklandığından bu yana 15 hapishaneye sürgün sevk yaşamış olup şuan Diyarbakır D Tipi Hapishanesinde tutulmaktadır. Gözaltında kaldığı 29 günde, gördüğü ağır işkenceler ciddi sağlık sorunlarının başlamasına neden olmuştur. Kaburgalarında oluşan kırıklar nedeniyle göğüsündeki kalp ve akciğeri baskı altında kaldığı için nefes almada zorluklar yaşamıştır. Hapishane koşullarında; açlık grevleri, kötü beslenme ve olumsuz barınma koşulları ile rahatsızlıkları daha da artmıştır. 
2007'de rahatsızlığından dolayı gittiği hastanede çekilen Tomografi sonucu tesadüfen akciğerinde bir cm ile 6-7 mm onlarca tümör olduğu tespit edimiştir. 
Yoğun işkence nedeniyle kırılan kaburgalarının ameliyatı sırasında, göğüs kafesinde kemik kanseri olduğu tesbit edilmiştir.. Büyüyen kaburgalarının kemiklerinin alınması için iki ameliyat daha yapılmıştır.

2009 yılında ağır derecede Obskürtif, uyku apnesi teşhisi de konulmuştur. Doktorlar; ömür boyu solunum cihazıyla uyuması, maske takması gerektiğini belirtmiştir.
Yeniden büyüyen kaburgalarının kalp ve akciğere zarar verme riski olduğu, kemik kanserinin yarattığı ağrılar nedeniyle narkotik ilaç kullanmaktan kaynaklı, TSSB(Travma sonrası Stres bozukluğu), travmatik epilepsi, her iki gözde glokom hastalığı, boyun kısmında fıtıklar ve böbreklerinde taşlar oluşmuştur. Bu durumu doktor heyet raporuyla da belgelidir. Avukatlarının Halil Güneş için başvurusunun ardından; Diyarbakır Eğitim ve Araştırma Hastanesi doktor heyetinin “Hapishanede kalamaz” raporuna rağmen, Adli Tıp Kurumu(ATK), 29 Ocak 2014 tarihinde bir rapor hazırlayarak Güneş'in tek başına hayatını idame edebileceği sonucuna varmış, serbest kalması engellenmiştir.

2014 Temmuz ayı içerisinde yapılan son tetkiklerde göğsünde bulunan kanserli hücrelerin giderek büyüdüğü saptanmıştır. Diyarbakır Gazi Yaşargil Eğitim ve Araştırma Hastanesi Nükleer Tıp Servisi'nde yapılan Tümör FDG PET tetkikleri sonucunda, hastalığın bir önceki tetkik sonuçlarının üstüne çıktığı gözlenmiştir. Nisan ayı içerisinde sol mem orta dış kadranda izlenen değerin 1 olarak ölçüldüğü ancak Temmuz ayı içerisinde bu değerlerin 2,2 olarak ölçüldüğü belirlenmiştir. Raporun devamında, “Biletral aksiller lenf nodlarında SUVmax değerinin 2,1 olarak ölçüldüğü artış FDG 
tutumu izlendi. Batın sol kadranda rektus abdominus kası anteriorunda cilt ve cilt altı dokuda SUVmax değerinin 2,4 olarak ölçüldüğü artmış FDG tutulumu izlendi” ifadelerine yer verilmiştir. Bu durum göstermiştir ki, yapılan tetkikler sonucunda hastalığın ilerlediğini ortaya koymaktadır. Bu koşullarda hapishanede kalması mümkün değildir diyen avukatları, serbet kalması için Mart ayı içerisinde AYM'ye başvuruda bulunmuşlar. ATK'nın bilimsellikten uzak raporuyla hapishanede her an yaşamını yitirebileceğine dikkat çekilmesine rağmen çabalar sonuçsuz kalmıştır. Bu konuda Diyarbakır İHD yaşam hakkı ihlali için başlattığı kampanya ile Halil Güneş'in serbest bırakılması için 10 bin imza toplanmış 11 Mart 2014 AYM'ye göndermişti.

2018 yılı itibariyle çok ağır yaşam koşullarında halen Diyarbakır D Tipi hapishanesinde tutulan Halil Güneş'in Annesi ile yaptığımız telefon görüşmesinde; “oğlumun durumu iyi değil, 1 Şubat tarihinde yeniden ameliyat oldu. Kaburgasında oluşan tümör alındı. Biz aile olarak Adana'da kalıyoruz. Kızım Gül ile ay'da bir ziyaretine gidebiliyoruz. Telefon ile görüşmelerimiz oluyor. Çok sıkıntılıyız ve her an yaşamından endişe duyuyoruz, çok üzüntülüyüz, perişanız, elimizden bir şey gelmiyor. Görüşte bana bir şey anlatmıyor ben üzülmeyeyim diye. Kızımdan ve avukatlarından bana durumunu anlatmamalarını istiyormuş. Oğlum için yapılan her şey için sizlere minnettarız. Oğlumun serbest kalması için ne olur bize yardımcı olun, sizlere güveniyorum.” dedi.

İHD İstanbul Şubesi Hapishane Komisyonu olarak her hafta hasta mahpusların serbest bırakılmaları için yetkililere ve ilgili kurumlara sesimizi duyurmaya çalışıyoruz ve çalışmaya devam edeceğiz. Yine her hafta olduğu gibi bu hafta da Halil Güneş ve onun şahsında tüm ağır hasta mahpusların derhal serbest bırakılmalar8ının istiyoruz.

Halil Güneş Serbest Bırakılsın!
Tedavi Haktır Engellenemez!
İnsan Hakalrıyla İnsandır!
Hasta Mahpuslar Serbest Bırakılsın!

İHD İstanbul Şubesi Hapishane Komisyonu

İHD İstanbul Şubesi Hapishane Komisyonu